Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Aralık '17

 
Kategori
Güncel
 

Balık Yiyebiliyor muyuz?

Balık Yiyebiliyor muyuz?
 

Fiyatları hayal edelim!


Tüm bilimsel çalışmalar İnsan sağlığının beslenmeyle doğrudan ilgisi olduğunu kanıtlıyor. İlk insanın bilincinin artışı, ateşin bulunması ile pişmiş yiyecek yiyerek beynin büyümesi ile olmuştur. Proteinler, karbonhidratlar, yağlar, mineraller, vitaminler ve su; insanların ihtiyacı olan ve vücut için olmazsa olmaz besin öğeleridir. Yeterli ve dengeli beslenen kişiler; sağlam ve sağlıklı görünüşlü, hareketli ve esnek bir bedene, canlı ve parlak bir cilt yapısına, kuvvetli ve fit bir kas yapısına sahiptir. Çalışma odaklı bir hale gelirler, boy ve vücut ağırlığı orantılıdır, üst düzeyde zihinsel gelişime sahiptirler, sık sık hasta olmazlar.

Tabii ki beslenme açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri yeme içme değildir. Beslenme zevk almak için yapılacak bir eylem olmayıp; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun ihtiyacı olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır.

İnsanda, genel sağlığın korunması, sağlıklı büyüme ve gelişme için vücudun ihtiyaç duyduğu besin öğelerinin her birinden günlük ne kadar alması gerektiği belirlenmiştir. Besin öğelerinin vücudun ihtiyacı düzeyinde uzun süre tüketilememesi durumunda yetersiz beslenme, gereğinden fazla tüketilmesi durumunda dengesiz beslenme oluşur. Yetersiz ve dengesiz beslenme sonucu vücut direnci zayıflar, enfeksiyon hastalıkları da bu durumda daha kolay gelişir ve hastalık ağır seyirli olur.

8333 km kıyı kenar uzunluğuna zengin göl ve akarsu kıyıları da eklendiğinde suyla ne kadar iç içe bir ülkede yaşam sürdürdüğümüz ortada. Türk denizciliğinin dünyada orta bir yerde duruyor. Yunanistan’da yılda kişi başına 10.000 dolar aldığı 300 milyar dolarlık bir pastadan biz kişi başına ancak 50 dolar pay alabiliyoruz. Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemizde denizi sevmediğimizi, ondan korktuğumuzu, özünde karacı bir millet olduğumuzu da biliyorum. Deniz ülkesiyiz ama “denizci millet, denizci ülke” gaz vermeye yönelik palavra bir slogandan ibaret! Mevcut doğal olanaklarımızdan yararlanmaktan da aciziz. Bu genel ifadelerden sonra denizciliğin ve ülkenin makro büyüklükteki balıkçılık sorunlarına değinmek istemiyorum.

Ben ve ülkemdeki yaşayan insanların her biri gibi yeterli ve dengeli bir şekilde sağlıklı beslenmek istiyorum. Hemen hemen her doktorun önerdiği; İçeriğinde A, D, E, B2, B12, B3 ve kalsiyum, selenyum, folik asit ve fosfor barındıran, her yaşta insan için çok faydalı olduğu bilinen, özellikle çocuklar ve gelişme çağındaki gençler için temel besin maddelerinden biri olan,  protein bakımından zengin, kan basıncının düşürülmesinde etkili, beyin fonksiyonlarını geliştiren, ritim düzensizliğini önleyen,  alzheimer önlemeye yardımcı olan, kolesterolün dengelenmesini sağlayan, içerisinde her derde deva omega3 barındıran, haftada bir kez yenilmesi gereken balık yemek istiyorum.  (İnanın rakı da içmeyeceğim, yanında roka da yemeyeceğim, soğanla idare edeceğim.)

Balıkçı tezgâhlarının önünden teğet değil, en uzak noktasından geçiyoruz. Et yemekte de zorlanmıyor değiliz kıymayı yemeklere koklatıyoruz, hadi et sorunu ithalatla çözüldü diye söyleniyor da;

Söz konusu nedenden dolayı ben balık yiyemiyorum masumane bir şekilde soruyorum, sahi, siz afiyetle balık yiyebiliyor musunuz?

Nizamettin Biber

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..