Daha dün değil mi geldiğin, sevgili Dost Kalakoğlu ?

Nabide'den gelen yazı. Yerkesik'e ve sevgili Nabide'ye gidişim. Yazısını yayımlıyorum. (Rifat Kalakoğlu)

DAHA DÜN DEĞİL Mİ GELDİĞİN, SEVGİLİ DOST KALAKOĞLU? (Nabide KILINÇ)

Daha dün değil mi? Sevgili dostlarım, gönül dostlarım Rifat Kalakoğlu. Daha dün değil mi şiir yüklü duygularla gelen mesajın. Şöyle diyorsun; Sevgili Nabide; Bir daha, bir daha, bugün bir daha… Ne zor ve ne güzel şeymiş geleceğim deyip birini umutlandırmak ve ummak. Rüyalarımı süslemeye,  düşlerimi zenginleştirmeye başladım… Zor olan borçlu kalmakmış meğer… Güzel Yerkesiği varlığıyla şiirleştirip daha bir güzelleştiren güzel kadının özlem dolu güzellik vazosuna bir kırmızı gül takdimimdir. Dileğim hiç solmasın, hiç unutulmasın… Vaktin olursa bugün ya da yarın sana ulaşmak dileğim… Marmaris’ten sevgiler…”

Bir daha, daha dün, sevgili Kalakoğlu bir daha, daha yarın…  Dün değil mi geldiğin, Yerkesiğe girişin. Şu elimden geldiğince yaptığım benim kalbimde bir kütüphanenin önünde  sana koştuğum... Nasıl heyecanlandım bilsen? Gözlerimden, sana sarılışımdan anladın mı? Ne çok duygulandım. Bana bu kadar içli, içten, güzel duyguları getiren  seni görmek benim için hem özel ve seçkin, hem Yerkesiğe adımlarınla, izlerinle kattığın değer ve duyguya nasıl teşekkür edilir bilmem ki?

Yerkesik ve Kütüphane beni hep çok heyecanlandırdı. İnsan emek verdiği yere bir güzel bakıyor değil mi? Yıllara karışmış anılar heyecanlar gözlerime, gönlüme karışıyor.

“Çay İçmeyen Çiğdem” kitabın da bu kadar çıtır ve içten mi sevgili Kalakoğlu? Güzel gönül dostlarım. Şu an yazarken kitabına bakmanın heyecanı bir vardı ki, elbette okuyacağım içinde neler yazacak merak edeceğim. İçime sevinçler katıyor, şimdiden.

Şu mesajında demişsin Yerkesiği şiirleştirdin. Galiba gönlüme öyle kattım. Ancak yap, yap yine yap sanki aynı mı Kalakoğlu? Neyse dönelim dünkü sohbet saatlerinin içerisine.

Üstadım Blog yazarı Muzaffer Cellek ile yakın tanışmanız ne hoş. Gördüm ki o bize “ bir gün önce “face”ten katıldı.

Üstadım hep öyledir,  gönlü zengindir.

Bu arada demek Milliyet Blog’un üyesisin ve sayfan var. Ne güzel birlikte açtık, hoş oldu. Ben şu milliyet blog sayfalarını öyle seviyorum ki, nitelikli buluyorum. Her çeşit  yazı, şiir, düşünce, öykü orada harmanlanıyor.

Ve dün sevgili dostlarım Sakin Koşar’a cevap vereceğim mesajda dile getirdim. Anımsarsın mesajını. Şu blog sayfalarında epey kalabalıklaştık. Rifat Kalakoğlu’da katıldı, kervana, deryaya. Önümüzdeki yaz mevsimine yakın şu Muğla’nın  bir yerinde Milliyet Blog toplantısı düzenleyelim, ne dersin?

Ve daha dün getirdiğin bir kırmızı gül takdimini, döndürsem şu an başımı görüyorum ve gülümsüyorum, oraya koydum. En önemlisi gönlüme koydum. Çok teşekkür ederim. Çikolatan ise bana lise yıllarımı anımsattı.

Ve kitapların gibi. Kitaplarının arşivimde olması işte bu beni çok sevindiriyor. O kitapların içinde dünyam bir neşeleniyor, bir heyecanlanıyor ki… İçindeki duygular, düşünceler  etkiliyor, mutluluk getiriyor ve gelecek…

Daha dündü. Seni gördüğüm. Ne iyi ettin Yerkesiğe geldin, duyguların mutluluk kattı. İyi ki geldin, gönül ve sevinçler getirdin, teşekkür ederim.

Yerkesik ne heyecanlara kucak açıyor… Bir farkında olsalar…Daha neler neler katacaktık.

Sevgili dost güzel insan. Sevgiyle ve özlemle, saygıyla kucaklıyorum sizi…