İnsanların başarısı her zaman istatistiki verilerle ve grafiklerle değil bazen de algılarla ölçülüyor. İş başına gelen insanların, dün şu kadar başarı vardı bugün şu kadar diyerek, yükselen çizgile..
Sizin yaşamak için verdiğiniz mücadeleyi ben ölmek için veriyorum, oturduğum yerden, dedi kadın. Kadının bu sözüne hiç kimse aldırış etmedi, görmediler o söylerken, duyan da olmadı, içinden..
Ne çok sözlerimiz vardı, ne güzel cümlelerimiz, ağırlığı altında ezilmedi hiç kimse. Kimsecikler dönüp de bakmadı sözü söyleyene, söylene söylene herkes işine gücüne baktı. Nutuklar dinledi..
Kendisini kapana kıstırılmış hissediyordu, hiçbir döneminden zevk almadığı belliydi hayatının. Herkes bir şeylerden sıkılırdı, şikâyet ederdi, onun neredeyse şikâyet etmediği bir şey yoktu. ..
Düştün bir içli bakışla yüreğimin tam ortasına tüm hüzünlerinle… Gözlerini esirgeme diyecektim, bakmaya takatim yok ana! Sür gitsin ne varsa dağa bayıra, sür, gitme sen peşinden, sızlayan ayakl..
Dağdan inme bir bahçe gasp etmişsiniz, hiçbir bedel ödemeden, o bahçenin gerçek sahiplerinden o bahçeyi korumak için ne yapardınız? Dört tarafını çitle çevirir ve her köşesine köpekler koya..
Her meslek grubundaki insanlar kendi statülerini kendileri belirler. Herhangi bir koruyucu yasa yoktur meslek erbabları için. Olmasın da zaten. Bizim toplumda doktorların, avukatlar..
Kimseye zarar vermeden istediğin her şeyi yapabilmenin adına özgürlük derler. Bu özgürlük öyle menem bir şeydir ki, herkes sadece kendisi için özgürlük ister, bu ülkede özgürlük talebi hep ..
Söz vermiştin Tutacağım diye tüm sözlerini Oysa ben ver diye değil Tut diye vermiştim o sözleri sana Sen bile ve isteye almıştın benden Söz! Tutarım! demiştin Ve..
Bir türkü vardı eskilerde kalan… “Yüce dağ başında yağan kar idim, Yağdı yağmur güneş vurdu eridim, Evvel yârin sevdiği de ben idim Şimdi uzaklardan bakan ben oldum…” ..