Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '14

 
Kategori
Eğitim
 

Geçmiş olsun ülkeme, cumhuriyetime, gençliğime!

Geçmiş olsun ülkeme, cumhuriyetime, gençliğime!
 

Eğitim sistemimizi çağdaş ve ileri devletler seviyesine getirmeyi amaçlayan 03 Mart 1924 tarihli Tevhid-i Tedrisat (Öğretim birliği, eğitimin birleştirilmesi) Kanunu; çağın gerisinde kalmış Osmanlı eğitim sistemini toptan değiştiren ve belki de Cumhuriyet'in ilanından sonra Mustafa Kemal ATATÜRK'ün en büyük devrimidir.

Yeni tarafsız Cumhurbaşkanı, yeni Başbakan'ı seçti: A. DAVUTOĞLU. Sayın Davutoğlu yaptığı ilk konuşmada;

"... bu adaylığımız kabul görürse ve bu göreve layık görülürsem, hiç kimsenin tereddüdü olmasın ki, büyük restorasyon hareketi hiçbir ara ve kesintiye uğramadan devam edecektir..." demiş.

Neymiş bu, 'restorasyon' dedikleri biraz içine bakalım:

Okul Öncesi Din Eğitimi

Geçen yıl Kur'an Kursunda yaş sınırının kaldırılmasının ardından Diyanet İşleri Başkanlığı, 'Kuran Kursları Okul Öncesi Din Eğitimi Projesi' hazırladı.     04-06 yaş grubundaki çocuklar için eğitim sınıfları açılması kararlaştırıldı ve pilot olarak seçilen 10 ilde (Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Kayseri, Diyarbakır, Gaziantep, Samsun, Erzincan ve Rize) bu kurslar açıldı.

Restorasyon dediğiniz şey, işte tam olarak budur! Peki, bitti mi? Tabii ki, hayır!

Meraklıları, 13.09.2013 tarihli ve 1070 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı onayı ile uygun görülen ve 04-06 Yaş Grubu için hazırlanan,"KUR’AN KURSLARI ÖĞRETİM PROGRAMI"nı www.diyanet.gov.tr adresinde ayrıntısıyla inceleyebilirler. Programı; adlarının önünde Prof., Doç., Dr. ve Pedagog gibi unvanlar olan kişilerden oluşan bir komisyon hazırlamış. Programda çok ilginç bölümler var. Örneğin bu programın 'Giriş' bölümü şu cümlelerle başlıyor:

"Ülkemizde, zorunlu eğitim yaşı 66 aya (beş buçuk yaş) indirilmiştir. Yaygın din eğitiminde herhangi bir yaş sınırlandırılması bulunmamaktadır.

Din eğitimi ailede başlayan kapsamlı bir eğitim sürecidir. Anne karnındayken bebeğe Kur’an-ı Kerîm ve ezan dinletilmesi doğum öncesinde yapılabilecek eğitim kapsamındadır..."

Neyse biz doğum öncesinden yine 04-06 yaşındaki körpe beyinlere dönelim: Özellikle eğitimin 7. haftasında verilmesi öngörülen ve "Vatanımı Seviyorum" başlıklı haftanın ders başlıkları ilginizi çekebilir. Diyanet İşleri Başkanlığı, en büyüğü 6 yaşında olan bu evlatlarımıza, 'Vatan Sevgisi'ni hangi başlıklarla anlatmayı planlıyor diye merak mı ettiniz? İşte bazı başlıklar:

- İslam büyüklerinin hayatlarından vatan sevgisine örnekler verir.

- İstanbul’un fethi, Çanakkale Savaşı gibi tarihi günlerin önemini kavrar.

 Gördüğünüz gibi, doğal olarak Kurtuluş Savaşı, ulusal kahramanlarımız ve Mustafa Kemal Atatürk yok. Niye? Yanıt basit: Restorasyon!

Hafızlık eğitimi alanlara okulda devam mecburiyeti yok!

İşte gazetelerde dün (22 Ağustos 2014) rastladığım bir restorasyon! haberi daha:

"İmam hatiplilere tanınan kolaylıkların ardından bu defa da hafız olmak isteyen çocuklara devamsızlık teşviki geldi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 8 Ağustos’ta İl Milli Eğitim Müdürlükleri’ne gönderilen yazıda, İmam Hatip Ortaokulu veya herhangi bir ortaokula kayıt yaptıran veya devam eden öğrencilerin hafızlık eğitimine başladığını belgelendiren öğrencilerden o eğitim ve öğretim yılı için devam zorunluluğu aranmayacağı belirtildi.

