Ben..Beni bana anlat...Ve Kendinle yüzleş...Sen..Seni sana anlat....Ve..Kendinle yüzleş..Aynaya bak...Kesik kesik olmuş hayat dilimlerinde..Yüzünde ki çizgileri..
Soğuk rüzgarların estiği, dağlarda açan, karların arasında fırlayan çiçek kardelen çiçeği.. Kendi halinde yeşermiş etrafa ben varım der gibi... İnsana ders verircesine mağdur, gururla parlıyor yemy..
Parçalı bulutlu bir havanın akşamında dalmışım blog yazılarını okumaya. Biran yaz fugen yaz dedim... Birçok blog yazıları okuyorum..Okuduğum da ;kimi zaman gülüyorum, kimi zaman üzülüyorum..
Gördüğünüzde..Merhaba denmeyecek kadar yüreklerden uzak(sam)...Giderkenhoşçakal denmeyecek kadar gözlerden uzak(sam)..Yüreğimdeki...Değerinizi, yerinizi ve sevginizi an..
Ben sende..içine akıttığın, derya deniz olmuş gözyaşlarını gördüm..Ben sende...Akıttığın gözyaşlarında, hüzünlerini gördüm...Ben sende..Donuk bakışlarının derinliğinde, ışı..
Gizlenmek diğer adıyla saklanmak...Merak ettim gizlenmenin arkasında yatan gerçekler ne olabilir...Neden gizlenilir?..Toplum olarak kendimize diyebilirmiyiz hiçbirşeyden gizlenmedim diye. Sanm..
Çakıl diye hitap etti ilk tanışmamızda ve uzun gülüşünü ekledi. Ben ise çoktan unutmuştum gülmenin ne olduğunu. Umuda gülümserken yenik düşmüştüm uçurum gölgelerinde. Sesini yitirmiş rüzgar gibi kilit..
Der ki; Gülümseyelim. Gülümserken, gülümsetelim... Ama ; gülümsemek ve gülümsetmek için de olsa.. Kimseyi incitmeyelim... Der ki; Paylaşalım... Ama; Payla..
Üzülmüştüm...öyle üzülmüştüm ki, yüreğimin sızısını taa damarlarımdaki kanlarda dahi hissediyordum... Bunun tarifi mümkün değil...Bunu hak edecek ne yaptım? diye düşünürken... İşte o anda...<..
Arkadaşlar tam yazı yazayım dedim gözüm yan taraftaki blog yazısı reklamına takıldı. Başlığı yoğurtla başlayan bir yazı. Okudum mu derseniz, valla billa okumadım. E nasıl okuyayım. Hem yazıp hem okuy..