Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Davos’ta Kriz Rüzgârları (1)

Davos’ta Kriz Rüzgârları  (1)
 

Davos'taki kriz gittikçe büyüyor. Dış Politikamız tren kazası geçirdi...


Dün benim gibi herkes Davos’taki olayları yada olanları izledi. Nasıl izlemesin ki ? Tüm kanallarda tekrar, tekrar gösterildi. Yorumlar yapıldı, uzman görüşlerine başvuruldu. Oynayan tv dizilerine nazaran en çok reyting bu görüntüler almıştır. Ama acaba Davos’taki siyasi reyting nasıl ? Bugün ilk işim bunu araştırmak oldu. Bütün gazeteleri taradım, internet sitelerini dolaştım. Çok renkli ve birbirine yakın ama aynı zamanda çok farklı görüşler var.

Bilindiği üzere, gözler İsviçre’nin Davos kentinde düzenlenen “Dünya Ekonomik Forumu” adıyla anılan Davos forumundaydı. Ama hiç beklenmeyen gelişmeler oldu. Geceye Türkiye Başbakanının sinirli ve gerilimli hali damga vurdu ve Davos bitti.

Her şeyden önce, hemen hemen herkes, Davos oturumunu yöneten moderatör hakkında aynı görüşü savunuyor. Moderatör pek de demokratik değildi. İniyisatifini hep Peres’den yana kullandığı kanısı hakim. Gördüğümüz kadarı ile de öyle sanki. Bir çok gazete de bunu biraz deşmiş. Açıkça taraf olduğu belli olduğu öne sürülen Moderatörün etnil kimliği bile tartışma konusu olmuş Kimi gazetelere göre Musevi <ı>(ki olabilir. Adı <ı>David Ignatius. David ismi Yahudiler arasında çok yaygındır… ), kimilerine göre de 1940’lı yıllarda Ermenistan’dan ABD’ye göç eden Ermeni asıllı bir aileden geldiğini yazıyor. Bazı gazetelerde de ilginçtir. Ignatius’un ailesinin eski Harput (Elazığ) Ermenilerinden olduğunu ve buradan göç ettiğini belirtiyor.

Ne olursa olsun. Kimsenin etnik kimliği, kimseyi ilgilendirmez. Bu Davos’ta da tartışılmaz. Zira olası bir Davos ruhuna böyle bir kimlik tartışması yakışmaz. Ama tepeden bakıldığında, dünkü Davos toplantısının hiç beklenmedik bir şekilde bitmesi, çok geniş tepkilere yol açacağı belliydi.

Açıkçası bugün gazetelerdeki tepkilerin çoğunu bekliyordum. Hatta daha sert tepkiler bile bekliyordum. Özellikle yerel bazı kaynaklar, Erdoğan’ı kahraman ilan edeceklerdi, bazı dış basında da Erdoğan ve Türkiye için anti-Semitist (Yahudi karşıtı) yakıştırması yapacaklardı. Nitekim beklediğim gibi çıktı. Daha gün ağarmadan, Atatürk hava limanına akın eden çoğu AKP taraftarı, büyük bir grup halk Başbakan’ı tezarühatlarla karşıladı. Bugünkü gazetelerin bir çoğunda da Erdoğan Kahraman ilan edilip, Davos’a ve Pres’e, dolayısı ile Yahudilere “Tokat” hatta “Osmanlı Tokatı” attığını büyük başlıklarla yazdılar. Ama yabancı basın da bunun tam tersini yazdılar ve Başbakan’ı Anti-Semitist yaklaşımlar içinde olduğunu yazmışlar.

