Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Mayıs '18

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Düşüncelerimizin Sessiz Çığlığı

Düşüncelerimizin Sessiz Çığlığı
 

Kimi zaman iç sesimizden kaçmaya çalışırken buluruz kendimizi. Sessizlik olduğunda içimizde saklamaya çalıştığımız düşüncelerimizin çığlıklarını duymaktan korkarız. Biliriz ki, o anlar yok saymaya çalıştığımız acılar ve korkularla yüzleşme zamanıdır.. Müziğin sesini sonuna kadar açarken şarkıları mırıldanırız, birilerini arar onlarla havadan sudan konuşuruz. Ya da olmadık şeylerle oyalanırız. Tüm çabalar kendimizden uzaklaşmak içindir. O andan kurtulmak ve rahatlamak… ….

Er ya da geç kendisiyle yüzleşir İNSAN; herkesten ve her şeyden kaçabilirsin ama kendinden asla. Bir gün hiç ummadığın an da, ansızın içinde kopan fırtınaların sesiyle uğuldamaya başlar kulakların... Bir yumru sıkışır boğazına... Gözlerin boşluğa dalar.... Zihninde canlanır tüm yaşananlarla birlikte, İçine akan gözyaşlarının buğusuyla ıslanır kirpiklerin... Sessizliğin sularında kaybolur düşüncelerin....Bir ok saplanır yüreğinin bir köşesine .. Aldığın her nefeste hissedersin acını...Yutkunursun.... Bastırmak istercesine çığlıklarını.... Ve susarsın..... İnsansın ya, elbet incineceksin ve her incindiğinde bir kez daha hatırlarsın yok saydığın yaşamını.

Her kaçış daha da büyütür içimizdeki çığlığı. Suçluluk duygusu, ayrılık acısı, pişmanlıklar, gelecek endişesi bir çığ gibi büyümeye devam eder sessizliğin içinde.. Niyetle başlar, Nefsinle yaşar, Vicdanınla tamamlarsın her An’ını.Varolan bir şeyi yok sayamazsın ya da olmayanı Var kabul edemezsin. ….

Kendin olmak istiyorsan şayet, kendini sevmeyi, kendinle barışmayı öğrenmelisin. Varsın hataların olsun, başarısızlıkların olsun. Her başarısızlık seni başarıya taşıyacak tecrübeler kazandırır.Kimse mükemmel olmak zorunda değil ki. Hatırla, çocukken kaç kez düştün yerden kalkarak devam ettin koşmaya. O zamanlar vazgeçmedinse, bugün de vazgeçmeyeceksin, düştüğün yerden kalkarak mücadeleye devam etmeye.

Başlangıçların kadar sonların olduğunu kabulleneceksin yaşamında. Her başlangıç sonun habercisi değil mi? Ve her son da yeni bir başlangıcın. Sen doya doya içindeki A’nı yaşamalısın. Doğduğunda biliyorsun öleceğini. Kim ölümü düşünerek ya da bekleyerek yaşamış ki? Önemli olan sana sunulan hayatı kucaklaman. Bugün yaşadığın herşey, yarınlarında hatırlayacağın bir anı olarak kalacak. Uğradığın her hayal kırıklığında mutluluğu başkalarında aramamayı öğreneceksin, Ne başkaları seni mutlu etmek zorunda ne de sen başkalarını. Sen istemedikçe kimsenin seni üzemeyeceğini bileceksin. Mutluluk sensin. Ve o sadece senin iç dünyanda. En önemlisi,hayatının kontrolünü başkalarının eline bırakıp , MAĞDUR rolü oynamaktan vazgeçeceksin. Bu rolü, yaşamının tüm kontrol ve sorumluluğunu büyüklerine bıraktığın çocukluk yıllarında yeterince oynadın.

Şimdi yaşamın ikinci perdesindesin. Artık gücünün farkındasın, kendinle ilgili kararlarını alabilecek ve sorumluluklarını taşıyabilecek kadar büyüdün. Unutma, HAYAT senin hayatın. Artık,başkalarının hayatlarını yaşayarak ya da başkalarının mutluluğuyla mutlu olmak yerine, sana sunulan yaşam hakkını kendin için kullanmalısın.

Tijen Özpınar - Kişisel Gelişim Uzmanı

 
Toplam blog
: 35
: 117
Kayıt tarihi
: 18.07.16
 
 

Davranış Bilimleri Kişisel Gelişim Uzmanı, Profesyonel Yaşam Koçu, NLP Koçu, Spiritül Yaşam Koçu, N..