Üzücüyüm bugün, Hücrelerimde; onca hayattan sonra, zor bir suskunluk anı. Kıpırtısız... Sessiz... Gözlerim deniz; derin, tuzlu... Gözlerim deniz aktı bugün..
Endişe daima var... Ruhunu yitirmiş bu zamandan korkuyorum artık! Eller fütursuzca kana bulanan devri yaşıyoruz ne yazık ki. Anneyiz her birimiz, babayız... Evlatlarımız var, içinde..
Uzun zaman oldu sesinde dinlenmeyeli, Gölgende huzur bulmayalı, Sen tarafından özlenmeyeli, Ve uzatmayalı ellerimi sana... ... ..
Bütün olay kendi dünyamda dönüyor... Günün yorgunluğunu, bir kaç satırla hafifletmeliydim. Şimdilerde, konu olan her başlığı yazabilirim. Kendimi ertelediğim zamanlarda, ne kadar yalnız kal..
Gündemi gönül rahatlığıyla takip etmek ne de zorlaştı değil mi? Çayımızı haber saatlerine denk getirip, keyifle beklediğimiz zamanları göremez olduk sanki. Gündem başlıkları can sıkıcı....
Hiç gelmeyecek baharların özlemiyle, Yaprak döküyor ömrüm. Dalımdan düşen düşene... Biraz hayatın ucundan tutunayım diyorum Sonra düşüveriyorum hüznümün boşluğuna,
İnsanın sadece kendisi olma gibi bir imkanı varken, bir başkası olma veya başka hayatların yaşantısına özentisini anlayamam... İnsana yakışan şey, var oluş endişesi ve kaygısı içinde olmak..