Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '07

 
Kategori
Güncel
 

Ateist bir matematikçiden "AKP'ye destek"

Ateist bir matematikçiden "AKP'ye destek"
 

İki haftadır Ali Nesin hakkında bir şeyler yazmak istiyorum. Özellikle son Matematik Köyü vakasından sonra aklımın bir köşesinde duran bir konu.

Ali Nesin hep yakından takip etmeye çalıştığım bir insan oldu. Özellikle babasının vefatından sonra, gerek vakıf adına yaptıkları gerekse de sorumlu bir birey olarak Türkiye gündemine dair zaman zaman gösterdiği tepkiler hep ilgimi çekti.

Aziz Nesin’den kalan vakfı idare etmek konusunda önemli bir başarı gösterdiğini mutlulukla takip ettim. Bir akademisyen ve matematikçinin, icra gerektiren bir görevde başarılı olamayacağına dair korkum, Ali Nesin’in matematiği kâğıt üzerindeki formüllerden yaşamın pratiğine döküşü ile kayboldu.

Aziz Nesin’in ölümünde vakfın sahip olduğu gayrimenkul sayısı 3 iken, Ali Nesin’in çabaları ile 23’e çıktı. Ve bu gayrimenkullerden elde edilen gelirler, vakfın giderlerinin dokuzda birini karşılar hale geldi. Ancak Ali Nesin’in benim en beğendiğim yatırımı ceviz ağaçları olmuştu. Vakfın 22 dönümlük arazisine ceviz ağacı dikilmişti ve yirmi yıl sonra ağaçlardan yılda 20.000 dolarlık gelir elde edileceği, ancak esas yüz yıl sonra ağaçların kerestelerinde elde edilecek gelirle birkaç Nesin vakfı kuracak kazanç sağlanacağı tahmin edilmekteydi.

Ali Nesin’in bu işletmeci yönünü ama belki de daha çok idealist yönünü gösteren örnekler dışında, siyasete dair çıkışları da oldukça dikkat çekiciydi.

Ali Nesin'in aydın yönünü gazetelere yansıyan bir tartışma haberi üzerine fark etmiştim. Ali Nesin dünyaya siyah ve beyaz olarak bakmıyordu. Ve kimliklerin özünü etiketlerinden daha fazla önemsiyordu. Ali Nesin’i siyasi duruşu ile vitrine çıkaran tartışma, sanat galerisi sahibi Nevzat Metin, şair Nihat Behram ile oyuncu Demir Karahan arasında geçmişti. Bir yemekli ve içkili görüşmede Ali Nesin AKP’nin AB uyum yasaları çabasını övmüş ve bunları “devrim yasaları” olarak nitelemişti. Masada oturan diğer kişiler ise, yasaları devrim değil, ulusal onuru zedeleyen uğraşlar olarak değerlendirmiş ve Ali Nesin’i babasını Sivas’ta yakmak isteyenlere destek çıkmakla suçlamışlardı. Medyada yer alan haber sonrasında Vakfa yönelik bağışlarda düşüş yaşandığı da dile getirilmişti.

Ancak Ali Nesin, bu duruşundan vazgeçmedi ve en son 27 Nisan muhtırasından sonra, 500 yazar, akademisyen, hukukçu, hekim ve sanatçının imza attığı “Yurttaş Bildirisi”ne katkı sunarak, askerin demokrasiye müdahalesine karşı çıktığını ve sorunların daha fazla demokrasi ve özgürlükle çözülebileceği fikrine katıldığını gösterdi.

Seçimler sonrasında Ali Nesin’in ismi Şirince’de kurmak istediği Matematik Köyü’ne yönelik engellemelerle duyulmaya başlandı. Bürokrasi tarafından, herhangi izin girişiminde bulunulmayan bu faaliyet için, önce imar izni olmadığı, sonra eğitim izni olmadığı, sonrada elektrik kullanım izni olmadığı için engellemede bulunuldu. Ve şu an Aziz Nesin ve öğrencileri Şirince’de ormanlık alanda çadırlarda matematik uğraşlarına devam ediyorlar.

Aslında olaya düz bakanlar için, Ali Nesin’in destek çıktığı AKP tarafından kösteklendiği söylenebilir. Ancak ne yazık ki, olaylar genelde ilk göründüğü gibi değildir. Bazen olayın sergilendiği sahnenin perdesini tamamen açmadan gerçeklere ulaşmakta zorlanırsınız.

Ali Nesin’in, herhangi bir belge, sertifika ve diplomaya dayanmayan, Tübitak ve benzer kuruluşlarca sponsorluğu üstlenilen eğitim faaliyetine yönelik engel, Türkiye’de her şeye devletin müdahalesini öngören bir anayasa ve yasalar manzumesinin eseri idi. Hani şu AKP’nin AB’nin mevzuatına uygun hale getirmeye çalıştığı mevzuat yapısının. 12 Eylül Anayasası ve peşinden gelen yasalar, toplumun başıboş bırakıldığında her zaman devlete başkaldırdığı öngörüsü üzerinden, toplumun attığı her adımı kontrol alacak şekilde tasarlanmıştı.

80’li yıllarda dernekler yasası, toplantı ve gösteri izinleri, eğitim mevzuatları, parti ve siyasi örgütlenme kuralları hep, iki kişinin bir araya gelmesinin suç unsuru barındırma olasılığına göre düzenlenmişti. 90’li yıllardan itibaren ise mevcut yasal mevzuat, bu kez yükselen dini hareketlerin kontrole alınması için kullanılmaya başlandı.

İşte bu noktada, hangi niyetle yaparsa yapsın, sistemi demokratikleştirme uğraşına girişen AKP’nin olaylara objektif bakan kişilerce desteklenmesi son derece doğal bir gelişmeydi. Ali Nesin bu objektif kişiliğe son derece iyi bir örnek. Bu kişiliğini son olarak 20 Ağustos tarihinde Sabah Gazetesinde Balçiçek Pamir’le yaptığı röportajda bir kez daha sergiledi.
Röportaj: http://www.sabah.com.tr/2007/08/20/

Ali Nesin herhalde en az ortalama bir AKP’li tarafından sevilir bir insandır. Ateist yapısı bilinen bir gerçek. Bu şekli ile matematiği çözmüş ama sayıların arasında siyasi bilincini kaybetmiş demekte mümkün belki ve çoğu solcunun bu şekilde değerlendirdiğinden eminim. Hatta bu röportajı okuduktan sonra, bizim blog ortamımızda da, "Bir ateistten türbana destek", "İranda solcular Humeyni'yi, Türkiye'de Ali Nesin AKP'yi destekledi" tarzı yazılar bekledim ama henüz gözüme çarpmadı.

Ancak Ali Nesin Türkiye’nin sorunlarını gündelik basit çekişmelerin ötesinde görebilen ve Türkiye siyaset krizinin kökenine inebilen bir insan. Ve bence ülkemin Ali Nesin örneğine yakın çok fazla aydın, sanatçı, akademisyene ama daha da çok, işini iyi yapan, yüreğini çıkara bağlamayan, siyasi kimliğini zihnine türban yapmayan, beynini fikrin derin esintilerine açık tutan insana muhtaç olduğunu düşünüyorum.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..