Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Mart '12

 
Kategori
Deneme
 

Halepçe

Üzerimize ölüm bulutları dolaştı bir mevsim, unutmadık, unutulmasın diye söylüyorum. Dünyaya gözlerini yeni açmış olanımız da vardı, bu cennetten payımıza cinnet ve ölümden başka bir pay düşmediğini anlayacak kadar yeryüzünde kalmış olanımız da. Yaşam denilen dramın bitmesini dört gözle bekleyenlerimiz bile bu kadar çirkinleşebileceğini düşünmemiştir eminim düşmanın. Gökten her zaman rahmet yağar diye bilenler yanılıyorsunuz.


 

Öyle kara bulutlardan, zifiri karanlıktan değil, apaydın mavi bir gökyüzünden bir kuş büyüklüğündeki metal yığınından üzerimize döküldü rezillik. En yakınımızdakilerden başlayarak kör oldu dünya, sağır, çürüyen bedenlerimizin kokusunu bile almadı kimseler. Kara bulutlardan dökülen bereket değildi, maviliklerden serpiştirilen ölümdü, önce etlerimizi döken. Gökten her zaman rahmet yağar diye bilenler yanılıyorsunuz.


 

Göğün bin bir hali gibi değildi, tek ve kulakları sağır edercesine yüksek, üzerimize düşecek gibi yakındı. Geldi, karartı hayatları. Maruz kalmıştık ya zulmün bin türüne bu bin birinciydi demek ki. Kendi topraklarına aşkla bağlı iken esirlik buydu. Göğe söz edilemezdi, güç yetmezdi. Genzimiz tutuştu önce, ciğerlerimiz bir cümle içimiz düşüverdi bedenimizden. Gökten her zaman rahmet yağar diye bilenler yanılıyorsunuz.


 

Kulaklarını kapatırsa insanlar toplum sağır olur. Ape Musa diyordu ya; “duymazdı hiçbir Allah’ın kulu çığlığımızı” duymadı. Kalakaldık oracıkta, bütün dramlarımıza lal kesilen cihan hala oracıkta bizim için. O utanç durağında. Ne zaman adımız anılsa biraz boyunları bükülür diye bekleriz. Biz bekleriz, belki bir gün utanırlar diye. Kimse utanmadı hala. Yani tarih hep tekerrür. Bu tekerrürden payımıza hep zulüm düştü, düşüyor. Gökten her zaman rahmet yağar diye bilenler yanılıyorsunuz.


 

Biz göç yolarına ne bir doğal afet sonrası düştük, ne de başka toprakları fethetmek için. Bir zulüm ikliminden çocuklarımızı ve kalan diğer insanlarımızı kaçırmak için yalın ayak tırmandık o dağlar. Bütün muhacirler için ‘dağların ardı bahar’dır. Aştığımız her dağın ardı başka bir zulümdü. Tarihin o lanet sayfalarında adımız anılmasa da, anlaşılır ne büyük zulümlere maruz kaldığız. Gökten her zaman rahmet yağar diye bilenler yanılıyorsunuz.


 

Ölümün o hiçbir şeye benzemeyen yüzü, hiç beklenmedik bir anda dayandı kapımıza. Bertaraf edecek gücümüz, sığınacak bir dostumuz, el aman edecek bir vicdan sahi yakınımız yoktu. Görünmez bir canavar soluk borumuzdan esir alıp atı verdi bizleri ölümün kollarına bir bir. Toprağın üstü örtüldü bedenlerimizle. Hiçbir kar bu rezilliği örtemez. Hiçbir yağmur bu kiri sökemezdi, sökemedi. Gökten her zaman rahmet yağar diye bilenler 16 Martı anımsayın, 1988’in 16 Mart’ını…

 

 
Toplam blog
: 6
: 405
Kayıt tarihi
: 17.06.08
 
 

Edebiyatla ilgileniyorum. Daha çok öyküyle. Bir çok dergide öykülerim yayınlandı. Fazla konuşan biri..