Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Bilinçaltı

Bilinçaltı
 

İnsan beyni daha anne rahminde kayıt yapmaya başlar ve bu onun hayatını sonlandırana kadar devam eder. İnsan beyni mükemmel bir kayıt cihazı olduğu gibi aynı zamanda mükemmel bir stüdyodur; bu stüdyoda film çekilmekte, yeni senaryolar yazılmakta, şifreler çözülmekte ve bunun gibi birçok hesap yapılabilmektedir, fakat en önemli özelliklerinden birisi de bilinç altı dediğimiz kısımdır. Burayı istihbarat gibide düşünebiliriz; birçok gizli kaydın tutulduğu bu yerde, dışarıdan bir tehdit algılandığı anda refleks mekanizmasıyla birlikte hareket ederek, farkında olmadığımız bilgi ve yeteneklerimizi sergileyip en iyi savunmayı yaparız.

Burası aynı zamanda atalarımızdan aktarılan, kalıtsal yeteneklerimizinde sergilenebilmesi için kullandığımız bir şifre çözücü belkide.Örneğin, çizim yapabilmek bir el yeteneğimidir acaba? Kimisi kalemi eline alınca, gördüğünü olduğu gibi resmeder, kimisi bunu yapabilmek için yıllar süren kurslarla, bunun tekniğini öğrenerek yapar. Çizimi ilk seferinde yapan bu kişinin atalarından aldığı bu şifrelerin çözülmesi ona bir nimettir belki.

İnsan beyninin ikna edilmesi kolay gözükse bile, bir o kadar da zor olabilir. Tarihimizde bunu yapabilmek için kullanılan en önemli yöntemlerden bir kaçı etkili konuşma, şiir ve bunun gibi yazılar. Bilinç altı bu gibi kaynaklarla kendini yapılandırır ve geliştirebilir.

Teknolojinin gelişmesiyle, günümüzde bilinç altına sızabilmenin bir yolu bulunmuş olabilir mi? Televizyon teknolojisi belkide bu yöntemlerin başında gelmektedir. Bilinç altı şifre çözme yeteneği iyi olan insanlar, gündelik hayatlarında hiç umulmadık olaylar yaşayabilmektedirler, öyleki; bu yaşadıklarını hayatlarıyla ödeyebilirler. Örneğin, bir gün yataktan kalktığımızda birşeyi çok elde etmek isteriz ve o gün onu alırız, belkide egomuzu bastırarak onu almayı erteleriz. Bir insan düşünün intaharı aklından bile geçirmeyen bu insan bir gün kendisini asarak canına kıymış. Belkide 50 saniyelik bir kare hayatını yönlendirmiş olabilir mi!

Bir filmin kaç dakika olduğu değişkendir. Kimisi bir buçuk saat, kimisi üç saattir. Gerçekte tam birbuçuk saat olan bir film, tamamiyle birbuçuk saat midir? Belkide film bir saat yirmidokuz dakikadır. Peki ya bir dakikası nerede?

Zaman zaman, kısa metrajlı filmler yapılmaktadır fakat yapılan en kısa metrajlı film; bizim bakıp da göremediğimiz, bilinç altımız için tasarlanmış özel filmlerdir. Bir buğday tarlası hayal edelim; içine yayılmış altmış adet, bir santim çapındaki topla, elli metre çapında yapılan sıfır şeklini, ayağımız yerde iken algılayamayız, kuş bakışı bile bu topları algılamak oldukça güç, neredeyse imkansız, fakat bilinç altı bu topları algılayabilir ve başka bir mekanda sıfır şekliyle yapılmış bu toplara rastladığımız zaman o buğday tarlası aklımıza gelir fakat sebebini anlayamayız. Bir yüz yıl sonra bu teknolojiyi çözebilme yeteneğine sahip olabilir beyin yapımız, fakat o zamanda yeni teknoloiler gelişmiş olacak belkide...

Film izlemeden uykunuzu iyi alın ve kendinize dikkat edin, saygılarımla.

 
Toplam blog
: 15
: 2438
Kayıt tarihi
: 22.11.06
 
 

Deniz Adamı ..