Temmuzlardan bir sabah. Beynim içeriden, hüzünle vuruluyor. Bir temmuz sabahı. Güneşle sevişiyorum. Deniz uzaklarda. Bir ses yüreğini eri..
"Hz. Muhammed de Atatürk de bugün yaşasaydı saraya giderdi" diyen (ismi lazım değil) kendini bilmez, sarıksız ulemadan bir düşküne açık eleştiridir: Koltuk sevdası..
Ölümsüz usta Miles Davis ve oğlum için Gün gelir de biri, bana, sevgi sözcükleri anlat! dese… Bir trompet sesi yazarım
Keman virtüözü Suna Kan hanımefendi için Bir sahne: Puslu, bulanık. Senfoni orkestrasından geriye kalan. Bir viyola: Yüce ve yalnız. Opus’tan* kopmuş bir konçerto sa..
Bu yazı, geçenlerde yayımladığım "ölüme güzelleme" yazısının devamı aynı zamanda bugün var yarın yok bir yazarın (yani bendenizin) vasiyetidir. ... Eninde sonunda yolcuyuz, gidiciyiz ve gid..
... Ölümü ve hayatı yaratan Allah'a hamdolsun! Yazdıklarımı gözden geçirince gördüm ki pek hayırlı şeyler yaşamamış, yazmamışım. Yaşamayı bilemeyişimden mi, ya..
Savaşa hayır! Komşularla savaşa bin kez hayır! Kim ki savaş istiyor; kim ki sorunları demokratik, barışçıl yollarla çözmek varken
Saygıdeğer bir hanımefendi sayfasına boynu bükük bir kedi fotoğrafı koyup "bu sokak kedisi hasta" diye yazmış üzüntüyle. Hakikaten kedicik öyle üzgün öyle mahzun ki içim buruldu. Hem on..
İşte böyle! Şu sıra, her ne yaşadımsa günü gününe yazdım. Bu yazılanlar zor mu zor, uzun mu uzun aynı zamanda göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçen yazın ve yazının sonu, yenide..
Eskiden kimi cingöz gazeteciler ilgi çekmek, okur sayısını artırmak için falan ara sıra haberleri çarpıtarak verir, olmayan olayı ya da olma ihtimali olanı olmuş gibi gösterirdi.