Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Mayıs '12

 
Kategori
Güncel
 

İdeal gençlik

İdeal gençlik
 

İnsanoğlu dünyada var olduğu sürece kendi yaşam evresi içerisinde çeşitli aşamalardan geçer ve doğanın yaşam kuralları çerçevesinde kendine yer edinmeyi başarma noktasında elinden gelinin en iyisini yapma arzusu içerisinde bulunmayı amaçlamaktadır. Bu amaç insanın yaşam sürecinde kendisine rol biçtiği ve kendini gerçekleştirme konusunda en büyük ideallere sahip olduğu, sosyal statü olarak kendisine ve çevresine fayda sağlama konusunda fikirler edindiği, fikirler ürettiği ve bunları hayata geçirme noktasında ideallerini paylaşıma açtığı dönem olarak gençlik yıllarını temel alabiliriz.

Peki, ideal bir gençlik nasıl olmalı? Bu soruya cevap ararken toplumların yaşam tarzlarını ele almanın ve yüzyıllar boyunca nesilden nesile aktarılan kültürün hangi aşamalardan geçtiği, insanlara neler kazandırıp neler kaybettiği konusunu irdelemek gerektiği kanaatindeyim. Burada insanlığın özü olan düşünce olgusunun kültürler arası farklılıklarının gençler ve daha aristokrat tabaka arasında geçmişte yaşanan olayların nasıl irdelendiği, sonuçlarının nelere yol açtığını; fikirlerini kabul ettirme noktasında nasıl bir zorlu aşamadan geçildiği, belki de hayatları pahasına bu mücadeleleri verdikleri dönemleri tarihten okumayı ve bunları günümüz dünyasında çeşitli fikirler ışığında kaynak görüp, onların doğrultusunda geliştirip günümüz gençliğine uyarlama çabası içerisinde olmalıyız.

Ünlü Yunan düşünürü Sokrates gençlik döneminde dile getirdiği “ Toplumların ahlaki yönden gelişmesi ve yetkinleşmesi için gelenekler ve dinsel öğretiler akılla sorgulanmalıdır. Böylece insanın doğasında bulunmayan, ancak onun özüne toplumsal ilişkiler yoluyla yerleşen olumsuz öğeler temizlenmiş olur” düşüncesi nedeniyle Atina tarafından yargılanmış ve ölüme mahkûm edilmiştir. O dönemde kabul görmeyen ve eleştirilmeden ön yargı yoluyla mahkûm edilen düşünceler 14. ve 15. yy Rönesans ve Reform hareketleriyle birlikte yıkılmaya başlamış ve gençlerin de artık söz sahibi olduğu gerek yönetimde, gerekse bilimsel anlamda kendilerine yer buldukları bir döneme girilmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde genç yaşta tahta geçen Fatih Sultan Mehmet’in ön görüleri, büyük devlet adamlığı ve yapmış olduğu tüm dünyayı etkisi altına alan çağ açıp çağ kapatması ileriki yaşlarda değil tamamen gençlik yıllarının emareleridir.

19. yy itibaren gerek vatan, millet sevgisi gerekse üstün askeri dehasıyla tüm dünyaya kendini ve fikirlerini kabul ettirmiş olan Mustafa Kemal Atatürk yüce Türk Devletinin temelini tamamen gençlik yıllarının fikirleri ışığında kurmuştur. Öyledir ki Winston Churchill genç Mustafa Kemal için “Dünyaya 100 yılda bir dahi gelir ve ne yazık ki bu sefer bu Türklere nasip oldu.” sözü gençlik fikirlerinin önemini bir kez daha vurgulamıştır.

İçinde bulunduğumuz gençlik dünyası bazen bir sevgisizlik çağı olarak değerlendirilmektedir. Böyle düşünmeye sevk eden örnekler arasında sevgiyi, çekiciliği, modayı ve beğeni kavramlarını ancak başkaları tarafından beğenilen ve arzu edilen bir şey olarak görme anlayışı vardır. Bu anlayış günümüz gençliğini örf ve adetlerden uzaklaştırarak tamamen sanal bir dünya içerisine sokmaktadır. Fikir üretme anlayışını kaybetme noktasına gelen günümüz gençliği; ideal yarınların yapmacık değil, özentili değil tamamen farklı düşüncelerin homojenliği içerisinde daha anlamlı bir yapıya bürünmesinin temellerini atmalıdır. Düşünce üretme konusunda yetkin olanların ortaya koyduğu görüşleri tamamen doğru olarak kabul edip benimsemek yerine, düşünmenin bir diğer olgusu olan eleştiri konusunda da gençler fikirler üretme çabası içerisinde olmalıdırlar. Ancak o zaman yarınların daha aydın daha gelişmiş ve daha kaygısız olması mümkündür.

Bütün bu olgular ışığında ideal bir gençlik tanımını yaparken ortaya konulan düşüncelerin yaşamımızın hangi noktasında nelere ihtiyaç duyulduğunu ulu önder Atatürk’ün gençliğe hitabesinde belirttiği gibi, “…Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur” anlayışı ile mümkün kılmaktadır. Gerek kendimize, gerekse fikir ve eleştirilerimizle çevremize olumlu katkı sağlayacak sonuçları doğurmakla; evrensel ilkeler doğrultusunda geniş fikirler yelpazesinde kendimize yer bulmanın gayreti içerisinde olmalıyız.

 
Toplam blog
: 7
: 604
Kayıt tarihi
: 02.12.11
 
 

Eğitimci - Yazar olarak muhtelif çalışmalarda bulunmaktayım. Edebiyatın yanısıra tarih, bilim, fe..