Talimatta; 5, 6 veya 7’nci sınıfta hafızlık eğitimine katılan ve devamsızlık sorunuyla karşı karşıya olan öğrencilerin bir üst sınıfa geçmesi için de ayrı bir sınav yapılması talimatı verildi. Talimatta, “Bu öğrenciler okula döndüklerinde devam edemedikleri eğitim öğretim yılına ait derslerden okul müdürünün sorumluluğu ve koordinesinde, alan öğretmenlerinden oluşturulacak komisyon tarafından sınava alınacak, başarılı olanlar bir üst sınıfa devam ettirilecektir."

(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/108533/Hafiz_cocuga_bir_yil_ders_

bos.html)

Yani; 'hafızlık eğitimi' gören çocuklar bir sene derse gelmeyecek ve kimse 'neredesin?' diye soramayacak. Sene sonunda uyduruk bir sınav ve ver elini bir üst sınıf! Ne güzel değil mi? Durun daha bitmedi! İşte yine gazetelerden bir başka haber:

Hafızlık eğitimi alanlara, sınav yok!

"Tüm lise türlerine girişte sınav şartı getiren Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Kur'an kursuna gitmek için “okulu bırakan” ve bu yüzden Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sınavı’na (TEOG) da girmeyen öğrencilere kıyak yaptı.

Daha önce hafızlık eğitim almak için Kur'an kursuna gitmek isteyen öğrencilere ortaokula bir yıl geç kayıt yapma imkânı veren bakanlık, bu öğrenciler için bu kez de sınav muafiyeti getirdi. Yani okulu Kuran kursu için bırakan öğrenciler, sınava girmeden imam hatip lisesine kayıt yaptırabilecek."

Bakanlık ayrıca 7 ilde 9 Anadolu imam hatip lisesini de “hafızlık liselerine” dönüştürmüş.

Bu okullara alınacak öğrenciler için sadece Diyanet'in Kur'an kurslarında hafızlık eğitimi almaları da gerekmeyecekmiş. Hafızlık eğitimini Kur'an kursları dışında kendi kendilerine tamamlamaları da yeterli olacakmış. Okullara kız öğrenciler kaydedilmeyecekmiş.

Kayıtlar okula değil, müftülüklere!

Hafızlık eğitimi alan öğrencilerin “kendileri için özel hazırlanmış” Anadolu imam hatip liselerine kayıt olmaları için il milli eğitim müdürlüğüne veya okula değil, ikamet ettikleri il ve ilçe müftülüklerine başvurmaları gerekiyormuş.

(29 Temmuz 2014 http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/99919/Hafiz_ol_lisede_yerin_hazir.html)

Bir çocuk kendi kendine hafızlık eğitimini nasıl alır? Doğal olarak alamaz. Burada kastedilenin, çeşitli dergâh ve tarikatlarda alınan eğitim olduğu ne kadar açık değil mi? Ayrıca, MEB'na bağlı bir devlet okuluna kayıtların Müftülüklerce yapılması ne demektir?

Yepyeni Başbakan adayı Sayın Davutoğlu, 'restorasyon' derken, bence tevazu göstermiş. Yukarıda yazdığım bir kaç örnek bile, bunun restorasyondan çok öte bir şey olduğunu anlatıyor.

Tüm bunlar sessiz sedasız olurken, kimsenin sesi çıkmazken, 90 yıllık Cumhuriyet yıkılmak üzereyken halâ; 'Başbakan kim olacak?', 'Kabineye kimler girecek?', 'Nasıl yemin edecek?', 'Yolsuzluklar ne olacak?', 'Yeni parti kuracak mı?', 'Nereye yerleşecek?', 'İntifada nasıl olacak?', 'Eski tüfekler mi, yeniyetmeler mi?', 'CHP'de kim kazanacak?', 'Bahçeli istifa edecek mi?' gibi soruların yanıtlarını merak ediyor musunuz?

Ben hiç etmiyorum.

Geçmiş olsun Ülkeme, Cumhuriyetime, gençliğime!

NOT: Hep; "Evlad-ı Fatihan" olmakla övünürler ya, bende Fatih Sultan Mehmet'in gerçekten nasıl yetiştiğini, hangi dersleri gördüğünü, hangi hocalardan dersler aldığını biraz araştırdım. Bulgularımı bir sonraki yazımda sizlerle paylaşmayı planlıyorum.

İZMİR, 23 Ağustos 2014. 

 
Toplam blog
: 159
: 1303
Kayıt tarihi
: 19.06.12
 
 

1963 yılında Balıkesir'in şirin ilçesi Erdek'te doğdum. Yüksek lisans eğitimimi Dokuz Eylül Ünive..