Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Neslihan ERDOĞDU Serbest

http://blog.milliyet.com.tr/kariyerkoc

24 Ekim '16

 
Kategori
Eğitim
 

Çocuklar Sizin Çocuklarınız Değil

Çocuklar Sizin Çocuklarınız Değil
 

 

Çocuklar sizin çocuklarınız değil ..Onlar kendi yolunu izleyen Hayat'ın oğulları ve kızları.” diyor Halil Cibran.  Lübnan’lı yazar sanırım Türkiye’ye pek uğramamış. Uğrasa eminim bu cümleyi başka türlü kurardı. Mesela “Çocuklar sizin çocuklarınız değil çünkü onlar sizsiniz..” Ya da “Çocuklar sizin çocuklarınız değil onlar sizin biçtiğiniz, istediğiniz hayatın oyuncuları, siz ne isterseniz o”, ”tabi ki çocuklar sizin malınız gibi, siz ne isterseniz o olur..”,”Çocuk adı üstünde onun nasıl bir fikri ve isteği olabilir” gibi…

Bunları pek çok çalışma sırasında duyduğum ya da tanık olduğum anne baba tutumlarına istinaden yazıyorum..

“ Benim çocuğum resim yapacak… Ama hocam 3 ay oldu diğerleri gibi çizemiyor biz bırakıyoruz”

“Benim çocuğum mutlaka bir sanatla  uğraşmalı, kız olursa bale erkek olursa gitar çalacak mutlaka..”

“Biz ödevlerimizi bitirdik, şimdi dinleniyoruz”.. Kim kaç kişiyle, ödev kimin ödevi?”

“hocam o daha küçük yapamaz ben yanında olayım”

“ben  avukat olamadım ama kızım olacak” falan, falan. Devir değişti falan diye düşünmeyin o kadar çok evde hala aynı ki..

Bu yaklaşım hangi ebeveynlik hatta annelik bakış açısı ile yapılıyor. Biyolojik olarak kesilen göbek bağının psikolojik olarak kesildiğini bir türlü anlayamayan, kendi varoluşunu ya da değer, tatmin duygusunu çocuğu üzerinden yaşamakta olan özellikle anneler tarafından çocuklarının yaşam deneyim hakkı ellerinden alınması pahasına yapılıyor. Yaşam deneyim hakkı çocukların yaşam becerilerini geliştiren sonuçları kötü bile olsa kazanımı çok değerli olan her türlü deneyim olabilir.

Çocuğunu birey olarak göremeyen, kendi uzantısı ve dolayısıyla da kendine bağımlı hatta kendi iktidarı altındaki esir gibi, teba gibi gören.. Kendi tercihlerine, kararlarına ve yargılarına tabi olması gerektiği anlayışına sahip olduğuna inanan ebeveynler çocukları için en büyük kötülüğü yapan ebeveynler, bilmeden, üstelik belki de iyi yaptıklarını düşünerek.

Çocuğunu kendi çizdiği sınırlarda tutarak, kendi istedikleri ile projelendiren ebeveynlerin çocuklarına ne oluyor dersiniz? Karşılarına çıkan ilk sıkıntı ya da zorlanmada  baş edemiyorlar. Çünkü onlar şimdiye kadar hiç birey olduklarını hissedemedikleri  ve yaşama tutunma becerileri geliştiremedikleri için başa edemiyorlar. Onlar adına kararları alan ve uygulayan anne babaları olduğu için hayat karşısında reaktif ve kurban durumunda oluyorlar. Ve tabi  pek de kafa yormadan yuvarlanıp gidiyorlar…

Diziler, bilgisayar oyunları, sosyal medya fenomenlerinin peşine takılıp gidiyorlar.

Tamda burada en öneli rol annelere ait. Çocukların birey olabilmesi ve bu hayat içinde yer edinebilmeleri her şeyde olduğu gibi annenlere bağlı..

Annelerin eylemlerini sorgulamaya belki de her dönemden daha çok ihtiyaçları var.

Popüler kültür annesi olmak yerine yani pazı trendlerin peşine takılmak yerine çocuğum için neleri yapmalı ya da yapmamalıyım?

Yaptığım seçimler çocuğum için ne anlama geliyor?

Yaptığım seçimler için çocuğum ne düşünüyor ve hissediyor?

Çocuklarımı kendimin bir parçası ya da uzantısı görmek onu yaşam karşısında hangi duruma düşürebilir? Bu ona neye mal olabilir?

Belki yararlı olabilecek sorular, düşünmek ve yanıtlamak önce çocuklarımız için çok şey fark edebilir..

Küçük bir adım için..

Sevgiyle

 
Toplam blog
: 157
: 876
Kayıt tarihi
: 10.09.07
 
 

HAYAT YÜZ ÇİZGİLERİ YÖNÜNDE İLERLER.. ..