Aşkı aşk gibi yaşayanlara aşk olsun!

Terkedince, akrepler ve yelkovanlar saatlerin kadranını; kuşlar bir başka öter, çiçekler bir başka kokar, güneşse bir başka doğar olur.

Boyut değiştirir zaman ve mekan.

Aşk endeksine çıpalanır, yaşama dair ne varsa o an.

Yıldızlardan yıldızlara, gecelerden gündüzlere yol olur özleyişler, titreyişler, dokunuşlar ve hissedişler.

Atar yürek o an ve atmaz olur, vesair, geride ne varsa kalan.

Yürekler yangın yeri, yürekler toz ve duman.

Bilinen tüm yalanlar gerçek, gerçeklerse yalan.

Binlerce yıllık muzaffer orduların, aşk muharebelerinin ardında bıraktıkları, koskocaman bir talan.

Aşk dediğin, önce, bir çift gözden yüreğine sebepsiz ve engelsiz, akan.

Aktıkça, akan; aktıkça yakan.

* * *

Yangınlar, cellatlarıdır şehirlerin.

İpini çeker, dönüp bakmazlar bile geri.

Dumanı tüten, külünün altında koru biten yüreklerdir, aşkın, müsekkin yangın yeri.

Kaç aşık vardır ki yüreği dağlanmış, bileği bağlanmış aşk için.

Kaç aşk vardır ki uğruna kurban edilmiş, kaç aşıkın seri.

Tarih, kaç Ferhat yazmış acep, öpmek için bir kerecik, dağlar aşan, o ince, uzun, hayal elleri.

* * *

Bir, intihar komandosudur.

Bir, isyankar.

Sonuna kadar günaha batmış, sonuna kadar tövbekar.

Asi, hırçın ve sersefil.

Boynu bükük, teslim olmuş, mümin ve emin.

Karadeniz gibi çırpınır, Ölüdeniz gibi sakin.

* * *

Aşk geçmektir, efendim, aşk geçmektir.

Aşkı aşk gibi yaşayanlara aşkolsun!

Diyerek, susmayı seçmektir.