gönlüm der ki; ''sakın yaşlanma atla, zıpla'' dizlerim de der ki; ''acısını ben çekiyorum fazla şımarma !'' & böyle kalsın... bırak, çi..
15 Aralık 2006 da, İstanbul da zenci olmak, 3 Kasım 2008 de de, Tenim kara benim, başlığı altında yazılmış iki yazım daha var. Ve geçen akşam facede kızımın bir yazısını okuyunca, yine debreşti duy..
Bugünün sevincinde göğsümüzde bir gurur İnancına dayanır aydınlığın gereği Özgürlük meşalesi yüreklerde kor durur Eğilmeyen başların bükülmezken bileği Saltanat heves..
Yıllardır şiir yolculuğundayım. Bu yolculukta karşılaştığım, etkilendiğim duygularımı şiire döktüm. Kah neşeli, kah efkarlıydım. Kızdım, öfkelendim. Bu yolcuğun sonunda istedim ki bir kitapla biraz..
Gittin.. gelmeden hiç bir iz yok açıp kapadığın kapılardan elime dokunan ayağımdaki çorapta cebimdeki mendilde bile hatıran yok bana sarılan gittin.. gelmed..
Bu akşam efkârlandım yine Hüznün nevalesini yüklendim Düşüncelerimi önüme serdim Ağladım. Uzaklar ‘’gel’’diyordu ''Gel hadi neyi bekliyorsun! ’’ Bir şarkı tuttur..
bir kıvılcım olacak ölümün belki de onun için öldün unutulmayacakların bahçesinde bundan böyle gonca gülsün... Öldüğünü öğrendiğim ilk anda döküldü yüreğimden... Bu canlar..
Altmışlı yaşlardayım. Zonguldak doğumluyum. Demem o ki, her evin ekmek kapısı kömürün çocuğuydum. Emek nedir, ekmek nasıl kazanılır ta o zamanlar babamın, ancak fırçayla yıkanıp temizlenen işçi elb..
bir kadınım.. çocukluğunu masallarda yaşayan siyah önlüklü yılların taşlı yollarında kar boranla tanışan bir kadınım aşkları yasak rüzgarıyla savrulmuş uçuşan özgür..
sabahlarımda kızarmış ekmeğin gecelerimde teninin kokusu yok yorgun başlıyor güne telaşelerim neşelerim.. ekmek arasıyla doyuyor insan.. bu..
Zonguldak doğumluyum. AÖF Mezunu olup, üç çocuk annesiyim. İki de torunum var. Şiir, doğa yürüyüş..