Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Temmuz '22

 
Kategori
Sosyoloji
 

Sonu ne olur ???

Sonu ne olur ???

 

 

Önemli bir hastalığı olan, ölüm riski taşıyan hastalardan
uzak durmaya çalışır. Bu hastaların sorumluluğunu üstlenmek istemez.  

2,meliyat mı edilecek, stent mi takılacak, anjiyo mu yapılacak,

bunları yapmaktan kaçınır.

Sorumluluğunu azaltmak için hastayı sahiplenmez.

SON zamanlarda hastaları tarafından darp edilen, hakarete uğrayan 

hatta yardım etmeye çalıştığı kişiler ya da yakınları tarafından 

öldürülen doktorlarımız oldu

Bu olayı, bir hasta yakınının anlık öfkesi olarak kabul edip kapatırsak

 bundan toplum olarak hepimiz çok zararlı çıkarız.

Bir süredir doktorlara yönelen bu öfke, bu kin, bu saldırgan tutumlar,

halen ülkemizde bu mesleği icra eden doktorlarımızı

sanıldığından çok daha fazla etkiledi.

Bir doktor darp edilmekten, öldürülmekten korkarsa

bu mesleği nasıl icra eder diye hiç düşündünüz mü?

Önemli bir hastalığı olan, ölüm riski taşıyan hastalardan

uzak durmaya çalışır. Bu hastaların sorumluluğunu üstlenmek istem

Ameliyat mı edilecek, stent mi takılacak, anjiyo mu yapılacak,

bunları yapmaktan kaçınır çünkü bütün bu müdahaleler gereğinde

hayat kurtarsa da, riskli müdahalelerdir.

Doktor hem kendine hem de hastasına güvenmedikçe onu ölümden kurtarmak için

 yapılması gereken pek çok şeyden kaçınır. Bu da hastaların ömründen ça
Özellikle ölümcül bir hastalığa sahip kişileri, kendisi de bu konuda

 pek çok şey yapabilecekken başka hastanelere, daha büyük merkezlere sevk eder.

Daha olmazsa hastadan tetkik üstüne tetkik ister. 

Sorumluluğunu azaltmak için hastayı sahiplenmez. 

Başka meslektaşlarından konsültasyon ister yani çok da gerekmediği halde,

hastayı kulağı için başka, böbreği için başka,

 midesi ve akciğerleri için başka doktorların görmesini sağlar.

Hasta her gün bir başka tetkik, bir başka hastane, bir başka şehir,

 bir başka doktorda sırasını bekler durur.

Artık o hastanın bir sahibi yoktur.

Batılı, çok medeni ülkelerin çoğunda durum aşağı yukarı böyledir

çünkü hastalar olmadık nedenlerle doktorlarına dava açarlar.

Şimdilerde ülkemizde de bu tip uygulamalar başladı bile. 

Batıda hastalar doktorlardan çok bilgisayarlara kayıtlı tetkik sonuçlarına göre takip ediliyor. 

Doktor çoğunu birkaç dakika bile dinlemez.

Ölüm korkusu her şeyi olduğu gibi Hipokrat yeminini bile unutturur,

doktor çok hasta bakar ama çoğuna dokunmaz bile, sahiplenmez onları.
İYİ DOKTOR KOLAY YETİŞMİYOR En az 15 20 sene…
OYSA doktorun en önemli hedefi insanları ölümden kurtarmak,

sağlıklı bir hayat yaşamalarını sağlamak, acılarını dindirmek ve ömürlerini uzatmaktır.

COVID-19 salgınında, o hastanelerde hayat kurtarmaya çalışırken

kendi hayatını kaybeden doktorlarımızı unutmayalım.

İyi bir doktor kolay yetişmiyor, çok uzun bir zaman ve

çok emek isteyen bir meslek doktorluk.

Üstelik bu kadar emeğin karşılığında refah içinde yaşadıkları da söylenemez.

Haberin Bir doktorun hele bir kardiyoloğun ne gecesi, ne gündüzü,

 ne bayramı, ne tatili vardır. Her saat telefonu çalabilir ve hastaneye yetişmesi gerekebilir.

Uykunun en derininde, eğlencenin doruğunda her şeyi bırakıp gitmesi gerektiğini

bilir ve gitmekte bir saniye bile tereddüt etmez çünkü onu çağırdıklarına göre,

acil bir durum söz konusudur. Ya bir kaza, ya aniden patlayan bir apandisit, ya kalp krizi, ya beyin kanaması, ya da bir intihar vakası vardır. Gider ve gerekeni yapar.

Ama şimdi yine hiç tereddütsüz kalkıp gidecek mi, yoksa ani gelişen bir ölümle

burun buruna gelmekten, hastanede toplanan kalabalıktan çekinecek mi?

Elinden geleni yapsa da ölümün acısı ve öfkesinin kendisine yönelme ihtimali

onu endişelendirecek mi? Bütün bunlardan korkarsa ne yapacak?
DÜŞÜNMENİN ZAMANI GELDİ…
KORKMAKTA haksız mı? Siz doktor olsanız, ne yapardınız?

 

 
Toplam blog
: 453
: 1059
Kayıt tarihi
: 24.07.06
 
 

1933 Kayseri'de doğdum. Kayseri Lisesi Ankara Veteriner Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Diş Heki..