Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '17

 
Kategori
Kitap
 

Merhaba!

Merhaba!
 

Milliyet’e blog başvurusu yaptıktan sonra uzunca süre kabul edilmeyi beklemiştim. Yazılarımın yayınlanmadığını gördüğüm her günün ardından üzülmüş, sonunda pes etmiştim ki, ne mutlu yayınlanmış her biri!

Yeni gördüm.

Kitap satışlarımın patlamış olması kadar mutlu oldum desem, inanır mıydınız?

İnanın, şu an öyleyim. Ve hemen bir şeyler yazabilmek adına uzun süredir dokunmadığım klavyemin tuşlarına saldırdım keyifle…

Anlatmak için can attığım ve tavsiye edebileceğim, okuduğunuzda Tess Gerritsen kafasını yaşayabileceğiniz bir hikayeden bahsetmem kesinlikle kaçınılmaz olurdu bu mutlu günümde :)

Geçtiğimiz Haziran ayında Haydarpaşa Tren Garı’nda müthiş bir kitap fuarı olmuştu, katılanlar bilir… O dönem yoğunluğumdan sebep kargo beklemeyi göze alamadığımdan sipariş etmeyi sürekli ertelediğim iki kitap tercihim vardı. “Nasılsa işler rayına oturur ve alırım” diyerek geçiştirdiğim kitaplardan birinin yazarıyla 11 Haziran 2017’de Elçi ve Son Demde Aşk için ayarlanan imza günümde denk geldim! Bilmeden… Tamamen tesadüftü ve heyecan dozum bambaşka boyutlardaydı.

Cem Hilal, Karanlık Pencere

Cinius Yayınları

Nisan 2017’de değişik hikayesi ve az önce yazdığım Tess kafası barındıran ruhu ile hayatımıza ilk adımını atmıştı. Bakın kitap kapağındaki davete;

“Parçalara bölünmüş ruhum cehennemin dehlizlerine düşerken, dipsiz karanlık çok yakındaydı…”

Kitabını almayı ötelerken yazarıyla denk gelmek, tanışmak, konuşmak ve imzasını alabilmek… Güzeldi.

Gelelim kitaba…

Polisiye bir başlangıç, değişik hayatlardan kesitler, elbette ki sebebi sona doğru ortaya çıkan art arda işlenen cinayetler… Aşkın kokusunu burnunuza değdiren, cömertçe sizi hikayenin içine sürükleyen, sıkılma payınızın olmayacağı ve almak için gün saymamda beni hiç pişman etmeyen bir roman oldu gözümde.

Gizli kalması açısından, alır da okursanız önden bilgilenmemeniz için en ufak bir detay bile veremiyorum ancak şunu söylemeliyim ki, başladığı gibi bitmeyen, Türk ve yeni yazarlardan gururla okuyabildiğim bir eserdi.

Lütfen, kitap okumayı seviyorsanız yalnızca yabancı isimlere odaklanmayın. Bir yabancı yazara karşılık, bir yeni Türk yazar okusanız, ne siz ne de okumayı ertelediğiniz diğer yabancı yazarlar hiçbir şey kaybetmeyecek… Çünkü yine alınacak o kitaplar ancak tek farkla, kendi dilinizden size hikayeler aktarmaya çalışan yazarları da yabancı yazarlar gibi onurlandırarak… Ve bizler, kitaplarımızın yeni ellerde yeni yorumlarına tabii kalacağız. Heyecanlanıp, sonrasında korkacağız mesela. Beğenildik mi, o tanımadığımız yüreğe hitap edebildik mi yoksa olmadı mı? Okunmadan anlayamayız ki… Bu yüzden yeni yazarlara kapılarınızı bir kez olsun açın… Şans tanıyın onlara… Çünkü her kitap okundukça değer kazanıyor. Her kitap başka ellerde, bambaşka anlamlar kazanıyor.

Bir sonraki yazıda diğer almamı bekleyen kitaptan bahsedeceğim elbette :)

Sevgiyle, Saygıyla…

 

 

 
Toplam blog
: 4
: 135
Kayıt tarihi
: 16.02.17
 
 

İki romanlı bir hayalci...   Elçi ve Son Demde Aşk'ın yazarı... Türk ve yeni yazarların peşinde o..