Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Ocak '11

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Taşeli Üzerine

Taşeli Üzerine
 

Adonis'in kanı


Orta Toroslar’da yer alan Taşeli, taşın bol olduğu yer anlamındadır. Doğuda Silifke ve Mut, batıda Alanya ve Akseki, kuzeyde Hadim, Taşkent ve Ermenek, güneyde Anamur ve Aydıncık ilçelerini kapsar. 

Taşeli insanı, tarihin çeşitli dönemlerinde kaleler inşa etmiş, kayaları oyup, sarnıçlar, kaya mezarları yapmış, kayalara adam figürleri çizmiş. Günümüzde de çalışkandır Taşeli insanı. Sağlıklıdır, taşı sıksa suyunu çıkarır. Ekmeğini de taştan çıkarır. Arkasından sapan taşı yetişmez alimallah. Buna karşın yoksulluk taş gibi çökmüştür omuzlarına. 

Taşeli, Yörük yurdudur. Yerleşik düzene geçenlerin bile yüreğinde hâlâ göçerlik yatar. Sahildeki halkın büyük bir kısmı yazın yaylalara göçer, taş evlerde oturur. 

Yörede ayrı bir renk olarak Sarıkeçili Yörükleri yaşamaktadır, omuzlarına taş gibi çöken sorunlarıyla. Keçileriyle, develeriyle yaya olarak, ilkyazda yaylalara, havaların soğumasıyla ise sahile yakın yerlere göçerler. Konargöçer dediğimiz, kıl çadırda, ormanda yaşayan Yörükler de artık konamıyor, göçemiyor… 

Taşeli, kekik kokar, sümbül kokar. Bin bir çeşit bitki barındırır bağrında bu yöre. Her mevsim çiçekleriyle, podyuma çıkar bitkileri. İlkbaharın gelişiyle, azganlar sarıya boyar yamaçları. Beyaz ve pembe karağanlar çağırır yoldan geçenleri. Emzik otları takar renk renk küpelerini. Anemonlar, yabanıl Osmanlı laleleri kızartıverir bir kez daha Taşeli’nin çakıllı topraklarını. Anadolu orkidesi görünür çaltı ve kermes meşesi diplerinde. Bahar ortalarında, beyaz tülbentli mor giysili gerçemek, güzellik saçar çevresine taşların arasından. Çobançıraları, borcaklar giyer sarı gelinliklerini. Çiriş, çavşır bekler durur ziyaretçileri. Güz ortaları, yabanıl siklamenler görünür pembe çiçekleriyle. Boncuk boncuk pürenlerin üzerinde arılar uçuşur durmaksızın. Püren balı, çavşır balı bol olur yörede. 

Meşe, dallı servi, katran, ardıç, ladin gibi anıt ağaçlarıyla değil yabanıl hayvan varlığıyla da ünlüdür, Taşeli. Kayadan kayaya uçan şahinler, taşlı tarlalarda seken al kınalı keklikler, kaplumbağayı pençelerine alıp havalanan sonra da bir kayanın ya da kocaman bir taşın üstüne atıveren, paramparça olmuş zavallıyı yiyen kartallar. 

Yalnızca çiçek değil Karacaoğlan da kokar Taşeli. Doğanı, baykuşu, güvercini, kumrusu, gövel ördeği, şahanı, bazı, telli turnası, sunası, maralı, cereni, balabanı, üveyiği dolaşır durur. Ve Karacaoğlan şöyle seslenir: 

“Kaz turaç olmasa günde yüz serçe 

Ya kuzu doldurması nere kaça 

Seherden evvel de ekşili paça 

Limon bulunmazsa sumak isterim” 

Sadece çiçek ve Karacaoğlan kokmaz Taşeli, mitoloji de kokar. Murt, meşe, defne, servi, anemon, sümbül olur da uğramaz mı hiç, Olimpos tanrıları! Bu bitkilerin mitolojik öyküleri canlanır belleklerde. Apollon’u, hyakinthos’u, Afrodit’i, Adonis’i görür gibi olur insan. 

Afrodit, yakışıklı Adonis’e âşık olur ve dağda, ormanda birlikte gezmeye başlarlar. Afrodit’in kocası Ares, çok kıskanır delikanlıyı. 

Bir gün, Afrodit şerefine düzenlenen bir av partisinde, Ares bir yabandomuzu salar Adonis’in üzerine. Hayvan yaralar onu. Ölümle pençeleşir Adonis. Afrodit de onu kollarına alır ve sağaltmak üzere götürürken damlayan kanlar, dağlalelerine (anemon) dönüşür. 

Aydıncık’ta, yalınayak başıkabak çocukların deve, köşek, keçi ve oğlakların peşinden koştuğu Yörük Tepe, şubat sonu mart başı, kıpkırmızı dağlalelerine bürünür. Mitolojik bir yolculuğa çıkarır seyredenleri. 

Murt ve anemonun yörede bolca yetişmesi, çeker insanı mitolojik öykünün içine; nedense de inanası gelir insanın. 

 
Toplam blog
: 95
: 1738
Kayıt tarihi
: 12.06.07
 
 

Emekli öğretim görevlisi, çevirmen, öykü yazarı, kültür ve düşün dergisi Gerçemek'in sahibi ve ge..