Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Haziran '10

 
Kategori
İzmir
 

"İnsan odaklı belediyecilik" (!) mi?

"İnsan odaklı belediyecilik" (!) mi?
 

Kaynak:www.eshot.gov.tr


İzmir’de son birkaç ay içerisinde olanlar akıllara zarar. Özellikle ulaşımda yaşananlar, yani ESHOT denilen kurumun yaptıkları.

Bu yazımda sizlere ESHOT’un İzmir deki icraatlarını ve onun yaptığı yanlışların arkasında duran Belediye’yi aktaracağım.

Çoğunuzun bildiği gibi İzmir Büyükşehir Belediyesi her fırsatta sosyal belediyeci olduklarının altını çizer. İşte beni de ilgilendiren söylem de bu söylem. Neden mi?

Özellikle sosyal belediyeciğim diyeceksiniz, sosyal demokrasiyi savunacaksınız sonrada tam aksi icraatlarda bulunacaksınız.

İşin tuhaf yanı yapılan yanlışları parti yönetiminin, yani CHP’nin de desteklemesi. Nasıl mı?

Milliyet’te okuduğum habere göre önceki hafta CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran İzmir’e gelmiş ve bir konuşma yapmış. Konuşmasındaki şu cümleler benim dikkatimi çekti ve pes dedirtti. Aynen o cümleleri aktarıyorum size; “İzmir gurur duyduğumuz bir il. Yerel yönetimler sosyal belediyeciliğin en güzel örneklerini veriyor. Önce genelde iktidar olacağız, ardından da tüm Türkiye yerelinde. Ülkenin her yerine halk için insan odaklı yönetim anlayışını yerleştireceğiz.”

Neyiyle örnek olacak, diye soruyorum ben de. Evet, İzmir’le gurur duyuyoruz ama İzmir’i İzmir yapan halkıyla gurur duyuyoruz. Yönetimleriyle değil. Hele bu yönetimiyle hiç değil.

Daha geçen hafta iki kişinin ölümüne sebep olan belediye şoförünü koruyan bir belediye yönetimi nasıl insan odaklı olur, nasıl örnek olur? Bu olaya karşı sorumluluklarını kabul etmeyen bir yönetimin neresi insan odaklı?

Alkollü olduğu için ehliyetine işlem yapılan sürücülerinin suçunu emniyete yıkarak sorumluluktan kaçtılar. Aziz Kocaoğlu "bürokratım suçlu değil" diyerek işin içinden çıktı.

Oysa emniyetin aylar önce istediği belgeler bürokratları tarafından kazadan bir gün önce emniyete ulaştırılıyor. Burada ihmal emniyetin mi yoksa hayatında bir kez bile belediye otobüsüne binmemiş insanlara havadan bakan bürokratının mı? Yani ESHOT Genel Müdürü’nün mü?

Üstelik kazayı yapan şoför gibi aynı suçtan 17 tane daha şoför bünyelerinde çalışmakta. Ehliyeti alkollü olduğu için işlem görmüş şoförleriyle ilgili emniyetten şifre istediklerini ve bu şifrelerinin kendilerine ulaştırılmadığını belirten Aziz Kocaoğlu istifası istenen ESHOT Müdürü’nü korurken, Yeni Asır Gazetesi 1 TL karşılığı belediyenin emniyetten istedikleri şifreye herkesin rahatlıkla ulaşabileceğini gösterdi. Buna rağmen hâlâ suçlu olmadıklarını savunan bir belediyenin insan odaklı çalıştıklarını söylemek belediyenin suçuna ortak olmaktan başka bir şey değildir.

Alkollü araç kullandığı için 18 ay önce ehliyeti işlem görmüş iki insanın ölümüne sebep olan belediye şoförünün taşıdıkları insan değil çünkü. Bu mudur insan odaklı olmak, insan odaklı belediyeci olmak?

