Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mart '17

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Badem ağacı gibi yanılmak (?)

Badem ağacı gibi yanılmak (?)
 

Şubat-mart ayları. Birkaç ılık gündü geride kalan.

Gelecek soğuk günlere aldırmayan bir badem ağacı sokağın köşesinde.

Yanılmış.

Öyle güzel yanılmış ki pembe çiçeklerini tüm dallarına yaymış. İçi içine sığmıyor. Birkaç ılık günü kutluyor neşeyle. Olsun varsın birkaç soğuk gün daha. Önü bahar nasıl olsa.

Peki hiç sorduk mu badem ağacına, pişman mı açtığına? Ya da gerçekten de yanılmış mıdır? 

Yoksa bu insanın kendi hatalarındaki yalnızlığına bir arkadaş arayışı mı?

Doğa her seferinde aynı şekilde yanılacak kadar “aptal” mıdır? Puma (çıta) sendromunu duymuşsunuzdur: Pumalar avlarının onların öğün ihtiyaçlarını karşılama durumlarını hesaplayarak peşinden koşarlarmış. Örneğin bir öğünlük bir tavşan için yüz metre koşarken, 2-3 öğünlük bir geyik için 1 kilometre koşarlarmış.

Enerji dengesini bu kadar mükemmel kuran doğada, badem ağacı gerçekten de “yanılmış” olabilir mi? Öyle olsaydı, var olduğundan bu yana, her sene yine ve yeniden “yanılır” mıydı?

Sen yanılgılarını pişmanlıklarla mı etiketliyorsun, yoksa birikmiş deneyimler olarak geri mi alıyorsun zaman içinde? Ilık günler geldiğinde badem olarak belki de?

Hatalar: Hatalarımız zihinlerimizde, deneyim değil, pişmanlıklar olarak geri döndükçe, kendimizi kuytu köşelerde sinmiş, potansiyelini gerçekleştirmekten her an endişe eden ve hareket kabiliyetinden yoksun bir şekilde açmaktan korkacağız.

Geçmiş soğuk günlerin kasvetini atıvermeli ruhundan badem ağacı gibi.

Bahara ulaşmak için kıştan geçmek gerektiğini anlamalı. Yaşanan her şeyin, yaşanması gerektiği için yaşandığını hatırlamalı.

Geçmişteki hataları zihin haritalarında deneyime dönüştürmeli, özgürlüğe inanmalı, bir nefes almalı deneyimlerinden ve pembe pembe açıvermeli. Güven duymalı insan aslında biriktirdiklerine.

Yanıldı mı –eğer hala yanıldığına inanıyorsan- badem ağacı gibi yanılmalı insan: “An”ı kutlayarak. O ılık birkaç günü hissetti mi teninde, açıvermeli zihninde bekleyen düşünce tomurcuklarını dallarında. Harekete geçmeli özünde hissettiği değerleri ne ise, onların uğruna. Cesaret ederek. Dallarını renklendirerek.

Kimse, belki çevresindeki başka hiçbir ağaç cesaret edemezken, o hiçbirine bakmadan tomurcuklarını ulaştırmalı potansiyeline.

Kimsenin görmesine aldanmadan. Gelecek günlerin endişesini taşımadan.  Geçmişten getirdiği ne yükleri vardıysa.

Hepsinden tek tek kurtularak canı açmak istediğinde açabilmeyi kutlamalı insan.

Sevgiler,

Zeynep Balaban

 

 

 
Toplam blog
: 8
: 149
Kayıt tarihi
: 22.11.16
 
 

1976 İzmir doğumluyum. GSÜ Reklam/Halkla İlişkiler Blm.nden mezun olduktan sonra Sorbonne Üniv. S..