- Kategori
- Sinema
Kelebeğin Rüyası

Biz Karaelmasın çocuklarıyız
Biz Karaelmasın çocuklarıyız. Mükellefiyeti, grizuyu, maden çürüğünü çok iyi biliriz. Yılmaz Erdoğan'ın, “Aşk en güzel bahanesidir şiirin” dediği Kelebeğin Rüyası filmi bir dönemde yaşananları bize şiir tadında gösterdi. Şairler zaten genç ölürler. Şiirleri okunduğu, vermek istedikleri nesillerden nesile ulaştıkça şair hiç ölmez ve hep gençtir. Adları yitip gitmiş iki genç şair, Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu yıllar sonra ölü topraklarından kalkıp bize geldiler. Rüştü Onur, 3 Ağustos 1920 doğumlu. Şair, 12 Aralık 1942'de yani sadece 22 yaşındayken hayata veda etti. Muzaffer Tayyip Uslu ise 1922'de dünyaya geldi. 1946'da son nefesini verdiğinde 24 yaşındaydı. Behçet Necatigil Zonguldak’ta Çelikel Lisesi’nde öğretmenlik yaptı. Kendisi de çocukluk dönemimde verem hastalığının çilesini çekmiş biri. Öğretmen Behçet Necatigil Kars’dan Mehmet Çelikel Lisesine nakledilir. 9 Ekim 1940 yılından 1 Mart 1943 yılına kadar Zonguldak’ta bulunur. Kelebeğin Rüyası Filmine konu olan olaylar 40’lı yılların Türkiye’sinde geçer. Kapımıza kadar dayanan 2. Cihan Harbi, Seferberlik yılları, hastalıklar, yoksulluk ve köylüler, zorunlu maden işçiliği mükellefiyet.
Her ölüm erkendir
Ölüm iki hece, yasamak üç hece. Ölüm bize gelince bir gece de, sevdiklerimize gelince her gece. Genç şairlerin acemi tadında olgunlaşan şiir tadında hevesleri, gençlik rüzgârları, sevgileri, yaşama ve insana olan saygıları ve Aşk’a yürüyen şiirleri anlatılmış Kelebeğin Rüyasında. Karaelmas diyarının insanlarının imtihanı sinema perdesine aktarılmış. Bize çocukluğumuzda Zonguldak’a Gelik’e, Karadon’a Jandarma sopasıyla götürülen ve bir daha haber alınamayan zoraki maden işçi kölelerinin hikâyeleri anlatılırdı. Dönenlerde zaten çürük oldukları için fazla yaşamamış. Ama kömür işçiliği yıllarca ekmek kapısı oldu bizim bölgemiz için. Köyün en güzel kızını köyün imamı değil de hep madenci aldı. Her şeyin bedeli Var. Maden işçisi olmanın bedeli canınla sağlığınla verirsin. Jandarma dayağı ile dedelerimizi yerin altına indirdiler. Kömürü çıkartmakla mükellefsiniz dediler, köle işçi oldular. Fazla yaşamadılar ölüm ile mükellef oldular. Arkalarından yazılar, romanlar, şiirler yazıldı filmleri yapıldı. İki şair adam şiirleri gibi iki satır yaşadılar hayatı. Doğdular, sevdiler, aşık oldular ve başlarını alıp gittiler.
Rüştü Onur
‘’Anam,
Ben topaç çevirirken sokakta,
Benim güzel oğlum,
Paşa olacak derdi...
Halbuki ben hâlâ
Topaç çeviriyorum sokakta’’
Muzaffer Tayyip Uslu
‘’Diyecekler ki arkamdan
Ben öldükten sonra
O, yalnız şiir yazardı
Ve yağmurlu gecelerde
Elleri cebinde gezerdi
Yazık diyecek
Hatıra defterimi okuyan
Ne talihsiz adammış
İmanı gevremiş parasızlıktan ‘’
VE ŞAİRLERE 2013’DEN CEVAP
‘’Şiir yazmak ile mükelleftiniz
Dedemler maden de köle olmaya
İki satırlık şiirdi derdiniz
Madencinin iki nefes aralığı
Ne güzel güleç yüzlü adamlardınız
Sevdiniz, sevildiniz, erkenden de gittiniz’’
GÜNGÖR YAVUZASLAN
Bu blog Sinema sitesinde de yayınlanmaktadır