Anlattığım konu hakkında bilgisi olmayanlara kısaca olayı anlatmakta fayda görüyorum. Geçen hafta İzmir Kahramanlar semtinde belediye otobüsü tarafından iki yaya feci şekilde can verdi. Baba kızın ölümü üzerine belediye şoförünün alkollü araç kullandığı için 18 ay önce ehliyetinin işlem gördüğü ortaya çıktı. Araştırma daha da detaylandırılınca kendisi gibi 17 belediye şoförünün de aynı durumda olduğu anlaşıldı. Emniyetin açıklamalarında belediyede çalışan bu şoförler hakkında belediyeden bilgi istediklerini 12 Mart’ta yaptıkları bu talebe ise belediyenin ancak kazadan bir gün önce cevap verdiklerini belirtmelerinden sonra ortaya şifre krizi çıkmış Aziz Kocaoğlu bürokratlarım bu konuda suçlu değildir emniyetten şifre istedik vermediler demiştir. Oysa Yeni Asır Gazetesi 1 TL karşılığında bu şifreyi herkesin kolaylıkla PTT’den alabileceğini ispatlamıştır.

Bu seferde ESHOT yetkilileri “e-devlet kapısı" uygulamasıyla başkasına ait kişisel verileri elde etmenin yasal olarak suç teşkil edeceğini belirmiş, ayrıca kurum ve kuruluşlara bu uygulama çerçevesinde şifre verilmediği bahanesi arkasına sığınmıştır. Kamu yararına, kamu yararına diye her fırsatta yaptıklarını savunan ESHOT kamu yararına olan bu uygulamanın sakınca teşkil etmediğini bilmemeyi tercih etmiştir.

ESHOT yönetiminin denetimsizliği ve bu denetimsizliğin sorumluluğunu üstlenmemesine karşın Belediye Başkanı Kocaoğlu da onları koruyarak ortak oluyor bu suça.

Belediyenin kamu yararına bir işte çalıştırdığı insanlarla ilgili olarak bu tür araştırma yapma hakkı vardır. Çünkü kamu hizmeti yapan kişinin, çok özel olmayan bu bilgilerini görerek denetleme yapmak asli görevlerindendir. Kimse belediyeye “Sen niye otobüs şoförünün ehliyetiyle ilgili araştırma yapma gereği duydun. Onun ehliyetinin durumuyla ilgili kişisel bilgileri elde etmeye çalışıyorsun” diyemez. Üstelik hukukçularda benim gibi düşünüyor, yani bu sadece benim düşüncem değil.

Bunu Belediye’nin bilmemesine de imkân yok bahane üretmeye dursun üstüne yok Büyükşehir’in.

Bilmem farkındalar mı ortada giden iki can var onların hesabını kim verecek? Sorumlular aranırken daha kaç can gidecek? Daha bu soruların cevabı alınmadan ortaya başka bir gerçek daha çıkıyor.

ESHOT kazalarının bu kazayla sınırlı kalmadığı. Bu kazanın olmasıyla yapılan araştırma sonucu ESHOT’un 18 ayda 209 kaza ve 12 kişinin ölümüne sebep olduğu anlaşılıyor.

Şu andaki ESHOT Müdürü ve yönetimi görevine devam ettiği sürece daha kim bilir kaç can gidecek?.. Diliyorum sorumlulara bir an önce gerekli işlemler yapılır yeni canlar gitmez.

Tabii ESHOT yönetiminin beceriksizlikleri bunlarla da sınırlı değil. O kadar çok hata üst üstte yaptı ki, bu yönetim akıllara zarar ancak kimse dur demiyor üstelik de koruyor.

Sosyal belediyeci olduklarını her fırsatta dile getiren belediye bu yönetimle lafta sosyal kaldılar.

Önce Engellilerin yaşam koşullarını daraltılar, ardından yaşlıların, sonra türbanlı öğrencileri belediye otobüslerine kılık kıyafet yönetmeliğine uymadıkları için bindirmediler ve şimdi de üniversite öğrencilerini kampuslara ücretsiz taşıyan araçları paralı yaptılar. Çok yakında vatandaşa sağladıkları 90 dakika içinde iki binişlik aktarmalardaki ücretsiz uygulamayı kaldırıp tam sosyalleşmiş bir belediye olurlar.

