Turkcell, Tedaş ve bir baz istasyonu

Baz istasyonlarının insan, canlı ve çevre sağlığı açısından taşıdığı riskler giderek üzerinde daha çok durulan bir konudur. Yüce Yargıtay’ımız art arda verdiği kararlarla “kurulumu, ilgili yönetmeliklere atfen uygunluk temeline dayandırılmaya çalışılsa da, (yerleşim yerlerine yakın tesis edilen) baz istasyonlarının insan ve çevre sağlığı açısından ihmal edilemez olası sakıncaları” nedeniyle kaldırılması yönünde kararlarıyla neredeyse içtihat yaratmıştır.

Buna karşılık bu türden baz istasyonlarını tesis eden ve tesis edilmesine izin veren bazı yapıların, bu baz istasyonlarını halen kaldırmadığı ve sanki konunun, deyim yerindeyse, tek tek dava açılmasına bırakıldığı gibi bir izlenim doğmaktadır. Bu da vatandaşın sağlığını dikkate almamak kadar, zaten son derecede yoğun olan Yargının yükünün artmasına dolaylı katkı yapmak şeklinde değerlendirilebilir.

Gerçekten, Ankara'da İnönü Bulvarı No:27 de 'enerji ve elektrik' konusunda kamu kurumlarının yer aldığı alandaki arsada, Turkcell’in TEDAŞ ile yaptığı ifade edilen anlaşmayla, Yüksel sitesine ve özellikle E blokun çok yakınında büyükçe bir baz istasyonu bulunmaktadır. Bu durum, bizi ve blok sakinlerini çok tedirgin etmektedir. İlgililere yapılan sözlü başvurular, ricalar, sonuç vermemiştir.

Yıllık "dolar bazında" kurulmasına olanak tanınan bu gibi baz istasyonları sağlığımızı ciddi biçimde tehdit etmektedir. Yüce Yargıtay'ın son kararlarında mealen; "ticari kaygılar insan ve çevre sağlığından daha fazla önemli sayılamaz. İnsan sağlığı parayla ölçülemez" kararının adeta bilmezden, görmezden gelinmesi nedeniyle bu ve benzeri durumların olası olumsuz sonuçlarının doğuracağı sorumluluk çok büyüktür.

Baz istasyonlarının insan, canlı ve çevre sağlığı açısından yarattığı sonuçların kesin ölçümleri yıllar alabilir, burada önemli olan “aksinin ispatı zaman faktörü nedeniyle mümkün olmayan sağlık konusunda” riskten kaçınmaktır. İnsan sağlığı söz konusu olduğunda risk olgusu- hele ki baz istasyonlarına yakın oturulması ve çalışılmak durumunda kalanlar arasında sağlıklarını hatta yaşamlarını yitiren kişilerin olduğuna dair azımsanmayacak korelasyonun da kurulduğu koşullarda- evet, risk faktörü, ihmal edilemez ve karar almada başlıca unsur sayılsa gerekir.

Elbette, teknoloji ve iletişim çağının olanaklarından yararlanmak tüm toplumun hakkıdır, ancak çalışmak ve üretmek için önce yaşamak ve hayatta kalmak gerekir. Bu yarıçapıyla bile bu konu, insan denen en yüce yaratılmışı ilgilendirdiği kadar da geniştir ve öykülerin öznelliği bir yana, doğal olarak bir o kadar da, yaşamsal tümevarımları içermektedir.

Söz konusu sorun, sağlıklı yaşamın önceliği sosyal sorumluluk anlayışının ihmal edilemezliği çerçevesinde yeniden değerlendirilmelidir.