Sözlerin gizlerinden sıyrıldığı anlar, yüzlerine ay aydınlık bir sevincin yerleştiği anlardı. O anlar; çocuklar lunaparka gelmiş gibi, sevinç sarhoşu olmuşlar gibi… Birden, gerçeğin soğu..
Yüzünü yitirmiş bir kasaba aşığı, altın arayıcısına teselli olabilir ancak. Saçlarını annesi kadar örebilen bir genç kız, asırlardır köhne çeyiz sandıkların kilitlerini hayalleriyle açabilir… Saçıld..
İçimdeki bu tufan hangi kıyametten kalmıştır… Yüreğime kurduğum, kurdurulan, bu darağacı hangi kıyamın devamıdır… Elimde tuttuğum bütün not defterlerini, rulo yapıp ağaç kovuklarına sıkıştırıy..
Kendi kurşununu kendinde eriten boşluk, huşu içindedir yalan… Ağzında zehir tadıyla güne başlayan, yeşile çalan gözlerinde korkuyu büyütüyordur. Adları, sıfatları korku tüneline figüran g..
Ayaklarını bastığın yerler yeşile kesilsin diye, nereyi bulursa ağaç dikmeli, çim ekmeli, gül bahçesi yapmalı… Öyle bir hal almalı ki her yer yemyeşil ve çiçeklerle örülü, gül kokusundan başın dön..
Beni itin kopuğun önüne üryan iten bilmiş, sahi iyi misin şimdi… Ben yırtınırken birdik iki olduk, iki iken üç olduk daha da oluruz diyerek; sen yüz binlerken biz kökümüze kibrit suyu dökerken ..
Ne çok şey biriktirmişim avuçlarımda… Kirli değildi oysa ellerim, yalnızca kirletilmişti belki de… Tutanağı yoktu zayıflıklarımızın, zaaflarımızın ya ihanet... Kağıttan gemiler yapıp ..
Bir de ölümü bilmiyorum, diyerek sayıklamaya başladı. Yaşamamıştı! Modern sanatlar müzesindeki ilkel yanılgılara daldı. Boğulmadan… Elini güneşe uzattı, iki elini kuş yaparak güneşi avuçla..
Sevinin gölgesinde akan bir huzur ırmağı olmaz mı hiç… Seviden kalma bir gülümseme, hiç mi düşmez payımıza… Sevgilinin adını unutmak için kendimi arşınlarken, hesap kitap tutmaz kimsesizliğimd..
Güneşin tozu saça başa, teri insanların koynuna sindirdiği bir yaz gününde oğlunun koluna girmiş, bütün bedeni horon teper gibi titrek bir şekilde kıvranırken konuk olarak geldiği evin merdivenlerin..