Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Açız biz! Yeniliğe, teknolojiye...

Açız biz! Yeniliğe, teknolojiye...
 

"N95 mi kaç para, haa tamam tamam bi tane bana, Mehmet Ağabey sen istiyon mu? Ali sen istiyorn mu? Tamam, kardaş sen al işte 4-5 tane kap, koy kenara biz geliyoz !"

"Acer mi var hah.
Neymiş?
Tamam tamam.
İşlemcisi ne?
....
Ekran karti?
....
Tamamdır koçum, koy kenara, 5 tane koy geliyorum ben."

Konuşmalar, pazar günü Mersin'de açılışı gerçekleşen, sözüm ona "dünyanın en büyük teknoloji mağazasının" "açılış kuyruğunda" kaydedildi belleğime.

Ben de oradaydım, tipik koyun psikolojisini desteklemek uğruna ben de katıldım açılışa.

Hatırlayacaksınız; daha önce İstanbul Ümraniye'de de açılış yapılmış ve haber manşetlere çıkmıştır, yaşanan izdiham nedeni ile.

Ümraniye'den sonra mağaza yetkilileri stratejilerini oldukça geliştirmiş olacak ki bu tür bir olay sonraki açılışlarda yaşanmadı.

Mersin'de de genel olarak çok kalabalık ama oldukça sakin bir açılış gerçekleşti. Öyle bir kuyruklama sistemiş geliştirilmiş ki, okuyunca siz de hayrete düşeceksiniz:

Mağaza, kendisi de birkaç hafta önce açılan oldukça büyük başka bir alışveriş merkezinin içinde açıldı. Buraya bir avm değilde "köy" desek belki daha doğru bir tanımlama yapmış oluruz.

Şimdi size kuyruklama güzelgahını tarif etmeye çalışacağım, umarım yeterince anlaşılabilir yazdıklarım:

Bu köyün doğu kanadı yaklaşık olarak 500 m. Ben kuyruğun sonuna yapıştığımda doğu kanadının başındaydım. Yani kanadın sonuna ulaşmak için 500 m lik bir ilerleme gerekli.

Kanadın sonundan, güvenlik şeridine yani köy girişine varmak için 250 m kadar bir mesafe var. Burayı da geçiyorsunuz, güvenlik şeridinden de geçtikten sonra, köy sınırlarına dahil oluyorsunuz.

Ama yolculuk yeni başladı, devam edelim:

Önünüzde sonunu görebildiğiniz 100 m kadar bir düzlük var ve arkasından ne geldiğini göremiyorsunuz. Yürüyoruz.

Düzlüğün sonunda, duvarın arkasında, bizim için dizayn edilmiş ve herkesi hayrete düşüren buluşla karşılaşıyoruz. Açık otopark olarak ayrılan bir alana giriş yapıyoruz ama bu alan üzerine demir bariyerler yardımı ile dev bir labirent kurulmuş. Öyle ki insan kendisini peynir peşinde koşan bir fare gibi hissediyor. Labirent içinde alacağımız yol takribi 250 m. Ama mağazaya giriş hızına göre 250 m'yi geçme hızımız değişiyor. Labirente giriş te saat 09:00'du ve çıkışta 09:45'ti varın siz düşünün.

Labirenti bitirdim, girecem sonunda mağazaya diye düşünüyorsanız, yanıldınız, önünüzde 200 m'lik bir düzlük daha var, onu geçmeniz ve sonunda bulunan güvenlik aramasından geçmeniz gerekiyor.

Aramadan da başarı ile çıkarsanız, sıradaki şanslı 50 kişilik gruba dahil oluyorsunuz.

Sıra sizin gruba geldiğinde artık girebilirsiniz.

İşte böyle, uzun bir yolculuktan sonra mağazaya ulaştım, mağazaya girmem ile kasadan çıkış arasında yaşadıklarımı anlatmıyorum. Çünkü reklama girer.

Ama bir şey var ki güne damgasını vurdu. Uzun süredir almayı düşündüğüm bir dizüstü bilgisayarı iyi bir fiyata bulmuştum, kucaklayıp kasaya indim.

Sonuç: Kredi kartımın limiti yetmedi, herşey boşmuş şu fani dünyada. Hüsran, hayal kırıklığı...

 
Toplam blog
: 117
: 1067
Kayıt tarihi
: 26.09.07
 
 

1980 yılında Mersin'de doğdum, bütün eğitim öğrenimimi Mersin'de tamamladım. Yetmedi, işimi de Mersi..