ABD Büyükelçisinin Giderayak IŞİD Terörüyle Tehdidi...

ABD durup dururken Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşlarına Vize vermeme uygulamasını başlattı. Gerekçe tuhatftı. ABD konsolosluğunda çalışan FETÖ mensubu ve diplomatik herhangi bir sıfatı bulunmayan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı bir kişinin gözaltına alınıp tutuklanmış olmasıydı.

Tutuklanan kişinin sahip olduğu kariyer veya makamı itibariyle böyle bir radikal karara gerekçe teşkil etmiş olabileceğine inanan kimse yoktu.

Vize kararının ardındaki gerekçenin daha derinlerde olduğu anlaşılıyordu.

Türkiye’nin izlediği dış politika ABD’nin bölge politikalarına darbe üstüne darbe indiriyordu.

Barzani’ye kurdurtulmak istenilen kukla devlete izin verilmeyeceğinin ABD’lilerce de anlaşılabilir tonda ve netlikte ifade edilmesi üzerine Barzani referandumuna karşı olduklarını söylemek zorunda kalmalarını hazmetmelerinde güçlük vardı.

Bitmiyordu.

Rusya, İran ve Suriye’yle birlikte ABD himayelerinde Suriye’de Esat rejimine karşı savaşan cihatçı terörist artıklarının ortadan kaldırılması amaçlı İdlib harekatı yeni bir sıkıntı kaynağıydı. İdlib’in teröristlerden arındırılmasının ardından bu kez ABD kara gücü PYD’nin hedef tahtasına oturtulacağını görmek kehanet gerektirmezdi.

Sonuç, BOP için yola çıkan ABD’nin Ortadoğu’dan kazınıp atılması istikametine girmiş görünüyordu.

İşte daha iki hafta önce Erdoğan’a dostum deyip ardından Türkiye’ye bir nevi El Kaide muamelesi yapma anlamına gelebilecek Vize krizinin çıkış sebebi buydu.

Krize yol açan kararın ABD’nin Ankara Büyükelçisince değil Beyaz Saray’ca alındığı açıklamasının başka bir anlamı olamazdı.

Kriz tırmandıkça itiraflar da ardı ardına gelmeye başladı.

ABD Büyükelçisi giderayak yaptığı açıklamada başımızdaki terör belasının esas kaynağının ABD olduğunu ima etmek şöyle dursun, açıkça ifade ederek hem Ülkemizde yüzlerce kişinin ölümlerine yol açan IŞİD katliamlarına ABD’nin “yol verdiği”ni itiraf ediyor ve hem de bundan sonra olabileceklere dair gözdağı veriyordu.

Büyükelçi yaptığı açıklamada; “…9,5 aydır Türkiye’de terör saldırısı yaşanmıyor. Bu, IŞİD vazgeçtiği için değil, işbirliğimizin sonucu…”[1] dedi.

Ve sorular bir anda kafamıza üşüştü.

Açıklamada 9,5 aydır terör saldırısına uğramamamızın IŞİD vazgeçtiği için değil, “işbirliğimizin” sonucu deniyor. Ancak kimin kiminle işbirliği yaptığı açık değil.

ABD Türkiye Cumhuriyeti’yle mi yoksa IŞİD’le mi işbirliği yaptığı için terör saldırısı olmadı, bu net olarak belirtilmemiş. IŞİD’in vazgeçmediğinin bu kadar kesin ve net ifade edilmesinden benim anladığım, bahsedilen işbirliğinin ABD ile IŞİD arasında olduğudur.

Yazılarımı okuyanlar bilirler. Türkiye’mizin yöneticilerinden hoşnut değilim ve her daim eleştiririm. Ancak Ülkemi ve Ulusumu temsilen ABD’yle yaşanacak her anlaşmazlıkta Ülkemin yönetiminin arkasında durmak da namus borcumdur.

Geçmişteki hangi dış politika hataları karşı karşıya gelinen sonuca yol açmış olursa olsun, VİZE krizinde “aynen bilmukabele” yapılmış olmasını sonuna kadar destekliyorum. Hatta bir adım daha ötesine geçilerek ABD askeri varlığının Ülkemizi terk etmesinin istenmesinde gecikildiğini dahi düşününlerdenim.

Lafa bak. 9.5 aydır terör saldırısı yaşanmadığına “şükredin” deniyor ve aba altından sopa gösteriliyor.

Barzani’ye geçit verilmemesinde, Vize krizinde anlayacakları dilden yanıt verilmesinde olduğu gibi İdlib’den sonra PYD bölgesinin lağvedilmesi ve BOP haritalarının rulo yapılarak sahiplerine iade edilmesi dileğimle, bütün mevcudiyetimle ve gücümle Ülkemin yöneticilerinin arkasında durmam vatan borcumdur.

Kenan IŞIK