ağzım küfür dilim sessizliğine poyraz kim bilir belki de bu zihnimde son kalışın ya da son ıslanışın belki de kirpiğmde cankurağımda su kırığı bir kesik anladın mı şi..
şiir sandık oysa kendimizi nokta ile başlayan cümleymişiz meğersem… mum yaktım uyan ey kendim görmüyor musun hala yeşil gözlerin hala s/aklın tuz, fıtratın den..
yanmasını bilene en sıcak renktir mavi... deniz gecedir gece yanası, dalgalanası üryan mavi saten bir kumsalda yüzmektir sevişmek ve sevgilinin mehtabından dudak dudak yakamoz..
ey aşk, ilişme, yorma, sorma gayrı bilmez misin halim nicedir gam toprağı zardır yüreğimin meyvesi ham sonrasıyım sadakatsizliğinin ki kalanım bir tutam can, emanet..
ne denir ne denebilir ki cebinde gece biriktiren yoksul bir düşe… aklımız iblis fikrimiz insandır ölüme nefes verdim duy dünya gün gelir… gün gelir e..
ne zaman kapımı çalsan istisnasız her seferinde ilk sefer gibi yine, yeniden bir heyecandır beni benden sürükleyen ..
ne zaman kapımı çalsan istisnasız her seferinde ilk sefer gibi yine, yeniden bir heyecandır beni benden sürükleyen ve her seferinde sanki yeniden ..
her umut bakire bir tuval zannetse de kendini çocukluğunu ertelemiş ergen bir resimdir hayat… gece kadar kaldırım, vardiyası kadar kirden pasteli..
tüm kıyametler üzerime kıyafetken sana nasıl soyunur, bize nasıl ölürüm ben… bir tutam ağız, çokça küfür mezatıyım ..
astarsız insan kırılganlığı, dilsiz mezar taşıyım giyinmesini bilmeyen asi bir kışım belki de aklım körfezinde boğ transparan ya..