Yazarım... Okurum... Öğrencilik yıllarımda çok yazdım... Kompozisyon derslerinde yazdım... Duvar panolarında yazdım... Boş kâğıtlara yazdım... Müsvettelere, sararmış teksir kâğıtlarının köşelerine, sıraların üstüne yazdım...Kısacası fırsat bulduğum, boş bulduğum her yere yazdım. Dergi çıkarma hevesindeydik... Öğrenciliğin kadim hastalığıdır. Az uğraşmadık dergi, gazete çıkarmak için... 

Aradan çok zaman geçti... Şimdi Antalya'da, çoluk çocuğa karışmış bir halde yaşamaktayım. E tabi devir değişti... İnternet denen çağın buluşu insanoğlunun hizmetine sunuldu. Yazma hevesinde olanlara mucizevi bir teknoloji... Tabi sadece yazma hevesi olanlar için değil... Medya okur yazarlığı denen yeni bir alan açıldı insanoğlunun önünde. Nasıl yararlanacağımız, bu teknolojiyi nasıl kullanacağımız yine bizlerin elinde. Oyun oynamaya, lak lak yapmaya bırakacağız kendimizi, yoksa daha fazla kültürlenmek adına, bilgilenmek adına çabaya mı girişeceğiz?

Kültürlenmenin, bilgilenmenin bir yolu okumaksa, diğer bir yolu da yazı yazmaktır diye düşünüyorum.

Yazmaya devam... Hayat bitene kadar.