En düşük ayarda yanan kalorifer peteğinin içini cayır cayır yakmasını dilemek İstanbul'un hiçbir semtinde hem de hiçbirinde çeyrek gün boyunca trafiğin yoğun olmamasını beklemek kadar ütopikti...
Herkes hayattan payına düşen acıyı alsa bu kötülüklerin hiçbiri olmazdı. Bu kadar üzüntü olmazdı. Eşitlik? Abartılı neşe çığlıkları atılmazdı çünkü bilinirdi sol yanındakinin acısı da bulaşıcı. Aba..
Yıllardır dumanı durmaksızın tüten bir şehirde bacaların üstünde uçan martılardan söz etme. Onları da söze katıp bizim gibi kirletme. Acıyorum ve biraz da tiksiniyorum. Bu şehirde ay bile e..
Bazıları ne zaman öleceklerini bilerek yaşarlar. Ben ise ölmem gerektiğini bilerek yaşıyorum. İnadına, gereklilikten, bazen biraz hırsla, az biraz da belki bir gün yaşamayı sevebilme umuduyla.. Bir..
Ağlamak sadece gözlerindeki yaşların boşalmasına yarıyordu. Hiçbir sorun çözüm bulmuyordu. Ve hiçbir rahatlama yaşamıyordu. Sadece gözlerindeki fazla sıvının eksilmesini sağlıyordu. Hatta başı ağrı..
Kuşlar gibi uçamıyorsun çünkü sana kanat takmamış yaratan. Bu uçma isteğine engel mi? Değil. Uçmak istiyorsun. Kendine kanat konduramıyorsun. Uçucu maddeler kullanıyorsun. Uçurucu.. Ama etkisi geçi..
Fıstık yeşili duvar ve önünde zarif'miş gibi duran bir kuğu. Ambalajı zedelenmiş ama hala açılamamış. Mimiksiz, hoşnutsuz ve tekdüze. Maliyeti kaç kuruş eder bir ekmeğin yanında? Ya da soğuktan don..
Yenilmek ya da yenmek değil, duvarının renginin solmaya başlaması mühimdi. Abajuru ne kadar eski ise soluğu da durmaya o derece yakın demekti. Her zaman gelmeyeceğini bildiği perisinin fuhuş batağı..
Bir oda içerisinde kasvetiyle beraber oturuyordu.Önünde poşet çayının torbası bir ileri iki geri bardağın içindeki su da onu sallandırıp durdu. Delirmek dedi delirmek yapılabilecek en akıllıca şey...