Bundan dört yıl kadar önceydi. Adana’da tezkere bırakıp İstanbul’a dönmüş ve bir süre iş aradıktan sonra kendimi nihayet mutlu hissettiğim bir alanda, ülkenin en önemli marka zincirine halka olmuş ..
Yere çömelip, babasının elinde bir yukarı bir aşağı hareket eden boya rulosunun bu gidiş gelişlerini kıpırtısız izliyor, kapının açık kahverengi tonlarının gittikçe kapalı beyaz bir renge dönüşmesi..
Öylece duvarda yansıyan gölgesine bakıyordu. Ne kadar süredir o duvarın karşısında durduğu belli değildi. Yanından geçip giden insanlara aldırmıyor, kendince bir şeyler mırıldanıyordu. Tam olarak ş..
Onu ilk gördüğümde, ufacık bedeni ile beşiğinde derin bir uykudaydı. Yan yatmış, başını hafifçe yukarı kaldırmıştı. Dünyamıza geleli henüz iki gün olmuştu. Artık aramızda, ailemizden biriydi. Ona a..
Itır ıtır esen çiçeklerin arasından doğanın o muntazam sesine kulak vererek yürüyoruz. Önde elindeki değneğini toprağa hafifçe vurarak ilerleyen babam, ardında gözünün gördüğü her detayı kaçırmamay..
Umduğumdan daha ürkütücü bir yer değildi. Hatta bazen kendimi evimde hissettiğim anlar bile oluyordu. Galiba şanslı bir adamdım, zira son derece iyi yürekli insanların arasında yapmıştım askerliğim..
Alır bir gün canını vakti belirsiz bir zamanda ansızın türeyecek olan bir hastalık ve tutamadan saat, edemeden bir kelam hazin bir türkü ile başlar beşikten mezara olan<..
Edebiyat, edebiyat, edebiyat.... ..