Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Eylül '07

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

3- Kendimi zihniyet çorbasında...!

3- Kendimi zihniyet çorbasında...!
 

Resim microsoft word :))


Nerde kalmıştık?
Telefonun kısa çalmasından az sonra kapı çalındı! "pardon" kapıya tık tık vuruldu. Saat 03.15 te işten gelmiş 04.00 gibi bitkin vaziyette kendimi yatağa atmıştım. Hayırdır İnşallah eceline kim susadı da beni bu saatte rahatsız ediyor diye söylene söylene kalkıp;
İki ileri bir geri önce mutfağa "alışkanlık tabii" sonra kapıya yöneldim. 

Dış kapıyı araladım mahalleden bir genç."Özgür"
— Ağabey rahatsız ettim kusura bakma sizin arabaya çarptılar da, ben plakasını aldım.
%/&^'&+? Sabah sabah bu habere sevinmeli miyim, üzülmeli miyim bilemiyorum kâğıttı kalemdi derken, gencin avuç içine yazdığı plaka numarasını yazdım. ( 34 N... 38 ) 

Kendisine bu duyarlı davranışı için teşekkür ettim. 

Kapıdan şöyle uzanıp baktım ön sağ sinyal ve çamurluk mevta olmuş! Hanım sesleniyor "ne olmuş" diye. "Arabaya vurmuşlar" diye karşılık veriyorum sonra tekrar yatağıma dönüp kıvrılıp yatıyorum. Hanım alışık ya, sesini çıkarmıyor. 

Hani yolda trafiğin en sık zamanı olsa ve benim arabaya vursalar inanın kızmayacağım. İn yok cin yok. Bir seferinde gecenin saat 01.30 da vurdular. Neyse alarm çaldı adamı ellerinin başının arasında kulaklarını tıkarken yakaladım. Şimdi sabah saat yedi. Yine sokak bomboş, adam vurup kaçıyor. 

Zihniyet beş... 

Ben bu kez alarmı konu komşu rahatsız oluyor diye kapattığım için adam kaçtı. Aslında benim alarm yanından geçerken kaçırılan hava gazına öten cinsten değil! Öyle olsa önce ben o alarmı parçalarım! Ama bir ş..r..f..siz sürücü kocaman aracı ile saat sabahın 06.30 sularında,
Benim düldülün yanında durup bir iki ara gazı vermeyi âdet haline getirince benim düldül de kızıyor tabi başlıyor bağırmaya! Kulakların bağırmak duysun sesi kapatana kadar canım çıkıyor. Kumanda arızalı orjineli de yok piyasa da. Onun yüzünden ben alarmı kapattım. 

Zihniyet altı... 

Birkaç saat sonra kalktık. Çoluk çocuk yemeğimizi yedik. Duşumu, abdestimi alıp besmele çekip dualar dilimde kapıdan tüm aile fertlerini mucuk mucuk öperek çıktım. Şu düldüle bir bakayım dedim ve baktım. Yine az hasarla kurtardık diye sevindim (200–300 YTL) gibi duruyor lastiğe de çarptığı için rot balans ne tutar bilemem.
Paranı kaybet neşeni kaybetme demişler şimdi dua zamanı! Camiye ne kadar uzun yürürsen o kadar çok sevabı var derler; bende arka sokaktan giderek yolumu biraz daha uzattım. 

Mübarek camiimiz Allah kabul etsin tıklım tıklım dolu insanlar sel olup akmış, bahçe bile dolup taşmış!
Asfaltın ortasına serilen hasırların üzerine millet yer için kapış kapış.

Ha burada tenkit yok mu? Var tabi olma mııı. 

Efendim hani şu Türkçemizi iyi kullanalım diyen arkadaşlara kimse kızmasın ne güzel öğretiyorlar. Bizim için, bizim kendimizi ifade edebilmemiz için, Türkiye'miz için, çoluk çocuğumuz için, aha bu aşamada kendimle çelişkiye düşmek üzereyim! Hani çiçek kulübünde, yazdığım o imam vardı ya; eli sopalı! Bana dinimi sopayla öğretmeye çalışan... 

O zamanlar bu zihniyetini beğenmemiştim. Şimdi öyle bir merci olmalı ki? Yeminle arada ben de kazayla da olsa, bilerekte olsa, birkaç sopa yemeğe razıyım!
Bize, nasıl saf tutulur öğretecek! Bize camide nasıl edepli olacağımızı, nasıl sessiz oturacağımızı, panayırlardaki develer gibi yayılmayacağımızı! Puta tapanlar gibi ellerimizin dirseklerden itibaren başımızın önünde yere yapışmayacağını, secdede iken ayaklarımızın pergel gibi açık olmayacağını her seferinde eğilirken veya kalkarken donumuzu toplamayacağımızı, namaz kılarken bir başkasının önünden geçilmeyeceğini, vs vs.
( Not bu genellikle Cami dışında bahçede kılınan "Cuma" namazlarında çok oluyor.) 

