Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Temmuz '06

 
Kategori
Futbol
 

20 senedir Fenerbahçede neden böyle? çözüm? camianın kendisi-2 (Rumuz: Perspektif)

(Bu yazimin ilk bölümünü okumayan okuyuculara önce birinci bölümü okumalarini tavsiye ederim. Birinci bölüm futbol bloglari kisminda ikinci veya ücüncü sayfadadir).

Fenerbahcede sadece teknik direktör göndermek, sorunlari hasir alti etmekten baska bir sey degildir, bunu gecmiste cok yasadik. Temel sorun her türlü yetkiyi elinde bulunduran yönetimlerdedir. Herhangı bir kurumda basarisizlik oldugunda calisandan once bastaki yönetimler gider. Sayin Aziz Yildirimin yönetim kabiliyeti tüm iyi niyetine ragmen maalesef bu kadar. En güzel göstergede teknik adam seciminde. Dauma kadar sekiz hoca getirmis. Hic bir bilgi alt yapisina dayanmadan secilen hocalar. Bazen ezeli rakibin yaptigi basarili denemeleri kötü kopya ederek. Oguz-Lorant örneginde Derwall-Mustafa Denizli örneginden esinlenerek yapildigi gibi. Peki Oguz ne yapti? Hocalikta pissin diye yardimci antrenör yapilan Oguz, bir seyler ögrenmek yerine Lorantin kuyusunu kazdi. Veya Ridvan Dilmende Fatih Terim örneginden hareket ederek gelisigüzel yapilan deneme gibi. Peki acaba Sayin Dilmen getirilirken hic düsünülmüsmü kendiside Sayin Terim gibi hocalik mesleginde pise pise mi kariyer kazanmis diye? Hic sanmiyorum. Demekki hasbelkader hesaplanmadan yapilan icraatlar hayal kirikligina ugruyor. Yönetimlerin asil basarisi kendi orjinal cözümlerini bulmak olmalidir. Baskasindan kopya bile etsen görevlendirecegin kisileri dogru secmen asgari sarttir. Oysa Sayin Yildirim kendi baskanliginin akibeti acisindan önem tasiyan en son tercihini ise aylarca düsünerek yapmis. Sayin Sebaya danismis. Neticede artisiyla eksisiyle Daumu getirmis. Daum sagir sultanin bildigi birisi. Oysa herhangi bir taraftara sorsaniz; en son secme sansiniz olsa hangi teknik direktörü getirmek garanti secim olur diye, o kisininde yanitida Daum olurdu. Bunun icin iki ay boyunca millete papatya fali actirmanin geregi yok. Oysa yöneticilik bu degil. Yillarca yöneticilik dalinda egitim görmüs birisi olarak bence yöneticilik herkesin bilemedigini bilmek ve yapabilmektir. Daumla istikrar deniyor. Basarida devamli irtifa kaybeden bir teknik direktörle neyin istikrari? Daha birkac gün önce yine bir internet sitesinde Sayin Daumun 6 yabanci ile Avrupada basarinin imkansiz oldugu konusunda beyanati var. Sen bu ülkede Fatih Terimin o basariyi nasil yakaladigini hic arastirmadinmi? Büyük düsünmek Edirneye kadar alinan sancili basarilarmidir? Aslinda yönetim sayin Daumda israr ederek su mesaji verdi uzun süre: Biz alternatif hoca seciminde becerikli degiliz. Gecmiste bunun kaniti. O yüzden yeterki basari kit olsun, ama risk almayalim.


