Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Nisan '10

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Abant Gölü Tabiat Parkı'nda Biyolojik Çeşitlilik

Abant Gölü Tabiat Parkı'nda Biyolojik Çeşitlilik
 

Biyolojik çeşitliliğin fazla olduğu Göl ekosistemi yapılan çalışmalarda büyük ölçüde zarar gördü!


Bolu ili deniz ve kara iklimi arasında bir geçiş alanıdır. Morfolojik farklılıklar nedeniyle birbirine yakın yerlerde farklı iklim koşulları görülebilir. Bu nedenle yörede yüzey biçimlerinin farklılığı denizden uzaklığı ve yükseltinin değişik iklim türlerine ve mikroklima alanlarına rastlanır. Bu nedenle, Bolu ilinin sıcaklık yönünden tüm olarak inceleme olanakları yoktur. Abantın içerisinde bulunduğu yöre ise genellikle İç Anadolu iklimi özelliklerini taşır. Ancak ortalama sıcaklıklar, yaz ve kış ortalamaları, mevsimler ve günlük sıcaklık farkları yönünden değişiklik gösterir. Bu nedenle de Abant Gölü çevresi mikroklimal özellik gösterir. İlin diğer yörelerine göre mevsimler arası ısı farkı daha yüksek, yaz günleri ortalama ısı değeri daha düşüktür. En soğuk ay Ocak, en sıcak ay ise Temmuz olmaktadır. Yağışlar ilin kuzey kesimlerine oranla daha azdır. Genellikle ilkbahar ve kış aylarında görülür. Kış aylarında yağışlar daha çok kar şeklinde düşer ve uzun süre kalır.

Abant Gölü Tabiat Parkı ve çevresinde, orman ve göl ekosistemlerinin içiçeliği görülmektedir. Bu durum da alanın flora fauna ve vejetasyon yapısını zenginleştirmektedir. Abant Gölü Tabiat Parkı iklim, arazi yapısı ve yükseklik farkı gibi faktörler nedeniyle zengin ve farklılık gösteren bir floraya sahiptir.

Göl çevresi zengin bir bitki örtüsüne sahiptir. Çam, kayın ve gürgen ağaçları ile kaplıdır ve gölün kuzeybatı kesiminde oldukça geniş bir turbalık alan bulunmaktadır. Bu yarı bataklık hızla genişleyerek zamanla gölün daralmasına neden olmuştur. Gölün doğu ve güneyinde de küçük ölçüde turbalık alanlar vardır.[1] Nadir su bitkilerinden olan sarı ve beyaz nilüferler adeta gölün üzerini kaplamıştır. Gölün hemen hemen bütün kıyılarında bu nadide çiçekleri görmek mümkündür. (mümkündü!)

Türler arasında bir dayanışma örneği olarak Kuşburunlar ile Karamukların, alıçlar ile sürüngen ardıçların birer ikili teşkil etmeleri, genelde sarı polen keseciklerine sahip Karaçam ağaçları arasında tamamen kızılımtrak polen kesecikleri ihtiva eden fertlerin mevcudiyeti de pek ilginçtir.

Göl kenarı ve içi de su bitkileriyle hayli çeşitlidir. Gölün güneybatı kesiminde birikinti konileri ve turbalaşmalar oluşmuştur. Kuzeydoğu kesiminde ise mevsimsel su hareketleriyle oluşan ve su basan - batak karakteri nedeniyle çok değişik su bitkilerinin oluşumu apayrı bir manzara sağlar.

Diğer taraftan bu bitkisel zenginliğin besleyici materyal özelliği su kuşları için fevkalade bir yaşama ortamı oluşturmuş dolayısıyla hemen hemen her mevsim her çeşit su kuşlarının barınmalarına imkan kılmıştır. Özellikle dere alabalığının göl formasyonuna aklimite olmuş varyetesi (litaratüre Salmo Trutta Fario varyete ABANTİCUS olarak geçmiştir).

Göl çevresindeki tepeler ve ormanları av hayvanlarından: tavşan, sincap, gelincik, tilki, çakal, kurt, ayı, domuz, karaca, geyik; su kuşlarından: gri ve beyaz balıkçıl, muhtelif ördekler, sakarmeke, karabatak, angıt, turna, muhtelif yaban kazları; gündüz yırtıcılarından: kızılçaylak, şahin, doğan, atmaca; gece yırtıcılarından: puhu, orman baykuşu, kukumav; diğer kuşlardan: toygar, alakabak, karatavuk, baştankara, kuyruksaklayan vardır. Ayrıca bülbül, ispinoz ve saka kuşları da bulunur.

