Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '09

 
Kategori
Kitap
 

Aşk kaderden doğar !

Aşk kaderden doğar !
 

O sabah her zamankinden erken kalktı. Yağmur yağıyordu. Cama vuran damlaları saymaya çalıştı. Sonra vazgeçti. Bir kahve içse iyi olacaktı. Öyle de yaptı. Evde süt kalmamasını da dert etmedi. Kahvesini alıp gazeteye daldı. Sağ gözü soldakine uymakta zorlanıyordu. Bir de sizinle mi uğraşacağım demek üzereyken senkron bozukluğu birden düzeldi. Kapattı gözlerini. Tayvan'a, Hualien'e gitti hayallerinde. Christy ile ilk karşılaşması geldi aklına. Sarışın, 1.70 boylarında, yuvarlak gözlüklü, iddiasız, Yeni Zelandalı bir kızdı. O'nda ne olduğunu bir türlü çözememişti. Ama farklı olduğunu hissetmişti. O'nu ıssız yolundan çevirmeye çalışan diğer kadınlara da benzemiyordu. Yemek yemişlerdi bir sokak lokantasında. Bodrum'un Kabak Çiçeği Dolması'na benzeyen Magi yemişti Christy. Öyle masum bir güzelliği vardı ki. Sonraki günlerde o da adamın gizemli doğasına kaptırmıştı kendini ve onunla Yeni Zelanda'ya gelmesini istiyordu. Vereceği farklı bir cevabı yoktu adamın. Unut beni demişti.

"Yürek söz dinler mi, sen dinletebildin mi de bana nasihat ediyorsun?" demişti genç kadın, ağlayan gözlerle.

Firari ruhunun çarptığı en harika kadındı Christy; ama asıl mucizeyi yıllar sonra öğrenecekti. Aklın alabileceği bir şey değildi.

"Kaç kardeşsiniz Christy?"

"Benden 3 yaş büyük, evli bir abim var. Adı Grayson. Eşinin adı da Aromahana. Çok güzel bir Maori kadınıdır. Beyonce gibi."

"Hımm, bakıyorum çok seviyorsun onları."

"Evet, abimi çok severim. O da beni. Hem de öyle çok sever ki Allah büyük bir sürpriz yaptı ona."

"Nasıl yani?"

"Aromahana ile benim doğum günlerimiz aynı. Tanrı abime benimle aynı gün doğan bir eş verdi yani."

"Ciddi misin? Bu gerçekten bir mucize!!"

Gazetenin kucağından düşmesiyle sıyrıldı geçmişinden. Kapalı gözlerden sızdı damlalar. Düştüler özgürce.

Hualien'den sonra yıllarca birbirlerini görmediler. Ta ki İngiltere'de kadını tekrar karşısında buluncaya dek!

"Seni bir daha göremeyeceğime asla inanmadım!" dedi genç kadın.

"Neden ben Christy? Bak yıllar geçti, neden evlenmedin?"

"Çünkü biliyorum ki tanrı böyle istiyor. Sen benim bir parçamsın."

"Bunu bilemezsin." dedi adam, acı bir tebessümle.

Gözlerini adamdan ayırmadan gülümsedi genç kadın.

"Hatırlıyor musun, Hualien'e geldiğim ilk gün Chishingtan'a gitmiştik ve oradaki konuşmamızda sana, abimle birbirimizi çok sevdiğimizi ve tanrının da ona doğum günü benimle aynı olan bir eş verdiğini anlatmıştım."

"Tabii hatırladım. İnanılmaz bir hikayeydi."

"Jimmy'i uğurladıktan sonra biliyorsun hepimiz çok hüzünlenmiştik. Odalarımıza çekildik. Daha doğrusu, senin de odana gittiğini sanmıştım. Artık ben de adadan ayrılmalıydım. Beni istemiyordun ve seni de benimle gelmeye ikna edemediğim için çok üzgündüm. Artık döneceğimi söylemek için odana geldim. Ama yoktun. İçeri girdim. Yatağın üzerindeki gömleğini kokladım. Katlayıp çekmeceye koymak üzereyken sehpanın üzerinde duran pasaportunu fark ettim. İçimden bir ses bakmamı söyledi.

"Resmime çok gülmüşsündür!"

"Resmine bakan kim! Gördüğüm başka bir şey beni beynimden vurulmuşa döndürdü."

"Anlamadım! Neden?"

"Doğum günün abiminkiyle aynıydı."

 

** Bu gerçek bir hikayedir. (BOI, BOV) 

 
Toplam blog
: 462
: 1159
Kayıt tarihi
: 07.03.09
 
 

Ne güzel bloglar yazdık, ne muhteşem dostluklar kurduk; onlar kaldı baki... ..