Kurumsallasmadan bahsediliyor. Hangi kurumsallasma? Baskanin soyunma odasina devamli gitmek mecburiyetinde kaldigi yönetim bicimimi? Ya da yöneticisi ulu orta kulüpte herseyi ben beceriyorum diye konusan, sonra o yöneticiyi herkesin önünde elestirip hesabini kesen bir anlayis mi? Herkese konusma yasagi getiren korkuya dayanan bir anlayis mi? Baskanin menajer gibi futbolcularla otobüste birlikte seyahat ettigi bir anlayis mi? (Bu yazimdan sonraki günde Sayin Daum`un Fanatik Gazetesinde cikan ifadeleri Fenerdeki ilkel ve keyfi yönetim bicimini adete tasdikler bicimdedir. Bir yanda kurumsallasmadan bahsedilirken, öte yanda Daum bu anlayisla ve yönetim sistemiyle Avrupada basaridan bahsedilmesinin kendisine saka gibi geldigini söylüyor. En basta -kendi hatalarina ragmen- teknik direktörün sana inanmiyor, bu mudur kurumsallasma?).

Bu aciz yönetim yapisi ve onun göreve getirdigi vizyonu olmayan teknik ekip, ligin kafa kafaya gelmesinin ve sampiyonlugun dramatik sekilde ucup gitmesinin bas sorumlusudur. Bu zaaflar olmasaydi bu kaliteli takim federasyona, Demirören-Polat-Ulusoy-Demirlenk vesaireye ragmen tipis tipis sampiyon olmustu. Medyanin da bu durumda sorumlulugu büyüktür. Kalitesizlik orada da diz boyu maalesef. Ayrica da komedi. Ayni maci yorumlayan bir yazardan birisinin ak dedigine öteki kara diyor, birinin macin adami dedigi futbolcuya öteki elestiride bulunuyor. Yol gösterici olmasi gereken bir sektör kendi icinde catisiyor. Cogunlugunun yorumlarinda Türkceyi bile dogru kullanamadigi bu kisilerden ne gibi saglikli yönlendirme beklenirki? Bunlar dünyanin hic bir yerinde olmayan bir yazar enflasyonun sonuclari aslinda.


Bu yönetimin tek basarisi kendi mesleklerinden kaynaklanan birikimle gerceklestirdikleri tesislesmedir, bunada tüm camia sükrandir. Sportif alanlarda bu yönetimin basarili olamayacagi artik belli olmustur. Bunu kabullenmekte kendileri icin bir erdemdir. Ayrica sonu gelmez illada basaracagim ihtirasi bizzat kurumlara zarar verir zamanla. Bence kulübe tesisler kazandirarak, tarihte her zaman hak ettikleri ve övülecekleri bir misyonu zaten kazanmislardir. Öteki alanlarda basari saglamalarinin mümkün olmadigini sekiz yillik dönemin muhasebesini yaparak söyle bir örnekle somutlastirabilirim: Bir yatirimci düsünelim. Cok iyi bir fabrika, bir üretim tesisi yapiyor. Ama basa getirecegi genel müdüründen, bölüm sefine, iscisine kadar yanlis tercihler yapiyor. Yanlis bir üretim, ürün, müsteri politikasi belirliyor. Böylece bu muhtesem tesis her sene zarar ediyor, cünkü meyva, yani ürün vermiyor. Bu ürün spor kulüplerinde kupadir. Tek basina parasal gelir degildir. Ayrica borcun 160 milyon civarinda oldugu dogruysa, bu anlayisla devam edecek sportif basarisizlikta gelirlerin borcu karsilama orani maalesef giderek düsecektir. Bence bu politikalari dogru tespit edebilecek, kulübte hem tesislesme politikasini devam ettirebilecek, hemde özlenen sportif basarilara ulastiracak yeni bir baskan ve yönetimin gelmesi icin herkesin önünü acmak, sayin Aziz Yildirimin isminin tarihe en olgun, namzet baskan olarak altin harflerle yazilmasini saglayacaktir. Ayrica kulüp felsefesinde yeni bir gelenegin baslamasinin önderi olacaktir. Bir baskan icin bundan daha güzel bir kazanim olabilirmi?


