Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ocak '20

 
Kategori
Halkla İlişkiler
 

DIŞARDAKİ RESMİMİZ

KENDİMİZİN VE BAŞKALARININ ZİHNİNDEKİ BİZ OLARAK İMAJIMIZ: İÇİMİZDEKİLERİ DIŞARI YANSITAN RESMİMİZ

İyi bir resimde el, kafa ve yürek uyum içindedir. J. Ruskin

Gözün bir an içinde gördüğünü, dil yıllarca söylese anlatamaz; kulak, anlayışın bir anda gördüğünü, anladığını yıllarca dinlese bitiremez” der Mevlana. Görmek ancak görülecek noktaya gelmekle mümkündür. Görülecek noktaya gelmek de bir eser ortaya koymaktır aslında..Danell Jones,”Bir sanatçı sadece bir eser yaratmaz, kendisi de ortaya koyduğu sanat eseriyle yeniden doğar” diyerek kişinin imajıyla aslında kendini ve kendi eserini ortaya koyduğuna dikkat çeker. Kişinin kendisiyle ilgili ortaya koyduğu resim olarak tanımlanan İmaj, hatırlanan, hissedilen, çağrışan ve oluşan yargılar bütünü olarak yönetilmesi, şekillendirilmesi ve düzenlenmesi gereken bir sürece de işaret eder. İmaj kişiyle ilgili algıların illüzyonu ya da manipülasyonu değil, mevcut imgelerin istenilen ile örtüştüğü bir sunum tasarımı süreci olarak karşımıza çıkmaktadır.  İnsanların zihinlerinde oluşan izlenimlerin, düşüncelerin ve duygularının etkileşimi sonucu oluşan bir bütünü tanımlayan anlamı ile imajının gelişigüzel oluşmasının yerine planlı, stratejik, amaç odaklı ve istenilen imgelerin gerçekliklerinin etkin sunumu da imaj yönetimi olarak tanımlanır.
Kişisel İmaj, sizin resminizdir. Başkalarının gördüğü, sizin onlara göstermeyi yeğlediğiniz şeydir. Onların gördüğü şey, fiziksel özelliklerinizle yaradılış özelliklerinin karışımıdır. Kendinizi dış dünyaya sunma biçiminiz kişisel imajınızdır. Görünümünüz, konuşma tarzınız, tavır ve davranışlarınız neler yapabileceğinizin dış göstergeleridir. Kişisel imajımız, kendiniz ve başkalarınca nasıl algılandığınızı ifade eder. Kişisel imaj, kendimizin ve başkalarının zihnindeki biz olarak işlev görür. Herkesin tanımlanmasını sağlayan belirli ilkeleri vardır, kişisel tarz bu ilkeleri yansıtmak zorundadır. Kişisel imaj, kişilerin zihninde başkalarıyla ilgili olumlu yada olumsuz algılar ve düşüncelerdir. Siz bir şey yapmasanız da aslında kendiliğinden oluşur. Ancak istediğimiz şey aslında imajı gelişigüzel oluşturmak değil, istediğimizi elde etmeye yönelik olarak bu sürecin ve bu algıların yönetilmesidir. İmaj ünlü insanlar için söz konusu olduğu düşünülen yada bir kişinin saçında, giyiminde veya kendisiyle ilgili herhangi bir fiziksel bir değişiklik yaptığında ''imajını değiştirmiş'‘ gibi kurulan cümlelerden çok öte bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Hemen herkes için bir kişisel imaj, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde başka insanların zihninde oluşan resimler olarak yer almaktadır.