Ayrıca yöre ormanları ulugeyiklerin en uygun yaşama ortamıdır. Bu bölgenin ulu geyik varlığının normal bir seviyeye ulaşmasını temin etmek ve ileri yıllarda da av turizmine sunmak amacıyla, Milli Parklar ve Av Yaban Hayatı Genel Müdürlüğü tarafından Abant Gölü Tabiat Parkı’nın doğusunda ve bitişiğinde etrafı çitle çevrili 98 hektarlık bir özel sahada bir “Geyik Koruma ve Üretme İstasyonu” tesis edilmiştir. Bu istasyonda tabii üretim çalışmaları ihtimamla sürdürülmektedir.

Abant Gölü biyotopunda daha ifade edilemeyen kendine has bir çok biyosönezler ile pek çeşitli ekosistemlerin varlığı onun seçkinliğinin ve cazip tercih edilirliğinin en önemli unsurudur.

Abant Gölü Tabiat Parkı florasına dahil 84 familyaya ait 332 cins, 660 tür, 147 alttür ve 69 varyete, toplam 672 takson tespit edilmiştir.

Parkın doğu kesimleri mücavir ormanları ile birlikte, geyikler ve yaban domuzları için optimum yaşam ortamıdır. Göl, alabalık ve su kuşları ile nilüfer için diğer yaban hayvanları içinde optimum bir yaşama ortamı teşekkül eder. Bu özelliğin sürekliliği yörenin Tabiat Parkı olarak ayrılmasına neden olmuştur [2].

Göl suyunda mevcut makro ve mikro flora ile faunanın biyolojik gözlemler neticesi, suda erimiş oksijence oldukça zengin pH’ nın arkalon karakterde olduğu ve bünyesinde çok eski yıllardan beri alabalık barındırması gölün çok iyi bir karakterde olduğunun kanıtıdır [3].

Gölde oldukça yüksek fitoplankton üretimi ya da kapasitesi, zooplankton kapasitesini artırmakta, buna bağlı olarak artan balık populasyonları ile birlikte de besin zincirleri ve besin ağı çeşitlenmektedir.

Tabiat Parkı içerisinde hayvansal menşeli tali ürünler olarak ekonomik av hayvanları ile göl içerisinde yaşayan su kuşları ve alabalıklar ifade edilebilir.

Göl İstanbul Üniversitesi Balta Limanı Hidrobiyoloji Enstitüsü tarafından 1960’lı yıllarda etüd edilmiş, o günkü şartlar ve teknik çerçevesinde göl doğusundaki açıklık alanda mevcut su kaynaklarından istifadeyle Özel İdare tarafından bir alabalık üretme istasyonu yaptırılmış, burada alabalık yumurtlama devresinde yakalanan anaç alabalıklardan yumurta sağımı yapılarak döllenmiş yumurta ve yavru elde teme cihetine gidilmiştir. Göl avlanmaya açık tutulmuştur [4] .

Alan içinde muhtelif çayırlar var olup, halkın piknik yeri olarak kullanılmasına sunulmaktadır. Her hangi bir kültür bitkisi üretilmemektedir [5] .

Park dahilinde ve mücavir ormanlarda bitkisel menşeli tali ürünlerden yenilebilir muhtelif mantar çeşitleri sayılabilir, ayrıca yumrulu bitkiler var ise de sahanın Tabiat Parkı tefrikinden bu yana yumrulu bitkilerden faydalanılması yasaklanmıştır.

Tabiat Parkı sahası yapısı gereği ve sahada çok çeşitli türlerden oluşan bitki topluluğu ve özellikleri yapılmış (azda olsa) ve yapılacak ağaçlandırma sahalarındaki koruma tedbirleri dolayısıyla boylanan diri örtü yaban hayatı yönünden ideal bir yaşam ortamı oluşturmaktadır. Park sahasındaki ormanlar koru karakterindedir. Bu ormanlar altında diri örtünün bulunması nedeniyle, tavşan, tilki, çakal ve kurt başta olmak üzere yaban hayatı yönünden normal bir yaşama ortamına sahiptir.

Tabiat Parkında av hayvanlarından tavşan, sincap, gelincik, tilki, çakal, kurt, ayı, domuz, karac ve geyik vardır. Su kuşlarından; gri ve beyaz balıkçıl, çeşitli ördekler, sakarmeke, karabatak, angıt, turna, kızılçaylak, şahin, atmaca, doğan, gece yırtıcılarından; puhu, orman baykuşu, kukumav vardır [6].

