04 Eylül '08
- Kategori
- Aksesuar / Takı
Takı ve kadın ruhu
Otuz bin yıl öncesinde bir sessizlikte doğdu takılar. İnsanoğlu, yanı başında susan nefesin geri dönmeyeceğini anladığında, belki son bir kez daha onu kutsamak, gittiği yerde huzur duymasını sağlamak, karanlığın kötülüklerinden korumak için mezarına taşlardan, boynuz ve kemiklerden, deniz kabuklarından yapılma boncuk dizileri, bilezikler ve yüzükler koydu.
Sonra başa çıkamadığı kötülüklerden, tehlikelerden kendisini de korumak için boynunu, kollarını, ellerini, başını, ayaklarını takılarla donattı; onları tanrılarına sundu. Bir de baktı volkanik camlara yansıyan görüntüsü, takılarla daha farklı, daha güzel... İşte dinin ötesine geçtiği o andan sonra taktıklarını bir daha hiç çıkarmadı; takıların güzelliğinde kendi güzelliğini buldu. Zamanın içinden sessizce geçerken onları en parlak, en göz alıcı madenlerle, taşlarla bezedi
Bu bambaşka bir rüya.. Bir anlamda estetik ve tutkunun süsü.. Yansıması ruhu gibi..Çok geniş bir dünya gibi hatta müzik gibi sonsuz. Sınırı ise 'sınırsızlık'..Bu sınırsız bakış açılarını sizlerle buluştururken, beynimizin reflekslerine ellerimizle şekil verirken İZMİR'in o aydınlık ruhunu yansıtmaksa müthiş bir kültür.
Aslında hiç bir şey zor değil. Düşünün ve üretin. İnanın bu bile yeter. Hayal gücünüz sizin ufkunuzdur. Güzelliğin ve estetiğin tamamlayıcı unsurudur takı. Benim burada yaptığım sizlerle paylaştığım takıyı sanata dönüştüren el işçiliği. Sizler bunları kullandıkça ki dünyanın neresinde olursanız olun taktıklarınızla bir şekilde kendinizi ifade edeceksiniz.
Bloğumda sizlerle paylaştığım tüm çalışmalar, modeller özel olarak üretilmektedir.
Sevgiler... Çiğdem ce