Camia, sadece adı yönetici olmaktan ibaret olmayan gercek yöneticileri basa getirmeden bu sorunlar bitmez. Ülkemizdeki özel sektörde profesyonel yönetimlere yetki verme bilinci her gecen gün zirve yaparken, böyle insanlarin sayisi artarken, Fenerbahce camiasi yaptigi yanlis secimlerle hala yerinde saymaktadir. Buna ragmen ben bu yönetimin icinde de, yapilacak secimlerde baskanligi hak eden insanlarin olduguna inaniyorum. Bu konuda öncelikle kongre üyelerine tek tek görev düsüyor. Hatta bizzat camia, oy kullanacak kongre üyeleri üzerinde demokratik baski kurup, onlarin dogru baskani ve yönetim kurulunu secmelerini saglamalidir. Baskan adayi secmek bilgisiz ve cikar pesinde kosan grup liderlerinin tekelinden cikmalidir. Sayin Yildirimi ilk baskanliginda Kadiköy grubunun liderligini yapan grupcu Sam Babanin oglunun aday gösterip, sonraki yillarda ise bizzat destekledigi baskana muhalefet etmeye basladigini, onun yerini ise zamanla saf degistirip baskanin yanina gecen Birlesik Fenerbahceliler Dernegi baskani Aziz Yilmazin aldigini hic unutmayalim. Öte yandan bunlar nasil demokratik derneklerdirki kendimi bildim bileli baskanlari degismez, saltanat gibi babadan ogula baskanliklar gecer?


Ayrica Fenerbahce Kulübü, kisilerin secildikten sonraki sürecte deneme yanilma yöntemiyle baskanlik veya yöneticilik vasfi ve tecrübesi kazanmaya calistiklari bir okul ve staj yeri degildir. Fenerbahce dev, sorumlulugu agir olan bir kulüptür. Bu yüzden baskanliga ve yöneticilige soyunanlar daha secilmeden önce her yönüyle yönetebilme rüstünü ispatlamis, baska bir deyisle cirak, kalfa degil hakiki ehil ustalar olmalidir. Gecmiste gördügümüz gibi, yöneticilik kariyeri ve tecrübesi yeterli olmayan kisiler uyguladiklari keyfi politikalarla kulübe istemeden de olsa zarar vermekte ve zaman kaybettirmektedirler. Öte yandan ideal baskan ve yönetici adaylarini belirlemede, kisilerin sadece sermaye sahibi olmasi veya isadami kimligi bulunmasida yeterli ve saglikli bir ölcü degildir. Sayet yeterli olsaydi, ülkenin en büyük holdinglerini bizzat sahipleri yönetir, profesyonel yöneticileri basa getirme ihtiyaci duymazlardi. Özellikle rant ekonomisiyle veya haksiz yollarla zengin olanlara kongre secimlerinde itibar edilmemelidir. Bu tür bir güc, bir kisinin baskan veya yönetici olmasi icin ölcü olmaktan cikarilmali, camia bu suura erismelidir. Cesur, yöneticilik egitimi, bilinci ve birikimi olan insanlar kulüpte baskanliga ve yöneticilige aday olmalidir. Böyle insanlarin olduguna inanmak istiyorum. Bu vasifta olan adaylari, her taraftar ve kongre üyesi artik suurlu ve uyanik davranip, -tüm cikar pesinde kosanlarin girisimlerini de elinin tersiyle iterek- gönülden desteklemelidir. Fenerbahcede bu göreve talip olanlar, ögrenme sürecini tamamlamis, arti deger getirecek insanlar olmalidir. Son 15-20 senede oldugu gibi, Fenerbahce sayesinde verdiklerinden fazlasiyla san ve söhret kazananlar degil, bu büyük kulübü daha yükseklere tasiyacaklar basa gelmelidir. Yoksa böyle bir kis bir yaz kisir döngü devam edecektir. (Yazi devam edecek)

 
Toplam blog
: 2
: 742
Kayıt tarihi
: 10.06.06
 
 

Serbest meslek sahibiyim. Üniversite mezunuyum. Ilgi alanlarim futbol, politika, ekonomi alanlarinda..