Kişisel imajın oluşturulması oldukça önemli bir konu olmakla beraber, kişisel imajın dışarıya nasıl ve ne şekilde yansıtıldığı, nasıl ifade edildiği, hatta ifade edilip edilemediği de çok önemlidir. Öyle ki imajımızı oluşturacak olumlu özelliklerimizi yansıtamıyor, kendimizi ifade edemiyor, kendimizle ilgili farklılıkları ortaya koyamıyorsak, kişisel imaj oluşturma çabamız istediğimiz gibi sonuçlanmayacaktır. Kişilik özelliklerinin, güçlü ve olumlu yanların fark edilmemesi, kendinizi doğru yansıtamamanız, karşı tarafın sizi doğru anlayamaması da bir sorunun varlığına işaret eder: Ya biz kendimizi doğru anlatamıyoruz ya da karşı taraf bizi doğru anlayamıyordur. Bu durum kişisel imajı dezavantajlı bir duruma getirebilir. Çünkü insanlar her zaman içimizdeki cevheri ortaya çıkartmak için çaba sarf etmeyebilir ya da bizi tanıyabilmek için özel bir çaba harcamayabilirler. Günümüz profesyonel iş yaşantısında da büyük öneme sahip olan bu konuyu lehimize çevirmek için yapmamız gereken; kendimizi doğru anlatmak adına sahip olduğumuz olumlu özelliklerimizin başkaları tarafından fark edilmesini de sağlamak, yani resmi doğru oluşturmaktır.
Geçmişte sadece dış görünüş, kılık kıyafet, saç ve aksesuarlar olarak ele alınan kişisel imaj kavramı artık birçok konuyu içine alan bütünsel bir yaklaşımla değerlendirilmektedir. Kişisel imaj dendiğinde artık kişinin iletişim becerileri, doğru ve etkili konuşması, yönetsel becerileri, hayat amacı ve hedefleri, davranışlarının tutarlılık derecesi, tarzı gibi konular kişisel imajı oluşturan bileşenler arasında yer almaktadır. Bu anlamda beden dili, hitabet şekli, diksiyon, görgü ve nezaket kurallarına uyum, kendini doğru anlatma becerileri, görüntü, davranış şekli ve tavırlar, alışkanlıklar, bilgi birikimi, kişisel gelişimle kazanılan potansiyel ve yetenekler, deneyim gibi kriterler de kişisel imajı oluşturan unsurlar olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle kişinin, nasıl hareket ederse, nasıl konuşursa, nasıl görünürse, nasıl davranırsa ne şekilde algılanacağını kavraması ve kendini karşı tarafa doğru anlatabileceği tarzını seçmesi resmi doğru oluşturmada önemli bir yapıtaşları olarak düşünülmektedir. İletişim tarzınız, konuşma tarzınız, dinleme tarzınız, düşünme tarzınız ve sunum tarzınız sizinle ilgili resmi oluşturan kişisel imaj bileşenleri olarak kariyer gelişiminde de önemlidir. Çünkü kişisel imajınız kariyeriniz konusunda karar verenleri de etkilemektedir. İnsanlar gördüğüne ve gösterilene inanırlar. İlk izlenim çoğu kez buna göre oluşmaktadır.
Tüm bu kişisel imajların dışında bir de “kişisel gerçeğiniz” bulunmaktadır. Gerçeğiniz bazen öz imajınıza, bazen algılanan imajınıza, bazen de ideal imajınıza daha yakındır. Kişisel tutarlılığın ölçüsü, kişisel imajın kişisel gerçeğe yakınlık ve uygunluk derecesidir. İstenilen doğru resmi oluşturmak ve yansıtmak olarak Kişisel imaj; kim olduğunuzu, ne yaptığınızı , yapılan işte ne kadar başarılı olduğunuzu anlatmaya yarar ve şu üç öğenin birleşiminden oluşur:Kişinin kendisini içerden nasıl gördüğü yani Öz-İmajı;  
Başkalarının dışarıdan kişiyi nasıl gördüğü yani Algılanan İmajı; 
