67 sınırı ve Filistin sorunu

Tarihe baktığımızda ibret alınacak o kadar olay olmasına rağmen bu olayların zamanla unutulması üzüntü vericidir. Bugün Gazze'deki ambargo halen devm ediyor. Bunun yanısra Gazzeyi savunan bölge halkı ulusal güvenliklerinin tehdit altında olduğunu deklare ediyor. Geldiğimiz noktada tarihe bakmakta fayda var. Nasıl başladı Filistin sorunu?

67 yılında İsrail devleti tüm dünyanın gözü önünde kendisine ait olmayan Filistin topraklarını işgal etti. Sonrasında ise "vaad edilmiş topraklar" adı altında kutsal projesi olan "büyük ortadoğu projesini" hayata geçirmek için bir takım yöntemlere başvurdu. Ki dünyada lobisel olarak yayılmaktan tutun işgal ettiği topraklarda katliamlara kadar devam etti bu süreç. Geldiğimiz noktada Gazze ve Filistin kan ağlıyor. Geçen aylarda İsrail zindanlarında Filistinli tutuklulara karşı yapılan insanlık dışı uygulamaları medyadan öğrendik. Ve Filistinli tutuklular açlık grevine girmişti. Bölgede tansiyon yükseldikçe İsrail bunu kendi lehine çevirmeyi çalışıyor. Peki işin aslı nedir?

2. Dünya savaşından sonra Hitlerin İsraillilere uyguladığı soykırım belli ki yahudi topluluğunu belli arayışlara yöneltti. Bu arayışlar etrafında 67 yılında ortadoğuda küçük bir azınlığa sahip olan İsrail devleti Filistin topraklarını işgal etti ve gerekçe olarak da ipe sapa gelmeyen bahaneler üretti. Bugün dünyanın seyirci kaldığı ortadoğuda yüzyıllardır müreffeh ve barış içinde yaşayan müslüman ve gayrı müslimler bugün karşı karşıya kaldı. Kan akıyor bugün. Hatta müslüman olup da farklı mezheplerden olanlar dahi birbirine karşı duyarsız ve ötekileştirilmiş olarak kaldı. Ne yazık ki eskiden yaşanılan barış atmosferinin yerini bugün kan ve mermi aldı.

Filistin sorununa bakış, yaşadığımız bu topraklarda bir ahde vefa olarak algılanmalı. Lakin siyonist rejimin kardeşlerimize karşı tutumu bizi öfkelendirmek yerine harekete geçirmeli. Nasıl? Öncelikle yardım eli derneğinin kardeş aile projesi kapsamında Gazzede kardeş aile edinmek ve en önemlisi dualarımızı semaya yükseltmek. Unutmayalım ki dün bir arada mutlu yaşayan bizler bugün varisi olduğumuz medeniyette sorumluluk sahibi olmalıyız. İslam dininin sabır kavramına ne kadar önem verdiğini biliyorsak şayet sabırlı ve dimdik ayakta durmak için Filistin'i bizim sorunumuz olarak görmeliyiz. Ve kendi sorunumuza karşı kayıtsız olamk yerine şuurlu olmalı, susmak yerine konuşmalı, kabullenmek yerine direnmeliyiz. Bakın ne diyor Kur'an :

Âl-i İmrân-200."Ey iman edenler! Sabredin. Sabır yarışında düşmanlarınızı geçin. (Cihat için) hazırlıklı ve uyanık olun ve Allah'a karşı gelmekten sakının ki kurtuluşa eresiniz.