Nitekim bazı Türk gazeteciler de aynı görüşü destekliyor. Aslında Sayın Başbakan’ın pek de diplomatik olmayan bir lisan kullanması, tavır ve hareketleri ile Anti-Semitist olmasa ‘da İsrail karşıtı gibi duruş sergilemiş izlemini bende de uyandırdı. Erdoğan’ın ve AKP’nin, AKP tabanının hatta Türkiye’nin Filistin ve Gazze meselesine nasıl baktığı bellidir. Bir çok kişi gibi bende İsrail’in Gazeliler üzerinde orantısız güç kullandığını, çocukları sebepsiz yere öldürdüğünü, Filistinlileri aç, açıkta bıraktığını savunuyorum ve İsrail’in bu orantısız gücünün 2 binin üzerinde çoğu çocuk insanı katlettiğini yazmıştım. Bunlar doğrular. İsrail de biliyor bunların doğru olduğunu. Bu yüzdendir ki, bölgeye basını, televizyonu, muhabirleri sokmuyor. Bunların yanlışlığını elbette ki savunacağız, konuşacağız hatta yazacağız. Fakat bu bizim anti-semitist hatta Yahudi düşmanı olduğumuz anlamına gelmez.

Orada insanlar katlediliyor. Tüm dünya da bunu sessiz sakin izliyor. Bekliyor ve kimse bir şey yapmıyor. Belki Sayın Erdoğan’da bu duygularla çıktı Davos paneline. Belki gerçekten sakindi, başka şeyler de konuşacaktı. Ama sanırım hem Pres’in sert ve tehditkar üslubu, hem de moderatörün ölçüsüz ve demokratik olmayan hatta fiziksel temaslı tavırlarından dolayı Sayın Başbakan biraz gerildi ve o da sert bir üslup edindi. Bana göre de Türkiye Başbakanı’na yapılan bu tavır yanlıştır, cevabı da verilmeliydi ama gerek Peres’e, gerekse, zurnanın son deliği bile olmayan moderatöre biraz da usturuplu ve diplomatik bir tavır sergilenebilirdi.

Sayın Başbakan’ın Peres’e <ı>''Sesin çok yüksek çıkıyor. Benden yaşlısın biliyorum ki sesinin benden çok yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisinin gereğidir. Benim sesim bu kadar çok yüksek çıkmayacak. Bunu böyle bilesin. Öldürmeye gelince siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz. Plajlardaki çocukları nasıl öldürdüğünüz, nasıl vurduğunuzu çok iyi biliyorum.” diye hitap ederken, sesi gür ve biraz da sinirli çıkıyordu. Bay moderatörün engellemelerine nazaran sayın Erdoğan “ <ı>Ülkenizde başbakanlık yapmış 2 kişinin bana çok önemli lafları vardır. Filistin'e, tankların üstünde girdiği zaman, 'kendimi bir başka mutlu addediyorum' diyen başbakanlarınız var. Tankların üzerine çıkıp da 'Filistin'e girince mutlu oluyorum' diyen başbakanlarınız var. Ve bana sayılar veriyorsunuz. İsmini de veririm, belki merak edenleriniz vardır.'' Diye konuşmasını sürdürdü. Fiziksel temas boyutuna getiren moderatör, sözlü olarak da engellemeye kalkınca Başbakan da orayı terk etti.

Belki ben de olsam terk ederdim. Bilmiyorum ama daha diplomatik bir üslup kullanılabilir kanısındayım. Bu dünkü atmosferi kısa süreli bir krizin de habercisi olacaktır. Batı dünyası zaten bir bahane arıyor şimdi bunu kullanacaklardır. Özellikle ABD’deki Yahudi lobileri de bunu kullanacaklardır. Ve bunu ABD başkanlığı ve senato üzerinde baskı malzemesi olarak kullanacaklardır. Zira ABD’de de Yahudi lobilerinin ciddi bir siyasi güçleri var. Bunu kullanmak isteyeceklerdir. Nitekim de ilk tepkiler de gelmeye başladı ve Erdoğan’ı kınayan açıklamalar yapıyorlar..

Türkiye’nin dış politika kazanındaki sular ısınıyor. Bakalım nasıl ılıştırılacak yada soğutulacak. Hep beraber göreceğiz..

../..

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..