Dikeninden filizlenen Işkın!

İsmail Güner yeni yazdığı kitabıyla ‘köklerinden koparılan insanların tekrar kökleriyle buluşmasını’ amaçladığını belirtiyor.

İsmail Güner’in çelik iradeyle dağlarda tutunmaya çalışan bir grup gerillanın yürüttükleri mücadeleleriyle, insansı yanlarını anlattığı “IŞKIN” adlı romanı Ozan Yayıncılıktan çıktı. 1967 yılında Elbistan’ın Günaltı (Kistik) Köyü’nde doğan Güner’in yeni kitabı “Bir Mültecinin Anıları”ndan sonra yazdığı ilk romanı. 12 Eylül Darbesi’nden, henüz çocukken, ailesi ile birlikte nasibini alan, kısa bir dönem muhalif basında fahri muhabirlik yapan Güner, İsviçre’nin Chur şehrinde yaşıyor. Bugüne kadar farklı dergi ve gazetelerde makale, öykü, deneme ve röportajları yayınlandı.

Eklemelerle yeniden yazım
İsmail Güner, 2012 yılında ‘Dağın Öteki Yüzü Nurhak’ adıyla yayınlanan kitabını düzeltmeler ve eklemelerle yeniden yazarak bu kez “IŞKIN” adıyla okurlara sundu. Yeniden yazımı için Güner, “Kısa bir zamandan sonra bu eseri, yeni bir bakış açısıyla gözden geçirip, birçok ekleme ve çıkartma yaparak, kimi bölümlerini tamamen değiştirerek yeniden yazdım” diyor. Güner kitabının yeniden yazılmasını, kendi varlığını gerçekleştirmiş bir edebi eseri, başka bir düzlemde tekrardan yaratmak amacıyla değil, gelen eleştiriler doğrultusunda yeniden yazmak, var olanı daha yalın bir halde tekrar sunmak niyetiyle yaptığını belirtiyor. Romanını yeniden yazarken ki ruh halini “Roman yazmak, çileli bir yol, ama çok önemli. İnsanın değiştirilmesinde çok etkin bir araçtır. Yani dikeninden filizlenen ışkındır bu roman… Anlatımda benim sade dilimle çelişen bazı yerler vardı. Kitabın genel yapısına müdahale etmedim. Temasıyla ilgili bir eksikliğim yoktu. Yine de hatalar varsa, nitelikli okuyucu nasılsa onları ayıklayacaktır. Roman sanatı konusundaki pervasızlığımdan dolayı birkaç yıl sonra, keşke yeniden elden geçirsem diye defalarca yerindim. Romanı yeniden yazarken, ruhsal olarak huzursuz oldum” sözleriyle açıklıyor.
Acılı tarihten gelen anılar
“Benim yazarlığım çocukluktan itibaren edindiğim okuma alışkanlığının bir uzantısı. Bir anlamda tarihi bir eser yazıyorum gibi hissettim kendimi. Ayrıca kitabın akışına katkısı olmayan filozofik görülen bazı pasajlar da çıkarıldı. Okurun kitabı bir solukta okuyabilmesi için daha akıcı hale getirildi. Geniş bir zaman diliminde editlenerek üzerinde bir çalışma yapıldı. Bu tarzı ilk oluşturan tek kişi benim” diyen Güner, “Hangi roman yazarı için bitmiş sayılır ki?” konuya ilişkin sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yazım alanında özyaşamöykü kitabı, bir de köklerimizi temsil eden toplumsal, tarihsel, kültürel ve komün yaşamını esas alan bu roman; çocukluğumdan, ailemden, köklerimizden kopartılmak ve acılı tarihten gelen anıları edebiyat yoluyla kalıcılaştırmak, gelecek nesillere bırakılacak en güzel mirastır. Dolayısıyla, bu kitap köklerinden kopartılan insanı tekrar kökleriyle buluşturmayı amaçlamaktadır aynı zamanda. Ben, göle bir taş attım. Bu taşın gölde oluşturduğu dalgalar yavaş yavaş yayılarak nehre doğru yol almaktadır,” sözleri belki de onun romancılığını anlamak için kurduğu en güzel cümlelerden biri.
“ IŞKIN,” çelik bir iradeyle dağlarda tutunmaya çalışan, bir avuç insanın değerlerinden, yerinden yurdundan sürülen, doğduğu topraklarda yaşanan acıları konu alır. Arka bahçemiz haline gelen yakın tarihimizin acılarıyla tanışmanız dileğiyle…
Güner’in “IŞKIN,” adlı 287 sayfadan oluşan kitabı Ozan Yayıncılık tarafından yayınlanarak Haziran ayından itibaren raflardaki yerini aldı.

METİN AĞBUGA