Cuma namazından sonra evin yolunu tuttum. Püfür püfür esen ekonomik marketin önünde oturup ne yapacağıma karar verdim. Birisi arabama çarpıp kaçtı elimde plakası var. Prosedür nasıl işliyor bir öğrenelim dedim. 

Aklıma trafik memuru bir arkadaşım geldi. Kendisi cepten aradım "zııııııır" yerine artık şarkı, türkü, melodi moda oldu ya; bazen müziği dinlemek için karşı tarafın telefonunu açmamasını bile isteriz! 

"Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur" tırınk." "OOoooo Talipçiğim nasılsın iyimisin? 

Yavv nasıl sattım İstanbul'u? Ben Aydın'dayım Aydın'da. Yavv benim şu asker arkadaşımdan bir haber var mı? En son Alanya'daydı. Bende bir telefon numarası var arıyorum yavv; Talipçiğim mnyk bir kadın var. Her seferinde bana "bıktım ulan bu Adnan'dan, kimdir nedir yakalarsam onu da, seni de parçalayacağım" diyor. Bak ben kibar oluyorum "Bayan affedersiniz bu numarada benim asker arkadaşım var demeye kalmadan s...çtır... ma, asker arkadaşına da sana da deyip fırça atıyor. Ona "hanım efendi bu numarayı kimden aldınız" diyorum. "Sana ne üleynnn, sana mı soracaktım" diyor basıyor küfürü şaştım valla. Sende bizim Adnan'ın numarası vardı değil mi?" 

— var. 

"Yavv bende bu adamın bir sürü numarası var. Hepsi kapalı bir tek çalışan şu zır deli kadının numarası o'da başıma bela olacak! Adnan dan da, şüpheleniyorum o söyletiyor da olabilir yani! Sahi ne dedi? Ne iş yapıyormuş Alanya da? 

—Dericilik! 

"Ln oğlum kafayı mı yedi bu adam. Bu sıcakta kim alır, deri meri!"

—(Gitti ağzına yanayım 200 kontör) 

"Tamam, ben seni iki dakika sonra arayacağım bana numarasını söyle" 

İki dakika sonra aradı ve ona numarayı verdim. 

"Sağ ol Talipçiğim görüşürüz kendine iyi bak" dedi ve tık, "Üsküdar" kapandı. 

(!) 

Numarasını tekrar çevirdim. 

—Üsküdar çalar çalmaz! 

"Talipçiğim kusura bakma senin şu balık ansiklopedisini de sana getiremedim. Ama inan ki hiç vaktim olmadı. ( 12 Sene oldu halen getirecek):(( Vallahi yeminle zaten balığa da gidemedim... Hani, kardeşimin spor salonu vardı ya? Orası da iş yapmadı kapandı. Demir filan yapmıştık hani... Marmara evlerinde... 

Kardeşim orayı devretti bir dolmuş minibüs aldı o işi yapıyor yani git gel Konya altı saat he he he." 

—Yeterrr Allah aşkına Reco ağabey bi sus yaa... Sen Adnan ağabeyi ararken telefona çıkan kadınla böyle konuşuyorsan yeminle o kadın seni de Adnan ağabeyi de vurur! 

Yahu Reco ağabey ben sana bir akıl danışacaktım ama aklımı başımdan aldın! Ne soracağımı da unuttum. Baştan beni kesmeden bi dinle... Şimdi sabah benim arabaya adamın biri vurup kaçmış. Bir başka arkadaş mahalleden onun plakasını almış. Şimdi elimde arabama, arabasıyla çarpan adamın, arabasının plaka numarası var. Bana kısaca ne yapmam gerektiğini bi anlatı ver gözünü seveyim. 

"Anladım geçmiş olsun büyük hasar var mı?" 

—Hayır, yok ama neden kaçsın değil mi? Daha büyük hasar da olabilirdi, sonra bizim sigortamız var neden kaçıyor ki? 

"Talipçiğim sen şimdi karakola git o plakalı aracın arabana çarptığı konusunda zabıt tuttur. 

Sonra senin sigortacılara söyle sigortacılar birliği denen bir kurum var. Bu tür hadiseleri onlar çözüyor" dedi. 

— Teşekkür ettim boş, geniş bir zamanım olursa tekrar görüşmek umuduyla vedalaştık. 

Büyük bir ihtimal ile bir dahakine Reco ağabey ile Van'dan! Konuşuyor olabiliriz ve ben buna hiç şaşırmam:)) 

M.Talip Girgin 

 
Toplam blog
: 438
: 826
Kayıt tarihi
: 07.01.07
 
 

Milliyet Blog'a hangi vesile ile kayıt olduğumu doğrusu hatırlamıyorum!  Bende birçoğunuz gibi ya..