Oluşum yönünden ÖYTROF karakterinde olan Abant Gölü besleyici materyel ve planktaonca zengindir. Güney-doğu kesiminde birikinti konileri ve turbolaşma olmuştur. Kıyı karasal kesimlerde Achilles, Lysimachia, Rumex, Polygonum, Epilobium, Phragmites Tupha, Glyceria, Scirpus vd bulunmaktadır.

Kuzey-doğu kesiminde mevsimsel su karakterleri nedeniyle zaman zaman su basan batak karakterindeki yerlerde; Potamogeton, Hydrocharis, Ceratophyıllum, Callitricha, Renunculus, Myriophyllum vd. görmek mümkündür.

Gerek güney gerekse kuzey-doğu ve doğu kollarında meşhur nilüferleri pek önem kazanmıştır.

Göl gerek bulunduğu konumu ve gerekse yoğun iskan mahallerinden uzak olması sebebiyle mevcut su bitkilerinden menfi etkilenmeler ve kötü kullanımlara maruz kalmadığından pek bir değişiklik olmamıştır. Husule gelen olaylar tabii seyrini takip etmektedir.

Gerek gölü besleyen akarsu kenarlarında ve gerekse göl kenarlarında su kirliliği yaratacak herhangi bir sinai tesisi bulunmamaktadır. Ancak göl kıyı ve kenarında mevcut otellerin atık sularıyla günübirlik ve çadırla kamp alanları kullanma suları master planı, plan hükümleri esaslarına göre halledilmelidir.

Şimdiye kadar Abant Gölü Tabiat Parkı ve çevresindeki ormanlarda köknar ağaçlarına arız olan İps’curvidens ve Cryphalus Piceae ile çam ağaçlarına arız olan İps Sexdentatus ve İps acuminatus önemli tahribat yapmamıştır. Ancak çam ve köknar ağaçlarında Nisan-Mayıs aylarında köknarda önce tepeden bilahare aşağıya doğru kiremit rengi kızarması görülmesi halinde zararlı kapak böceği olabilecek demektir.

Su, özellikle kullanılabilecek nitelikteki su günümüzde en stratejik öneme sahip madde konumuna gelmiştir. Su kirliliği, su kaynağının kimyasal, fiziksel, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi şeklinde gözlem ve doğrudan veya dolaylı yoldan biyolojik kaynaklarla, insan sağlığında, balıkçılıkta su kalitesinde ve suyun diğer amaçlarla kullanılmasında engelleyici bozulmalar yaratacak madde veya enerji atıklarının boşaltılmasını ifade etmektedir.

Ağır metaller ( Hg, Pb, Cr, Zn, Cd, vb. ) sucul ekosistemlerde besin zincirinin birinci halkasını teşkil eden fitoplanktonik organizmaları teşkil eden fitoplanktonik organizmalardan balıklara kadar dokularda birikim yoluyla tüm canlı gruplarının gelişimini olumsuz yönde etkilemekte ve insanların önemli derecede protein kaynağını teşkil eden balıkların yenilmesiyle de insan sağlığını tehdit eder niteliktedir.

Abant Gölü sularında mevcut bulunan planktonik organizmalarda tespit edilen ağır metal oranları tehlike sınırında olmamakla birlikte park alanının yoğun olarak kullanımı (özellikle taşıtlar aracılığıyla) gerekli düzenlemeler yapılmadığında tehlikeli boyutlara ulaşabilecektir.

Kaynak : ABANT GÖLÜ TABİAT PARKI UZUN DEVRELİ GELİŞME PLANI (1/25 000 VE 1/10 000) Çevre veOrman Bakanlığı, Milli Parklar ve AYH Gn. Md., Bolu MPAYH Başmühendisliği.

[1] ŞİMŞEK, N., 2000, “ Abant Gölü Doğa Parkı”, Lisans Tezi, Abant İzzet Baysal Üniv., Orman Fak., Peyzaj Mimarlığı Böl.

[2] ŞİMŞEK, N., 2000, a.g.e., S.15.

[3] ŞİMŞEK, N., 2000, a.g.e., S.9.

[4] BOZ, M. ve Planlama Ekibi, “Abant Gölü Tabiat Parkı Özel Amenajman Planı (1991 – 2010) ”, Bolu Orman Böl. Müd., Abant İşl. Şefliği.

S.3-5, S.63-65.

[5] BOZ, M., 1991 – 2010, a.g.e., S.3-5, S.63-65.

[6] ŞİMŞEK, N., 2000, a.g.e., S.16.

 
Toplam blog
: 114
: 2207
Kayıt tarihi
: 16.04.08
 
 

Kentsel, arkeolojik ve doğal sit alanlarında koruma, ıslah ve yenileme projelerinde, plancı, yöne..