Kişinin kendisini nasıl görmek ve başkalarına nasıl görünmek isteği,  yani İstenilen yada Hayal Edilen İmajı. Bunlardan üçüncüsü ulaşılmak için çabalanan hedeftir. Bu bağlamda imaj,  kişinin diğerleri üzerinde bıraktığı izlenim, kişinin bulunduğu her ortamda yansıttığı biçim, kişinin kendini nasıl gördüğü, başkalarının kişiyi nasıl gördüğü, kişinin başkalarına nasıl görünmek istediğini tanımlar. Kişinin görünüşü, konuşması, ses tonu, beden dili, giyim tarzı algı sürecinden geçer ve imajı oluşturur. Osho,  “Ben sana hiçbir ideal öğretmiyorum, sana hiçbir "olmalı"yı öğretmiyorum. Ben o, bu olmalısın demiyorum. Benim tüm öğretim basitçe şudur: Her kimsen, onu öyle eksiksizce kabul et ki, onu da öyle yansıt ki, başarılacak hiçbir şey kalmasın” diyerek doğru resmi oluşturmanın önemine dikkat çekmektedir. Buffon,”Doğa eserleri niçin bu kadar mükemmeldir? Çünkü her eser, bir bütündür” diyerek bir çalışmanın eser olabilmesinde bütünlüğe vurgu yapar. Sizin içinde bu bütünlüğün anlamı, sizi yansıtan bir eser, bir resim ortaya koymaktır. Bu eser ki, sizin için bu üç imajı bütünleştirdiğiniz resmi ortaya koymak olacaktır. Bu resim de, bütüncül enerjinizle sevgiyle ortaya koyduğunuz mucizeniz olsun.Bu mucize sizin hayatınızda doğru resim olarak  anlam bulsun..  
Cicero Simonides,” Resim suskun bir şiirdir, , şiir de konuşan resim” der. Hem suskun şiir, hem de konuşan bir resim olmak için bu hayatta aslında, varoluşunuzun olumlanması, kutsanması ve hayran olunmasıdır.  Bu hayranlıkta da yüzünüzü görmek için nasıl aynaya bakarsınız, ruhunuzu görmek için de oluşturdunuz resme. Siz de düşüncelerinizi ve kendinizi yansıtmak istiyorsanız, doğru zamanda doğru renklerle oluşturduğunuz  doğru resmi, doğru kişilere, doğru bir tarz ile anlatmalısınız.Resimde doğru renkleri kullanarak, resmi doğru yansıtmalısınız….“Bilmek başka, Bulmak başka, Olmak daha başka” diyen Mevlana, “Çoğu insan gördüğü şeyi olduğu gibi değil, görmek istediği gibi görür. Bakmak başkadır, baktığınızı görmek başka. Gördüğünüzü, anlamak ise bambaşka bir şeydir. Anladığınızdan bir şeyler öğrenmek de yine ayrı bir şey. Ama asıl önemli olan, öğrendiğinize uygun hareket etme”nin önemine işaret eder. Çünkü bu öğrendiklerimiz ile oluşan farkındalık kendimize ait doğru resmi oluşturmada ve bu resmi yansıtmada bize rehberlik edecektir. Oscar Wilde ”Dünyanın gerçek gizemi görünmeyende değil, görünendedir.”Görünen de güneş gibi doğmalıdır insanların üstüne. Bu güneş ki, ne zaman olsa doğacaktır imajınuzla sizin için… Sizin imajınız, “ayniyle insan” olursa, ve öyle yansıtılırsa bu sizin için çok kolay olacaktır.  Sizde imajınızla insanların üzerine güneş gibi doğarsanız, açamayacağınız kapı kalmayacaktır Vincent Van Goghe, “İnsanın hayatı, insanın hayalidir. Önce resmimi hayal ederim, sonra da hayalimi resmederim “ diyerek istediğiniz imajı yaratmanın başlangıcının da kendini bilmenin farkındalığına dikkat çeker.
