Aç insan üretim çiftliği Türkiye…

Ülkemizde resmi rakamlara göre %14 bakanında ifade ettiği gibi gerçekte bunun iki misli işsiz var. Ortalama %25 diyebiliriz. Yani çalışabilecek her dört insanımızdan biri işsiz. Ne olacak bu işsizler? Nasıl geçinecekler? Kenarda köşede biraz birikimleri varsa onları tüketecekler, sonra hepsi aç.

Zaman zaman her ülkede ekonomik kriz olabilir. Bir süre sonrada işler düzene girer, kriz biter. İşlerin düzene girip krizin bitmesi için, ülke insanının üretim yapması lazımdır. Oysa son 10 yıldır hızla nüfusumuz çoğalıyor ama üretim artmıyor. Sanayideki gelişme büyük ölçüde teknoloji ve para ister. Yetişmiş iş gücü ister. Eğer sizde bunlar yeterli olarak yoksa temin edene kadar tarım ve hayvancılıkla idare edersiniz.

Türkiye’de durum oldukça farklı. Hem yeterince sanayileşemiyoruz, eldeki tesisleri özelleştirme adı altında satıp savıyoruz, hem de tarım ve hayvancılığın idam fermanını imzalıyoruz. Bu nasıl bir yönetimdir, kime, neye hizmet eder anlamak mümkün değil.

Bu gün biraz kırmızı etten söz edelim.

Canlı hayvan üretiminde çok önemli yeri olan doğu ve güneydoğu bölgelerimizin kırsalları PKK dan temizlenemediği için o bölgelerde hayvancılık bitme noktasına geldi. Onun yerini ise PKK denetimindeki kaçakçılık aldı. Hükümet bu açmazı çözemiyor. Bir yanlış da geçtiğimiz yıl yapıldı. Yem parasını bile karşılayamayan süt satışından dolayı, süt üreticisi ineklerini kesmek zorunda kaldı. Devlet mi? Sadece baktı. İnek olayınca dana üretimi de olmadı. Gelinen nokta bu gün et 30. Tl. Hayvancılığın bitmesine seyirci kalan bakanlık hemen buyurdu. İthalat yapalım.

Bir kısım otorite bu karardan çok memnun. Mesela: Et Üreticileri Birliği (ETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Kayar, canlı hayvan ithalatını dört gözle beklediklerini, ithalatın serbest kalması halinde piyasanın rayına gireceğini söyledi. Kayar, "Şu anda köylü elindeki malını satmıyor. Her gün üzerine fiyat koyuyor. Her gün üzerine fiyat konan bir materyali satmak ister misiniz?" dedi. Evet, köylünün elindeki son hayvanlara da göz dikmişler.

Diğer bir kısım otorite de ithalatın kısa dönemde fiyatlarda bir rahatlamaya neden olacağını ancak uzun dönemde rekabet kalmayacağı için daha da yükseleceğini söylüyor.

Hiç kimse çıkıp ta, her şey iyide işsiz, yani açlığa mahkûm olan bu üretici kesimi ne olacak demiyor.

Oysa bakanlıktan beklenen, “panik yapmaya gerek yok, kısa bir süre ithalat ile arz sıkıntısını gidereceğiz, bu ara üreticiye maddi manevi her desteği verip hayvancılığın canlanmasını sağlayacağız” şeklinde bir açıklama yapıp, hiç vakit kaybetmeden gereğini yerine getirmesidir. Yaklaşık bir aydır kırmızı et alarm verirken bakanlık ne yapıyor?

Türk halkı son derece güçlü aile bağları sayesinde ayakta kalmaya çalışıyor. Sabır ediyor. Ancak Türk halkının sabrının sonsuz olduğunu sananlar korkarım yanılıyorlar. Bu gidiş hiç iyi değil….

09/02/2010