Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Kasım '14

 
Kategori
Anne-Babalar
 

Masallar ve etkileri

Masallar ve etkileri
 

Kırmızı Başlıklı Kız


Şu sıralar masallar ile ilgileniyorum.

Eee... anne olmaya hazırlanmak kolay değil.

Çocukların gündelik ihtiyaçlarının hazırlığıyla ailenin bütün fertleri canla başla ilgileniyorlar. 

Bu durumda bana kalan çocuklar ile yapabileceğim şeyler üzerine kafa yormak.

Çocuklarıma okuyacağım masallar da bunlardan biri.

 

Aslında olay çocuk kitabı yapma fikrinden çıktı. Kendim iyi bir hikaye yazamayınca, geleneksel masallarda neler anlatıldığına bakmak istedim.

İlgilendiklerim, hepimizin bildiği klasik masallar aslında: Hansel ile Gretel, Kırmızı başlıklı kız, Külkedisi, Üç küçük domuzcuk vs. vs.

 

Masal anlatmak ve masal dinlemek çok özel bir an. Ben babaannemin bize anlattığı masalları halen hatırlıyorum. Hep aynı 2 masal, gene de o masalları tekrar tekrar dinlemek özeldi.

 

Bu aralar masaların çocukların gelişimindeki rolleri üzerine, Bruno Bettelheim'ın 'The uses of Enchantment, kitabını okuyorum. Kitabı oldukça beğendim, kısa bir özetle, masalların çocuk gelişimine etkisini anlatıyor.

 

Bu kitabı okuduktan sonra, kesinlikle çocuklarıma masal anlatmaya karar verdim.

Bakalım kendim masal üretmeye çalışacağım ama geleneksel masalları da göz ardı etmeyeceğim. Ne de olsa geleneksel masallar asırlar boyunca, güncelliklerinden hiçbir şey kaybetmeden varlıklarını  sürdürüyorlar. Bettelheim da bu masalların anlatıldıkları bu eski halleriyle, çocukların yaşadıkları dünyayı ve gerçekliği anlama mantığı içinde belli bir işlevi olduğundan bahsediyor.

 

Bettelheim, her masallın çocuklar için iyi bittiğinden bahsediyor. Bunu söylemesinin sebebi, günümüzde Disney'in her masalı değiştirmesinin ve sonunu toz pembe hale getirmesinin anlamsız olduğunu vurgulamak. Bettelheim bunun sadece masalın etkisini yok ettiğini belirtiyor. Bettelheim, masalın sonunda, çocukların kendi algı dünyalarında,  ki bu onların geçekliği oluyor, kendilerini daha güvende hissetmek için kötü cadının cezasını bulup, yok olduğunu duymaya ihtiyacı olduğundan bahsediyor.

 

Bana oldukça mantıklı geldi, çocukların düşünce yapısı ya da algısının, yetişkinlerden farklı olduğuna inanıyorum. (Şimdi ben buna inanıyorum diye böyle bir gerçeklik olması gerekmiyor tabii ki, ama buna inanıyorsam da, kendimce uygulayacağım yöntemler de bu düşüncem çerçevesinde gelişecektir.)

Çocuklar olayları iyi ya da kötü  diye kategori ederler, onları korkutan şeyler kötü ama onlara güven veren şeyler iyidir. Bu durumda da masallarda, kendilerini özdeşleştirdikleri kahraman iyi ve ona kötü davranan cadı kötüdür. Bettelheim, kendini kahraman ile özdeşleştiren çocuğun bilinçaltında kendini tamamen güvende hissetmesi için, bu kötü cadının ortadan kaltığını ve kahramanın sonsuza kadar mutlu yaşadığını duymaya ihtiyacı olduğunu söylüyor. Ancak bundan sonra kendi yaşadığı iç dünyasında da, ona tehlike yaratacak bir cadının artık var olmadığını düşündüğünden bahsediyor.

 

Burada hemen kitapta geçen 'Kırmızı başlıklı kız' masalından bahsetmek istiyorum. Kırmızı başlıklı kız evden ormanda yaşayan anneannesine gitmek üzere ayrılıyor. Buradaki ilk önemli bilgi, Kırmızı'nın kendi başına, korumaya ihtiyaç duymadan evden ayrılabilmesi. Bu her çocuğun yaşayacağı bir an. Annesinin koruması sadece verdiği öğütler çercevesinde kalıyor. Fakat Kırmızı için bu öğütlerin dışına çıkmak daha cazip, ormanın içinde çiçek toplamak, doğrudan hızlıca anneanneye gitmekten daha eğlenceli. Eğlence her çocuk için baştan çıkarıcıdır.

 

Kırmızı ancak taşıyabileceği kadar çiçek topladıktan sonra, artık daha fazlasını toplayamayacağını farkettiğinde, anneannesini hatırlıyor ve yeniden yola koyuluyor. Bunun anlamı da, çocuklar ancak tam tatmine ulaştıklarında yeniden kendilerine verilen görevi hatırlıyorlar. Yani her çocuk için zevk almak öncelikli sırada ve ne zamanki bu zevk doyuma ulaşıyor, işte o zaman çocuk yeniden yapılması gereken, rutine dönüyor.

 

Neyse Kırmızı eve ulaştığında tabii ki hain kurt çoktan anneanneyi yemiş oluyor ve ardından da Kırmızı'yı yiyor. Bettelheim'a göre, kurdun anneanne ve Kırmızı'yı yemesi ve avcının gelip ikisini de kurdun karnından zarar vermeden çıkarması bir şekilde çocuklar için doğum ile aynı anlamda. Yanii sonuçta kendisi de annesinin karnından çıkmış durumda, bu yüzden Kırmızı ve anneanne zarar görmeden kurdun midesinde kalabilir ve hatta kurt onları yeniden doğurabilir. Burada çocuk için bir sorun yok. Bunu korkunç ya da inanılmaz bulmuyor, bu onun hayata gelme öyküsü ile aynı aslında.

Bunun ardından kurdun karnına ağır taşları doldurma fikri Kırmız'ya ait, ancak bu şekilde kurt ölüyor. Bu küçük ayrıntı Bettelheim için çok önemli, çünkü masalın kahramanı, çocuğun kendisini özdeşleştirdiği kahraman, kendini koruyabiliyor. Yani çocuğun büyümesi, artık kendi kendisini koruyabilmesi anlamına geliyor. Artık korunmak için anne ve babaya olan bağlılığının dışında büyümesi gerekiyor. Ancak büyüyerek kendisini hayata hazırlayabilir ve başarılı olabilir. (Buradaki başarı iş alanında değil, hayatın kendisini kavrama konusunda.)

 

Burada kısa bir özet geçtim, fakat bu kitap beni bayağı etkiledi. (Zaten öyle olmasa üzerine yazmazdım.)

Eğer kitap ve yazarı hakkında daha fazla bilgi almak isyerseniz, aşağıdaki internet adreslerine bakabilirsiniz.

 

http://en.wikipedia.org/wiki/Bruno_Bettelheim

http://en.wikipedia.org/wiki/The_Uses_of_Enchantment

 
Toplam blog
: 17
: 1687
Kayıt tarihi
: 23.05.06
 
 

Kendisini halen 10'lu yaşların ruh halinden kurtaramamış olan yazar kişi, 30'lu yaşlarına gelmede..