Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Kasım '06

 
Kategori
Su Sporları
 

Limanda karşı mendireğe yüzdüğüm gün

Limanda karşı mendireğe yüzdüğüm gün
 

Çocukken yaz günlerinde sabahtan akşama kadar denizde olurdum. Boyranaltı çakıl taşlarıyla kaplı uzun sahili ile çok güzel bir yerdi ama deniz çok derin olduğu için oraya gitmemize izin yoktu, biz de limana giderdik. Plajlardan biri limanın içindeydi, kabinleri, oturma yerleri vardı ve parayla girilirdi. Limanın içinde herkese açık bir plaj daha vardı. Biz çoğunlukla orada denize girerdik. Hemen yanında limanın kısa mendireği vardı. Akşam olup, çıkma zamanı gelince durulanır ve bu mendirekte yürüyerek kurumaya çalışırdık. Yetmişlerdeki bu mendirek daha sonraki yıllarda hep orada durdu ama şekil değiştirdi.

Limanın içinde çok güzel, ince kum olurdu, kumlarla sıkılmadan saatlerce oynar, kuleler yapardık. Derin çukurlar kazardık, en çok da büyüklerimiz otururken arkalarına çukurlar açıp düşürmeye bayılırdık. Aradan geçen kırk yıl bu konuda bende birşey değiştirmedi, ne zaman kıyıda rahat kazılacak kum bulsam bu şakayı yapmak isterim.

Limanda denize girdiğimiz yer çok sığ olduğu için yüzme öğrenme konusunda yıllarca tembellik oldu. Yüzmeyi ortaokul yıllarımda öğrenmiştim ama açıkta yüzmeye cesaretim olmazdı. Liseye başladığım yıl, artık heryerde yüzmek gerektiğini düşünüyordum. Bir gün Mustafa Abi ile limanın iki mendireğinin arasını yüzerek geçmeye karar verdik. Şimdi yüz kiloya yakın gövdemin elli kilolarda çelimsiz olduğu zamanlardı. Mendirekteki taşların birinin üzerinden atladık ve yüzmeye başladık. Yolun ortasına geldiğimde yorulmuştum dönme niyetiyle geriye baktım, ileriye gitmekle arasında fark yoktu ve yüzmeye devam ettim. Su çok derindi ve dibi görünmüyordu, görünenler koyu yeşil yosunlardı. Suyun içini bu kadar korkunç gösteren de renklerdeki bu koyuluktu. Görmemek için gözlerimi kapatarak yüzmeyi denedim, sırt üstü yüzerek biraz da dinlenmeyi hedefledim. Sonunda karşıya ulaşmayı başardım. Yüzmeye başlarken geriye de yüzerek dönmeyi planlamıştık ancak o gücü bulamadım ve yürüyerek döndük.

O gün artık çok iyi yüzdüğümden emindim ve o günden sonra denize gitmek için suyun derin olduğu Boyranaltı daha cazip gelmeye başladı. Boyranaltından bakınca Abaş tepesi diğer tepelerin önünü kapatır, deniz kıyısından hiçbiri görünmezdi. Denizde açıldıkça görünmeyenler görünmeye başlar. O zamanlar yüksekçe bir yerdeki Ortaokul binasını görene kadar yüzdüğümde yeteri kadar açıldığımı düşünür ve dönmeye karar verirdim. Çok yorulunca sırtüstü yüzerek dönerdim. Seksen sonlarıydı, birgün denizin içinde başım dönüp uzun süre kendimi kötü hissedince bir daha yüzerek açılamadım. Uzun yüzmek istediğimde yüz metre kadar açılıp kıyıya paralel yüzerek kendimi güvende hissetmeye çalışıyorum. Açıkta yüzenleri görünce içim gidiyor ama korkuyorum. Açılmak çok zevki ancak yaşam ondan daha değerli.

İnebolu Limanı içinde ve dışındaki plajların hiçbiri yok şimdi. Hepsi şimdi eski fotoğraflarda ve anılarda kaldılar.

 
Toplam blog
: 1735
: 2429
Kayıt tarihi
: 22.09.06
 
 

27 Mart 1959'da İnebolu Yeşilöz Köyünde doğdum. Yeşilöz Köyü İlkokulu, Yeniyol İlkokulu, İnebolu ..