İçim sızlıyor yine uzun yollar görünüyor. Satır aralarında gizliyorum söyleyemediğim sözleri. Açılan tüm kapıları kapatıp yalnızlığı selamlıyorum. Sessizce bir sigara yakıp yanan kibritin çöpü gibi..
Hiçbir acı kendini tarif edemez; kendimi tarif edemiyorum, yok yere akıyor kanım Mumlar adasam yıldızları da sersem önüne, olmuyor Mengenede sıkıştırılmış sözcüklerim İnanmayın, şairler yalan söylü..
Ben anlatamam sana kirlenmiş ellerin koynunda yattığımı, yüreğimin döküntü eskilerini değiştirdiğini. Ve ben anlatamam saklambaç oynayan azgın nehirlere sığmayan yüreğimi. Şimdi birlikte akmalıyız ..
Allı pullu sözlerim yok kırışmış yüzüm yaşlı kalbim ve yatağımın altında sakladığım geçmişim. ben artık eski zamanlardan şarkı söylemek istemiyorum. buruşmuş iki yüz adıyorum gele..
Şimdi sen gidiyorsun ya bedevi bir yüzle dolaşsam açılır mı kapılar daha fazla bedel ödesem severler mi beni araladığın cümleler..
Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda Nazım Hikmet Ran Yağmur sonrası ıslak bir banka oturduğum..
Tanıklık ediyordu herkes gidişine. Yan yanayken ayrı kalan ilk biz değildik. Buna alışmak istemiyorum. Kalbimde uzun sürecek sancılar bir bıçak gibi batıyor hassas yerlerime. Henüz bardaklar kırılm..
Bir şeyler söylenebilinirdi elbet ardından senin ardından hangimiz taşıdık sırtımızda çıplak tenimizi sen mi ben mi? biz asırlık çınar ağaçları değiliz günah..
Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür. Nietzsche Filmlerde izlediğim o duygusal anlar hep burnunum direğini sızlatır. Sonra sorarım kendime gerçekliği var mı bunlar..
Katilin yüzü biraz sana benziyordu. Ağır adımlarla geldi. Korkmadım gelecek acılardan. İçimdeki gemileri anlattım heyecanla. İlgilenmedi, yavaşça soydu beni. Ben heyecanla anlatıyordum. Şehvetle ..