Eve Gidip Sevişelim mi, Yoksa İçkin Bitene Dek Bekleyelim mi?

Ekstra Bladet adlı Danimarka gazetesi, internet sitesinde, acayip seksi ve bir miktar da romantik, enteresan bir yarışma düzenliyor. Yarışma katılımcıları; kadınların ve erkeklerin, partnerleri karşısında hemen teslim olacakları en iyi tavlama cümlelerini yazıyor, bunlar sitede yayınlanıyor ve ziyaretçiler tarafından da oylanmak suretiyle değerlendiriliyorlar.

Tam kırk bin kişinin katıldığı yarışmanın sonucunda, dereceye giren ve en çok beğenilen tavlama replikleri bakın nasıl oluşuyor:

“<ı>Bir telefon rehberi yazmaktayım, senin de numaranı alabilir miyim?”

Bu, nasıl bir sıradanlıktır kardeşim, anlamadım. Hem de birinci olmuş. Bu kadar ucuz bir asılma şeklini ülkemin orta yaş kuşağı olarak biz bile yapmadık yahu. Bu memleketin tohuma kaçmış, en eski jenerasyonuna sorsan belki bulursun böyle bir demodeliği. Yakışmamış Avrupalı Viking kardeşlerime.

“<ı>İlk görüşte aşka inanır mısın, yoksa etrafında bir kaç tur daha atayım mı?”

Bak bu ikinciyi daha çok sevdim. En azından işin içinde espri ve zeka var. Ne o öyle, telefon rehberi bilmem ne eblehlikleri yahu. O kadar somon balığı yiyorsunuz, aldığınız omegalar arkanızdan ağlar vallahi. Akıllı olun, akıllı.

“<ı>Kellogs Frosti mi yiyorsun, içimdeki kaplanı uyandırdın.”

Bu üçüncüyü anlamakta zorluk çektim çünkü muhatabın yediği bu “Kellogs Frosti” ne menem bir şeydir bilmiyorum. Arattırayım netten bir bakıyım, belki sürekli yermişim gibi ahkam keser, ukalalık yaparım dedim ama karşıma ayıp siteler çıktı, vazgeçtim. Galiba erotik bir şey olmalı ki baksanıza içindeki kaplanı da uyandırıyormuş. İlk üçe girdiğinden belli olsa gerek...

“<ı>İşte ben geldim, diğer iki dileğin nedir?”

Ne olacak canımın içi, bir çay demleyelim, yanında da çifte kavrulmuş pötibör yeriz, doyarız işte olmayacaktır sanırım o iki dilek. Ama yoğun miktarda narsizm koktuğu aşikar. Bizim Karaburun’lu Narkissos bile bu kadar kendini beğenmiş ve kendinden emin değildir vallahi. Bu tavlama girizgahının en kısa vadeli sonucu ya kafaya yenen bir çanta olur, ya da yatak, kardeşim.

“<ı>Büyülü bir kol saati aldım, üzerinde iç çamaşırın olmadığını söylüyor, (...) pardon saati 1 saat ileri almışım.”

Bir de Amerikalılara kızarız, soğuk Amerikan esprisi falan deriz. Vallahi de adamların hakkını yemişiz bunca zamandır. Baksanıza Danimarkalıların mizah anlayışına kardeşim. Büyülü bir saat almış da, üzerinde külot sutyen olmadığını söylüyormuş da, falan da, filan da. Geç bunları azizim, geç bunları. Sen bu büyülü saat palavralarıyla, ıspanak yememekte direnen çocuğunu bile kandıramazsın.

“<ı>Eve gidip sevişelim mi, yoksa içkini bitirinceye kadar bekleyelim mi?”

Böyle bir insana ancak “helal olsun” denir bence. Bodoslamadan, eğilmeden, bükülmeden, dosdoğru...Ok gibi valla. Şu ana kadar ki sıralamadan benim birincim budur, o kadar. Hem açık ve net, hem de kararlı, başkaca bir alternatif bırakmıyor muhatabına.

“<ı>Yeterince çekici miyim, yoksa biraz daha içecek misin?”

Abiciğim bu nedir yahu? Bu lafın güzelliği, bu özgüven, bu kendinle barışık olma durumu ne kadar hoştur, ne kadar takdir edilesi ve alkışlanasıdır, anlatmalara lisanım kifayetsiz kalıyor vallahi. Bu sözü de, kendimin, onur ödülüne layık gördüm gitti bile.

“Ayakkabıların çok güzelmiş, sevişelim mi?”

Ve son tavlama repliği. Alakaya maydanoz suyu gibi duruyor ilk bakışta ama aslında hiç de öyle değil. Bir kere insan denen bizler, giyim eşyalarımız içerisinde en çok iç çamaşırlarımıza ve ayakkabılarımıza önem verirmişiz, araştırmacılar öyle diyo, yalanım varsa neyim? Özellikle de bayanlar. Şimdi kur yapar durumdaki vatandaş durup dururken “<ı>tanganın rengini çok beğendim ya da bir ara sutyeninin dantelinden bir örnek çıkarabilir miyim, annem çok meraklıdır da dantel örmeye, bayıldım vallahi örneğe” diyemeyeceğine göre; geriye ayakkabılar kalıyor değil mi ama.

Haydi yallah hop hop hop,

Bastır Viking hop hop hop.

@Geçen sene bugün "Son Yazım": http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=32438