Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Şubat '07

 
Kategori
İş Yaşamı - Kariyer
 

"ISO 9001" Komedisi

"ISO 9001" Komedisi
 

Hep söylüyoruz ya, ülkemizde, herhangi bir kavramın ya da terimin enflasyonu var ise, çok konuşuluyor, hakkında bol bol laf ebeliği yapılıyor ve içi boşaltılıyorsa o kavramdan ve ifade ettiklerinden hayır beklememek gerekiyor. Bu durumun yüzlerce örneği var maalesef dünümüzde ve bugünümüzde. İşte bu içi boşaltılmış ve ne yazık ki nimetlerinden çok büyük bir oranda faydalanamadığımız konulardan biri de "ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi" modelidir.

Son cümlemden hareketle hemen belirtmeliyim ki ISO 9001, bir sihirli değnek falan değildir. Hele hele ürettiğiniz ürünün ya da hizmetin kalitesini tescil edeceğiniz bir mihenk taşı hiç değil. Sık sık yazılı ve görsel medya organlarında duyarız, okuruz, izleriz. "Bilmem ne firması kalitesini tescil etti, ISO 9001 aldı" ya da "Türkiye'nin ISO 9001 alan ilk polis karakolu ya da hastanesi, okulu" falan. Gevrek gevrek gülen göbekli adam ve şık tayyörlü kadın fotoğrafları süsler haberleri. Mesela geçenlerde, bir otomobil firmasının yetkili bayileri de ISO 9001 aldılar, bugün de gazetelerde, markanın en tepesindeki kişinin usulsüzlük yaptığı için ülkesinde hüküm giydiği yazılı idi.

Yaklaşık otuz yıldır, ülkemizde ISO 9001 sertifikaları verilir kurumlara. Hakkıyla alıp, layıkıyla uygulayanları gerçekten tenzih ediyor ve o insanlara ve kurumlarına sonsuz saygı duyuyorum. Sözlerim, çok büyük bir genele hitap ediyor. Sertifika, Uluslararası Standartlar Organizasyonu (ISO) tarafından, çeşitli ülkelerdeki akredite olmuş sertifikalandırma kuruluşları eli ile birtakım gerekleri yerine getiren firmalara verilen bir belgedir. Bir yönetim sistemini, bir ruhu, bir anlayışı ifade eder. Zamanla çeşitli gözden geçirmelere uğramış ve revize edilmiştir. 1994 yılındaki revizyondan sonra, bugün kullanılan ISO 9001-2001 versiyonu güncellenerek örnek kılınmıştır. Daha önceleri 9001-9002-9003-9004 gibi kademelendirilen sertifika, şu anda tek bir model kapsamı ile verilmektedir. Yakın bir zamanda da çevre yönetim sistemi olan ISO 14001 ve sosyal güvenlik ve sorumluluk sistemi olan ISO 18001 ile birleşerek tek bir “Kalite Standardizasyonu Belgesi” halini alacak ve “Entegre Kalite Yönetim Sistemleri” sınıflamasına dahil olacaktır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından verilen SA8000 sertifikasyonu ise tamamen bu gruptan farklı değerlendirilmelidir.

Sözkonusu kalite yönetim sisteminin dışında yine başarıya ulaştıracak daha farklı güncel metodolojiler de geliştirilmiştir. Mesela, Avrupa Kalite Yönetimi Vakfı'nın oluşturduğu ve aslında ISO 9001'i zemin aldığı, EFQM Mükemmellik Modeli ya da orijinali "Six Sigma" olarak bilinen altı sigma sistem öğretisi hemen aklıma gelenleri. Ve tabi ki en güncel ve isimleri bilinen olanları.

Ülkemizde, ISO 9001 almak; pazardan domates almakla eş değer bir seviyeye getirilmiştir dersek sanırım çok da acımasızlık yapmış olmayız. Maalesef, kahir ekseriyetle uygulama ve gerçek budur. Gerek bazı kurumlarımız tarafından, gerekse birtakım sertifikalandırma kuruluşlarınca (usulü ile işini yapanları bir kere daha tenzih ediyorum); tabiri caizse işin suyu çıkarılmıştır. Sertifikayı almak ve vermek için para pazarlıkları yapılır hale gelmiştir. Parayı veren düdüğü çalmaktadır. Ama makam, beste yanlıştır ayrı konu.

Türk kamu ve özel sektör kurumlarının birçoğu için; ISO 9001 sertifikalarını yaldızlı çerçevelerle duvarlarına asmak, çok satan gazetelere tam sayfa ilanlar vererek sertifika sahibi olduklarının reklamını vermek, faturalarında ISO 9001 logolarını kullanarak şekil yapmak, hap gibi yutulacağını zannettikleri vizyon-misyon-hedefler-temel değerler bildirgelerini nerede ise insanların gözüne sokarcasına sağa-sola yerleştirmek, kaliteli olmak için çok ama çok yeterlidir maalesef. Kalitenin, bir beyin ve yürek işi olduğu gerçeğinden habersizdirler. İnsanları değiştirmeye çalışırlar ama kendileri aynıdır. İnsanlar, değişime değil değiştirilmeye tepki gösterirler.

Sözümona danışman ve sertifikasyon firmaları tarafından paket halinde, hap gibi verilmek ve yutulmak suretiyle kurulan ISO 9001 sistemleri, kurulduğu gibi kalır. Ölü doğmuş bebeklerdir yani. İş hayatının en büyük komedyaları yaşanır bu firmalarda. Sayfalarca iş ve sorumluluk tanımları, yönetmelikler, kalite el kitapları, süreç analizi tabloları, tedarikçi değerlendirme sistemleri falan falan. Bu kavramları anmaktan dahi rahatsız olur konuma geldim maalesef. Ve mutat, bağımsız firmalarca yapılan güncelleme kontrolleri öncesi verilen "biz kontrole geleceğiz" haberleri sonrasında, yeniden hummalı bir göz boyama çalışması, yazılan kayıtlar, tutulan raporlar ve "profesyonel mastürbasyonun" yüzlerce daniskası.

ISO 9001, bir rehberdir baylar ve bayanlar. Kullanırsanız işinize yarar. Bir tablo gibi duvara asar ve orada bırakırsanız; o size bakar siz de ona. Trene bakar gibi yani. Etrafımız binlerce ISO 9001 sahibi başarısız firma ile dolu. Hatta pek çoğu da batık gemi. Bunu uygulamayacaksanız, çalışanlarınıza uygulama ve uygulatma iradesini gösteremeyecekseniz; o kıymetli paralarınızı heba etmeyiniz sayın patronlar ve yönetim kurulları.

Bu arada ISO 9001, tek doğru yönetim metodu da değildir. Siz daha farklı bir yol da deneyebilirsiniz, kendiniz oluşturabilirsiniz. Ama ne olursunuz bu komiklikten vazgeçiniz. İnanın, işi bilen insanlar sizlere gülüyor. Safdillik yapmayınız, paranızı çarçur etmeyiniz. O kadar çok geliyorsa paranız, çalışanlarınıza veriniz, inanın, motivasyon olur ve daha çok işe yarar.

 
Toplam blog
: 898
: 3759
Kayıt tarihi
: 09.06.06
 
 

İzmir'de yaşıyorum.    Çok uzun yıllar öncesinden başlayıp, hiç ara vermeden bugünlere kada..