Brannon, “Başkasının izinden yürüyen iz bırakamaz” diyerek bu dünyada iz bırakmak için şu ana kadar kimsenin yapmadığı yaparak, orijinal, sizi yansıtan ve sizi anlatan bir eser bırakmanın önemine dikkat çekmektedir. Sizin hayatınızı anlamlı kılacak şey, bu dünyada iz bırakacak bir eser bırakmak olacaktır. Bu şekilde kendinizi bulmanız ve anlatmanız mümkün olacaktır. Hayatınız sizin masalınızı anlatan bir kitaptır. Bu kitap ki,  yaşadığınız bütün hikayenin özeti ve aynasıdır. Bu hikayenin kahramanı olarak, hayatı nasıl yaşadığın, hayata hangi pencereden baktığında senin hayat akışını şekillendirir. Bu masalı yaratmak ve anlatmak, ancak doğru anlatmak sizin elinizdedir. Hipokrat, “Ruhu aynıdır tüm yaradılanların, bedenleri farklı olsa da” der.Gerçektende her insanın  kendine has  bir hikayesi vardır, olmalıdır da aslında: Bir masalı ve bu masalın kahramanı.. Hayatlarının bir anlamı.Gözlerinde bir hikayeleri...Bu hayatın anlamında onların bir hikayesi.Sizin hikayenizde de” İnsanlar gördüm; hep varmış gibi geldiler, hiç yokmuş gibi gittiler” ezberini bozmak için kahramanınızı yaratmak gerekmektedir.. Kendi hikayenizin kahramanı olmak için, yazdığınız senaryonun aktörü olmak, hayatınızı hayallerinizin rengine boyamak sizi siz yapan özelliğinizdir. İmaj da, bu ruhun özüdür, anlamıdır, tanımıdır, aynasıdır. Siz de böyle bir etkiyi  hem bedeninizde hem de ruhunuzda yaşatır ve bütünlükle beslerseniz, ruhunuzu aydınlatacak ve gözünüz sevgiyle bakacaktır bu yarattığınız  resme : Hayata, insanlara, hayvanlara, doğaya..Böylece sevgi gözlüğünüzü taktığınızda hayatın anlamı da değişecek ve gözleriniz  hayata ruhunuzla  bakacaktır.
Freud ‘Nereye gidersem gideyim, orada benden önce gelmiş bir şair buluyorum.’der. Size düşende bu şairin dilediklerini düşlemek, düşlediğinizi amaçlamak, amaçladığınızı da yaratmak ve yansıtmaktır sonunda… insanların zihninde algılamaları sonucunda meydana gelen olumlu ya da olumsuz düşünceler, resimler, imgeler ve çağrışımlara ilişkin algıların bütünü olarak imajı, doğru resimle anlatmak, doğru anahtarlarla ifade etmek.İşte işin özü budur aslında.. Goethe “İfadenin kendine özgü oluşu, bütün sanatların başı ve sonudur” felsefesinden hareketle. üslubunuzun sizinle aynı olması, sizi yansıtması içinde hazine barındıran bir sanattır. Sizde kendi sanatınızı icra etmek ve bu hazineyi keşfetmek için doğru resmi oluşturmalı, bu resimde doğru renkleri kullanmalısınız. Bernard Shaw ,”Doğru anahtarla her şeyi söyleyebilirsiniz, yanlış anahtarla hiçbir şeyi “ sözünden hareketle işin tek inceliği, anahtarı oluşturmaktır. Bu anahtar kilide uygunsa, söyleyecek bir sözünüz varsa, zaten kelimeler arkadan geleceklerdir. Güzelliklerin ve mutluluğun tohumlarını doğru bir imajla ekerseniz, hasatı toplamakta size kalacaktır… Hayat kendini bulmakla ilgili olduğu kadar, kendini yaratmakla da ilgilidir aynı zamanda..”Kendinizi Bulmak” ve istediğiniz ve hayal ettiğiniz “Kendinizi Yaratma”da nefes aldığınız anları değil, nefesinizi kesen anların toplamını dikkate alırsanız, bu sizin kendi sahnenizde sizi ölümsüz kılacaktır..
 
 
Toplam blog
: 4
: 87
Kayıt tarihi
: 24.10.19
 
 

Prof.Dr. Hanife GÜZ Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi İletişim Fakültesi ..