Aynalar yalan mı söyledi bize? Gördüğümüzü sandığımız biz değil miydik? Bu yaşama haksızlık yaparak kirleten biz değil miydik? Sonra soyduk karanlık bir gecede intiharı Tabancanın namlusuna verilen..
İçim sızlıyor yine uzun yollar görünüyor. Satır aralarında gizliyorum söyleyemediğim sözleri. Açılan tüm kapıları kapatıp yalnızlığı selamlıyorum. Sessizce bir sigara yakıp yanan kibritin çöpü gibi..
Kırmızı bir şarap, ayaklarımı ıslatan dalgalar ılık esen rüzgâr. Sessizlik, bir tek yoksun. Şikâyetçi değilim ayrılığın o vahşi tadını seviyorum. Çünkü ayrılık olmasa kaçacağım bir deniz kıyısı olm..
düştüm gölgemle birlikte düştüm. gözlerimdeki yaşları görmeyin düştüm ve yerdeyim kan ve iz yok hiçbir şey yok saklambaç oynayan çocuklar geldi aklıma sonra sessiz..
Kendinden hiç söz etmemek çok soylu bir ikiyüzlülüktür. Nietzsche Filmlerde izlediğim o duygusal anlar hep burnunum direğini sızlatır. Sonra sorarım kendime gerçekliği var mı bunlar..
Tanıklık ediyordu herkes gidişine. Yan yanayken ayrı kalan ilk biz değildik. Buna alışmak istemiyorum. Kalbimde uzun sürecek sancılar bir bıçak gibi batıyor hassas yerlerime. Henüz bardaklar kırılm..
Kaç yaşındaydım hatırlamıyorum, ama sanırım beş ya da altı olabilir. Anneme sürekli babamı soruyordum; annem gözlerime bakmadan “gelecek” diyordu. O yaşlarda insan babasını özlüyor yüzünü bile hatı..
Biz ince bel, ela göz, sütun bacak için sevmedik güzelim Gümbür gümbür bir yürek diledik kavgamızda Nazım Hikmet Ran Yağmur sonrası ıslak bir banka oturduğum..
Ben karanlık bir adamım kendini aydınlatamayan. Kanayan yerlerimi sar diyorsun uçuklu dudaklarınla. Karanlık bir adamım saçlarını taramayan. Yaşlı bir sonbaharım yaprakları dökülm..
Ben anlatamam sana kirlenmiş ellerin koynunda yattığımı, yüreğimin döküntü eskilerini değiştirdiğini. Ve ben anlatamam saklambaç oynayan azgın nehirlere sığmayan yüreğimi. Şimdi birlikte akmalıyız ..