Bu tür gasplarla nasıl sosyal belediyeci olunur, ya ben sosyalliği farklı algılıyorum, ya da bu işte bir iş var.

Sevgili shalimar’ın 23.04.2010 tarihinde Eshot’u kınım kınım kınadım adlı blogunda bir yorum yapmıştım. O yorumuma bir okur eleştiri yapmış beni sosyallikten uzaklaşmakla suçlamış ve ardından toplum bilincimin eleştirilmesi gerektiğini söylemişti. O gün kendisine cevap vermemiştim zaten bu tür yorumlara genel tavrım bu sırf eleştirmek için saldırı da bulunanları kaale almıyorum. Ama şimdi şunu görüyorum ESHOT’un sorumsuzluğunu farklı bir yönden aktarmaya çalışırken shalimar’ın blogunda uğradığım eleştiri sosyalleşmeye ve toplum bilincine farklı yerlerden baktığımızı gösteriyordu. Aynı zihniyet belediyede ve CHP’nin kendisinde de mevcut yaşananlara bakılınca.

Çoğunuz hatırlarsınız engellilerin yasa kapsamında ücretsiz ulaşım haklarına birkaç ay önce belediye tarafından sınırlama getirilmiş yasanın verdiği bir hak ellerinden alınmıştı. Bunun üzerine açmış olduğum mahkemeyle bu hak iade edilmiş ama belediye ısrarla itirazda bulunup aynı dayanaklarla haklı olduklarını savunmuş üst mahkemeye başvurmuştu. Üst mahkemenin kararını bekliyoruz şimdilik ancak burada dikkat çekmek istediğim yine her fırsatta engelli dostu ilan edildiğini söyleyen belediyenin engellilere yaptığı uygulamayla ne kadar dost olduklarının anlaşılması. Dostluk konusuna da farklı bakıyor, farklı algılıyoruz bu durumda.

Benzeri durum yaşlıların da başında, onlarda sınırsız ulaşım haklarından birkaç ay önce belediyenin aldığı yeni kararla sınırlı olarak yararlanmak durumda bırakıldılar. Üstelik yasa onları da muaf kıldığı halde, üstelik belediyenin senelik belirlediği yüksek bir fiyatı ödemelerine rağmen.

Düşünün yıllık seyahat için belli bir ücret ödeyeceksiniz ama siz ancak şu kadar gidebilirsiniz denilecek. Ardından yasal hiçbir dayanağı olmayan bu hizmeti de sosyal belediyecilik, insan odaklı belediyecilik olarak adlandıracaksınız. İnsanın aklı duruyor doğrusu.

Bir başka uygulamada Türbanlı öğrencilere uygulanmakta.

Kişiye özel öğrenci ulaşım kartlarıyla belediyenin indirimli kartlarından yararlanan öğrenciler sırf Türbanlı resim verdikleri için bu indirimli kartları kılık kıyafet yönetmeliğine uymadığı için Belediye yönetimi tarafından verilmiyor. Dayatma ile başı açık resim isteniyor.

Kamusal alan içerisinde Türban yasağını anlarım buna da kılık kıyafet yönetmeliği içerisinde karşı dururum ancak iş belediye araçlarına gelince belediye aracı bir hizmet aracıdır ve herkese eşit hizmet vermek zorundadır. Böyle bir ayrımcılıkla insanlara dayatma yapılamaz.

Belediye’nin, yani ESHOT yönetiminin bu uygulaması da insan odaklı bir yaklaşım yanlış anlamayın.

Yine bir yıl önceki komediyse, İnşaat sektöründe İzmir'in yüz akı diyebileceğimiz Ege-Koop'un yaptığı Villakent'e ESHOT’Un yeterli otobüs vermemesi. Gerekçeleri ise resmen dudak uçuklatır cinsten. Villakent'te İzmir'in zenginleri oturdukları için fazla otobüse ihtiyaçları yokmuş. Şimdi hâlâ durum aynı mı araştırma fırsatım olmadı ama tüm bu yaşananlara bu komediyi eklemeden geçemedim.

