Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Aralık '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Kaybedenler Kulübü (2)

Kaybedenler Kulübü (2)
 

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=150293

Maceralarıma kaldığım yerden devam ediyorum...

İş başvurusunu yaptıktan sonra oradan ayrıldım. Aklıma Körfez Güzeli geldi. Telefonuma davrandım ama telefon yeni. Bir türlü aradığım numarayı bulamıyorum. Zaten başvuru formunda “referanslar” bölümünde de aradığım numarayı bulamamıştım da ezberimde olan bir numarayı yazmıştım.

Hem yürüyüp hem numarayı bulamayacağımı iyiden iyiye anlamışken hemen konsolosluk önünde bir masa ve şekerbank bankları gördüm. Bir kadın ve bir erkek oturuyordu. İzin isteyip banklardan birine oturdum.

Telefonla cebelleşirken bir polis geldi ve diğer banka oturdu. Ben de o ara Körfez Güzeline ulaştım.

- Ben nerdeyim biliyor musun?

- Nerdesin?

- Nasıl tarif etsem ki, Yunan Konsolosluğu önünde denize nazır bir bankta oturuyorum. Masa falan da var. Birazdan birileri çay börek getirirse hiç şaşırmam.

- Sesler geliyor yanında kimler var?

- Bilmiyorum isimlerini sormadım... diyorum. O ara yanımda oturanlar isimlerini söylüyorlar...

- Sen tam olarak nerdesin buluşalım?

Adresi tarif etmeye çalışıyorum. Yeni Konsolosluk mu eski konsolosluk mu gibisinden sorular soruyor... Sanki eskisini biliyorum da...

Adres konusunda anlaşamadığımız fark eden polis yardımcı olmaya çalıştı. “Yerimizi siz anlatın lütfen” diyerek telefonu polise uzattım ve sağ olsun yerimizi tarif etti ve telefonu geri uzattı.

Körfez güzeli “tamam bir yere kıpraşma şimdi gelip seni alcam” dedi...

O ara polis arkadaş gitti kaşla göz arasında bir tabak börekle geri geldi ve börek ikram etti. Yok daha neler demeye kalmadan tekrar gitti. Bir dakikanın içinde Atnaf ve yanında 4-5 bardakla geri geldi. (reklama girmesin diye tersinden yazdım. Anladınız siz onu)

Polisin güleryüzlü ve zarif davranışı bir anda bütün stresimi aldı. Mahçup oldum, “çay börek derken şaka yapmıştım” dedim şaşkın bir halde.

- Rica ederim lütfen buyrun diyerek kibar davranışını sürdürdü.

O dakikadan itibaren dağıldım. Ben kimin, nerdeyim, niye buradayım, bu bir şaka mı, kamera nerde, hangi kameraya el sallasam diye aklımdan geçirdim... Bir anda kendimi keyifli bir sohbetin içinde buldum. Sohbet 15-20 dakika uzadı ama bizim Körfez Güzeli hâlâ görünürde yok.

Polise, “yerimizi tam olarak anladı mı acaba?” diye sordum.

“Anladığını zannediyorum, ben anlattıktan sonra tamam anladım demişti. Herhalde anlamıştır” dedi.

O ara telefonum çaldı ama arayanı bulamadım yine. Büyük uğraşlar vererek Körfez Güzelini tekrar aradım ve nerede ağzını açtığını sordum.

Bizim hanımefendi “iskelenin önünde bekliyorum” diyor. Niye iskelede beklediğini zihnimde sorgulamadan masadaki arkadaşlara bu hoş sohbet ve ikramlar için teşekkür edip iskeleye doğru yol aldım. Baktım Körfez Güzeli orada. El ettim beni gördü ve yanıma geldi.

:) Benden ayrılmayın... Devam edecek...

 
Toplam blog
: 1929
: 661
Kayıt tarihi
: 11.11.06
 
 

  Hayatı ciddiye almam, emeği çok ciddiye alırım. Dünyanın en vazgeçilmez üçlüsü; çocuklar, çiçek..