Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Aralık '18

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Anılar: Zamanın Yağmasından Kurtardıklarımız

Anılar: Zamanın Yağmasından Kurtardıklarımız
 

Gazanfer ERYÜKSEL
  
 I
“Altın Portakal Şiir Ödülü” de zaman tünelinde eskil bir fotoğraf olarak kaldı ve/veya bırakıldı. Çokluk kurumlaştığını düşündüğümüz bu önemli etkinlik gündelik siyasetin girdaplarında boğuldu gitti. Bu şiir ödülü ve yapılan Sempozyumlar belleklerde ne çok anı fotoğrafı ve söz biriktirmiştir. 
 
Antalya’nın yedi yıldızlı sıcağını zarif bir meltemle selamlayan kıyısında Akdeniz’in Naim Tuncalı ile limana karşı konuşuyoruz. Malum aylardan Temmuz… Temmuz ayı bize Madımak Oteli’nde ölüme uçan canların acısını tazelediğimiz bir zaman… Babası Behçet Aysan’ı 15 yaşında yitiren Eren Aysan ile telefonla konuşan Naim Tuncalı karşılıklı ağlamalar nedeniyle telefonu kapatıyor. 
 
Şair Behçet Aysan ise Madımak’ta kapıdan çıkıp da canını kurtaracağına, serde doktorluk var, serde Hipokrat yemini var, geri dönüp de insanlara yardım etmeye çalışırken dumandan boğulan bir can.
 
Akdeniz Üniversitesi’nin Olbia Salonu’nda yapılan bir şiir oturumu sonrası verilen arada Mustafa Şerif Onaran, Naim Tuncalı ile Eren Aysan sohbet etmektedirler.   
Mustafa şerif Onaran, Eren Aysan’a sorar, “Babanı özlüyor musun?”
Babasını çok özlediğini söyleyen Eren Aysan, “Amcalar biliyor musunuz benim ömrüm kırık aynalarda geçti. Bize atılan taşların çiçek açacak zamanı yoktu…”
 
  II
"Öldükten sonra da yaşamak istiyorum…"
 
"Anne Frank'ın Hatıra Defteri'ne bir topluluğu kötülemek, ne başka bir topluluğu övmek düşüncesiyle yayınlanmış değildir. Bu kitap, içinde yaşadığımız medeniyet çağında bile milyonlarca insanı öldürmekten haz duyabilecek kadar vahşi olanların varlığını gösterecektir. Küçük Anne Frank bir Alman kızı olsaydı yine bu hatıraları çağdaş insanlık, bilmeli, tanımalı, onun ıstıraplarına aşina çıkmalıydı. Hatıraların yayınlanmadığı medeni dil kalmamıştır. 
 
Anna Frank, hatıra defterine ‘Öldükten sonra da yaşamak istiyorum’ diye yazarken iyi niyetli, hakikate bağlı ve haksızlığa karşı cesaretli insanların her zaman mevcut olacağına inanmıştı... Biz de hayatına doymadan ölen bu zavallı kızcağız gibi insanlığın iyi geleceklerine, aralarında Kabiller bulunsa da Habil kadar temiz ruhlu olanlarının da her zaman var olacağına inanıyoruz.”
Hasan Ali Yücel / 1958
 
 III
“Ölür ise ten ölür, canlar ölesi değil” der Yunus Emre…  Âşık Veysel ise “İki kapılı bir handa gidiyoruz gündüz gece” diyerek yol hâlimizi dile getirir. Bir gün öleceğini bilen tek canlı türü olan insan eserler bırakarak zamana tutunur. Her eser kendi yolculuğunu yapar zaman içinde. “Eserin de bir ömrü var mıdır?” diye sorabiliriz. Evet… Her eserin de bir ömrü vardır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi “değişende değişmeyeni” ifade edebilen eserlerin ise zamanı aşma umudu vardır.  
 
 IV 
Yola düşmek ve yolda kalmak… Bu sürecin, yolculuk, temel taşı ve motoru öğrenmeyi öğrenmektir. Beklenmeyeni beklemek ise değişmez azığıdır yolculuğun…
 
 V
Eser midir ismi yaşatan yoksa tersi mi? Bir sohbette sormuştum bunu. Ve eklemiştim, ismi, yazarını yaşatan eserdir, diye… Şu örneği vermiştim. Abdülhak Hamit kendi döneminde “şair-i azam” olarak bilinirmiş. Gel gör ki ölen eşine yazdığı bir şiirden okunan bir gazel, “Her yer karanlık,” olmasaydı bugün hiçbir dizesi dile gelmiyordu. O gazeli okuyan veya dinleyenlerin kaç tanesi bu dizelerin sahibini bilir acaba, diye de sormuştum. 
 
Meraklısı için ek:
Altın Portakal Şiir Ödülü, AKSAV (Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakfı) ile AKSEV (Akdeniz Sanatevi) işbirliğiyle 1997 yılından itibaren, iki dereceli olarak başlayan ilk yılın ardından tek kitaba verilerek sürdürülmüştür. 
Her yılın şiir ödülü, seçici kurul üyeleri tarafından, bir önceki yıl yayımlanan şiir kitapları arasında yapılan değerlendirme sonunda belirlenerek Altın Portakal Şiir Ödülü'ne değer görülen kitabın şairi için, bir sonraki yıl Şiir Sempozyumu düzenlenmiştir. 
Bu Sempozyumlarda ödüllü şairin şiiri ve yapıtı şiir insanları tarafından bildiriler sunularak değerlendirilmiştir. Sempozyumda sunulan bildiriler genellikle aynı yıl içinde kitaplaştırılarak Altın Portakal Şiir Ödülü ve Sempozyumu’nun belgesi olarak yayımlanmıştır. 
Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilen bu uygulama Altın Portakal Şiir Ödülü'ne özgün ve saygın bir konum sağlamış; 21 Mart Dünya Şiir Günü’nü de kapsayan nitelikli bir edebiyat şenliği olarak onu ayrıcalıklı kılmıştır. 
Altın Portakal Şiir Günleri, ayrıca şiir odaklı çeşitli sergi, panel ve yayınlarıyla her yıl şiirseverlerle bütünleşerek ülkemizin en önemli edebiyat etkinliklerinden biri olmayı kurumsal olarak sürdürmekte iken 2014 yerel seçimleri sonrası Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından iptal edilmiştir. 
 
 
Toplam blog
: 227
: 584
Kayıt tarihi
: 16.12.15
 
 

1952 Yılında İstanbul'da doğdu. Pertevniyal Lisesi'ni ve İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akad..