Ve son olarak ailelerinin üç beş kuruşu ile öğretim hayatlarını sürdüren üniversite öğrencilerinin başına gelenler. Yıllardır kampus içinde onları ücretsiz taşıyan otobüsler paralı hale getirildi.

Bütün dünyada, kurumlar, kuruluşlar ve devlet, üniversite öğrenimi alan gençleri, her alanda sübvanse eder. Öğrenciyi yolunacak bir kaz gibi görmez. Fransa’da, öğrencisine kalacağı yurt temin edemeyen üniversite yönetimi ve devletin, her ay öğrenci başına belli oranlarda konaklama bedeli ödediğini, ulaşımında da kolaylıklar sağladığını bilmeyen ESHOT en kısa zamanda öğrense iyi olur.

Metro işkencesiyle başlayan yeni güzergâh ve genel olarak şehirde yeni ulaşım güzergâhlarının doğurduğu işkenceden ise hiç bahsetmiyorum.

Tüm bunlardan sonra sosyal belediyeciğiz, insan odaklıyız demek komediden başka bir şey değil açıkçası.

Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nu ve diğer seçilmiş ve atanmış yöneticileri anlamıyorum, anlayamayacağım da.


İzmir ve İzmirli CHP’ye mahkûm edildi. İlkelerinden ödün vermediği için bu beceriksiz yönetimlerin elinde oyuncak oldu. Ne İzmir ne de İzmirli bunu hak etmiyor. İzmir her konuda farklı bir şehir, farklı yerlerde olabilirdi. Mazereti olmayan bir şehir. Ancak en büyük mazereti ilkeleri. Bu ilkelerinde asla taviz vermediğini bilen CHP’li yönetimler ise bunu kullanıyor bunun gücüyle resmen İzmir’e, İzmirliye zulüm ediyor.

İzmirli CHP’li belediyelerin başarılı olmasından dolayı seçmiyor; ilkelerine inandığı için, çaresiz kaldığı için seçiyor. Ama artık İzmirli İzmir için bir şeyler yapmalı, bu esarete, mahkûmiyete son vermeli.

Ben İzmir halkının duyarlılığına güveniyorum, İzmir için yeni arayışlara gireceğine inanıyorum. Zira İzmir bu yönetimlerle belli kalıpların içinde hapis olacak, gelmesi gereken yerin çok ama çok gerisinde kalacaktır. İzmirli bu yönetimler kadar sorumlu olacaktır tüm yaşananlardan.

Yazdıklarımdan CHP’ye karşı bir yaklaşım sergilediğim düşünülebilir. Ama genel olarak okurlarım bilir her partinin hatalarını irdeleyip sunuyorum. Ne yazık ki en çok CHP’ye kızıyorum.

Çünkü yıllarca Atatürkçülüğü sömürdüler, Atatürkçü insanları kullandılar. Söylemleriyle icraatları bir birini tutmadı. Atatürkçülüğün içini boşaltılar. Ona sığınıp oy aldılar ama ilkelerine sahip çıkmadılar. Bu yüzden en büyük kızgınlığım CHP’yedir.

Yeni misyonuyla da çok büyük bir değişim yakalayacaklarına inanmıyorum. Çünkü değişen sadece lider. Zaten Baykal geçici ayrıldı en kısa zamanda partisinin başına gelecektir. Kolay kolay başkanlıktan ayrılacağını düşünmüyorum.

CHP Atatürk’ün hiçbir emanetini koruyamayan bir parti olarak tarihte yerini aldı en azından benim gözümde bu yeri almış durumda.

İşte böyle İzmirlinin yaşadıkları, ESHOT’un İzmirliye zumlu, belediyenin ise bütün olanlara seyirci kalması hatta desteklemesi. Şimdi siz söyleyin CHP’ye ve Belediye yönetimlerine kızmakta haksız mıyım?

oyatekin@gmail.com

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilse bile izin alınmadan kullanılamaz

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..