Soluk benizli bir ihtiyar kapıyı çaldı, şaşkın yüzle onu karşılayan genç önce anlam veremedi sonra istemsiz içeri buyrun derken sesi titrekti.Geniş omuzlu ihtiyar uzun bir koridordan bastonuyla ah..
Her seher vakti beklerim gözlerini, bir avuç umut serperim umutlara…Yalan olmuş yalnızlığımın ardına sığınır bir bir dolaşır yıkarım gözlerimdeki şehri.Güneşe söylerim her gün o en güzel aşk ..
Gece sana hasret, gözlerim ise sesindeki toyluğaKendinden emin, sertçe yere ayak basışına…Seni özledim, hadi gel bekliyorum...Söküp alacaktın ya hani beni bu amansız dünyadanBekliyo..
Adına yazdığım hoyrat türküm Bağrında yaşadığım deli sevdam…Kimsesiz sokaklarında kimsesizleri barındıran, Kimsesizler kimsesinin yarattığı koca şehrim !!!Rıhtımında şekerden yaratılan..
Hayatın anlamı ufacık bir çocuğun gözlerindeki parıltıdasaklı değil midir?Veya bulutların akıbetine uğrayan iki çift yüreğin birbirine tutunmasında…Ya da derme çatma bir çatının altınd..