Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '09

 
Kategori
Siyaset
 

Davos’ta Kriz Rüzgârları (2)

Davos’ta Kriz Rüzgârları  (2)
 

Moderatör'ün kural dışılığı Davos'a gölge düşürdü.


İsviçre’nin Davos kentinde yapılan ve aynı isimle anılan “Davos Dünya Ekonomik Forumu” iyi niyetlerle başlamıştı ama fiyaskoyla sonuçlandı. Çok farklı sonuçlar doğurması beklenirken iki gündür bütün dünya Türkiye Başbakanı’nın üslubunu ve toplantıyı terk edişini konuşuyor. Dünya siyaset arenasında önemli bir yeri olan “Ekonomik Forum” bile bu kadar konuşulmuyor sanki..

Belki her şey güzel gidiyordu. Ama bizim Başbakanımızın katıldığı seans’ta İsrail Cumhurbaşkanı Peres ile aynı oturuma davet edilmesi, ekonominin haricinde başka şeylerin de konuşulacağı sinyallerini veriyordu zaten. Her nekadar yalnız dünya ekonomisi değildi belki konuşulacaklar ama biraz öyle oldu !.. Her iki lider de “dünya barışı” açısından ne gibi katkılar ortaya serebileceklerini belki konuşacaklardı. İlk turlar oldukça hafif geçti. Moderatör diğer katılımcılara üçer, beşer, onar dakika verirken, Erdoğan yaklaşık 12 dakika konuşmuş, Peres’de tam 25 dakika konuşmuş. Sonra da Erdoğan ek bir süre istediğinde de, dananın kuyruğu koptu zaten..

Öncelikle burada çok ciddi bir kural hatası yapılmış. Bu da moderatör’ün ortama hakim olmamasından kaynaklanıyor bence.. Böylesine ciddi bir oturumda, üstelik zaman sınırı ve sıkıntısı varken, konuşmacılara baştan sınırlı bir sürenin olduğu ve herkesin eşit sürelerde konuşması gerektiğini hatırlatması ve ona göre söz vermesi gerekirdi. Belki, Erdoğan ile birlikte diğer konuşmacılar hemen hemen bu süreyi kullanmış sayılırlar. Zaman zaman diğer konuşmacılara da ufak müdahaleler etmiş olan moderatör hemşerimiz <ı>(hem şehrimiz diyorum çünkü, ailesi ikinci dünya savaşı yılarında Harput’tan (Elazığ) göç eden Anadolulu bir Ermeni asıllı Amerikalı) kendisine söz verildiğinde tamı tamına 25 dakika konuşması ve moderatör’den hiç uyarı almaması ilginçti. Bir de konuşmasını yüksek ses tonuyla ve parmaklarını sallaya sallaya yapan Peres’in söylediklerine cevap vermek isteyen Erdoğan, mikrofonu eline aldı ama bunun üstüne Moderatör süre yetersizliğini bahane ederek söz vermek istemedi. Erdoğan da o İngilizcesi ile “one minute” dedi, moderatör ısrarla sözünü kesmek istediyse de Erdoğan bu mücadeleden galip geldi ve üç beş cümle sarf etti. Sarf ettiği cümlelerde de ne yazık ki, geceye damgasını vuran cümlelerdi ve başta Peres’e ve İsrail’e karşı suçlayıcı bir tavır sergiledi. Bundan sonraki anlar da dananın kuyruğunun koptuğu anlardır.

Moderatör Davos’u gölgelemiştir.

Her şeyden önce, Moderatör’ün tavrı yanlıştır. Erdoğan’ın söz istemesine karşı sürekli sözünü kesmesi, ona söz vermek istememesi ve eliyle Erdoğan’ın omzuna dokunarak, konuşmasına engel olması, tek kelime ile terbiyesizliktir. Bu bir. İkincisi, eğer gerçekten süre yetersizdi ise, neden İsrail Cumhurbaşkanı’na yirmibeş dakika konuşması süresi verdin ve konuşmasını uzatmaması konusunda bir müdahale de bulunmadın ve herkese eşit süre vererek, ikinci turda konuşma hakkı vermedin. Bu da bardağı taşıran damla olmuştur.

Bir diğer konu da başarılı ve tecrübeli bir siyasetçi olan Peres’in Erdoğan’a bakarak sert uslupla konuşması ve parmağını sallayarak tehditkar tavırlar içinde olması, hiç de hoş bir tavır değildi. Bu durumda Erdoğan’ın bunu ciddiye alıp “Bir Türkiye Başbakanı ile böyle set bir ses tonuyla konuşamazsınız” demesi doğru bir davranıştır. Bu konuda sonuna kadar ona hak vermek gerekir.

Son çarpıcı birkaç not ise şöyle :

İsrail’in yaptıklarını daha uygun bir dille anlatabileceğiniz bir fırsat ele geçmişken, Erdoğan’ın diplomatik olmayan bir dille Peres’i suçlayarak bu fırsatı kaçırdığını ifade etmek gerekir. Tevrat’tan “öldürmeyeceksiniz” diye de ne güzel de bir bilgi bulmuşken ve bunun üstüne gitmek hem Erdoğan’a, hem Türkiye’ye puan kazandırırdı. Ama moderatör’ün engellemeleri ile sinir katsayısı iyice arttı ve Başbakan toplantıyı terk etti.

Bir anlamda tepki doğruydu ama elimize geçen fırsatı kaçırdığımız gerçeği de örtbas edilemez.

Son Söz :

Evet, Başbakan’ın dedi gibi “Türkiye bir aşiret devleti “ değildir. Bu sözü alkışlarız. Ama Türkiye’nin bir Kasımpaşa devleti olmadığını da ifade etmek gerekmez mi ? Türkiye’yi Libya çöllerinde çadırların içinde yerlere oturarak temsil eden bir siyasetçi güruhunun sırtımıza yüklediği ezilmişlik politikasından sonra, Davos’ta “Türkiye bir çadır devleti değildir” çalımı atmak gururumuzu okşamıştır ama keşke bunu daha yumuşak-sert bir tavırla ve diplomatik üslupla yapabilseydi sayın Başbakan…

 
Toplam blog
: 671
: 2572
Kayıt tarihi
: 26.06.06
 
 

Anadan doğma bir İzmirliyim ve bu şehirli olmaktan gurur duyuyorum.. Hem bu şehirde doğmuş, hem b..