01 Nisan '13
- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Açık kapı
(Eski bir yazımla sizlere merhaba demek istedim.)
AÇIK KAPI
Televizyon’da yapmış olduğumuz YOLUMUZ SILAYA DÜŞTÜ programı için 60 in üzerinde belediye gezdik. Yani bir o kadar da belediye başkanı ile röportaj yaptık.
Kimisinin kapısında çok bekledik. Kimisi 15 dakikalık röportaj için günler sonraya randevu verdi. Biz gazeteci olarak o kadar bekledik vatandaşı bir düşünün. Daha çok CHP’li belediyeler ile çalıştığımız için doğal olarak vatandaşın yani halkın başkan ile daha kolay görüşeceğini düşünüyorsun. Maalesef öyle olmuyor. Binanın kapısından içeriye giremeyen vatandaşları da gördük.
Nedense en çok halktan bahseden başkanlar halkın arasında dolaşamıyor bile.
Ve bu süreç içerisinde iki belediye başkanı gördük kapısı vatandaşa sonuna kadar açık olan. Burhaniye ve Edremit Belediye Başkanlarının kapıları vatandaşa sonuna kadar açıktı. Başkan ile halkın arasında kapı yok. Gelen giriyor boş koltuğa oturuyor. Çaylar geliyor peşinden. Ve sıranız gelince başkan sizin derdinizi dinliyor, düşüncelerini söylüyor. Saklı gizli bir şey yok.
Fikret Akova Burhaniye Belediye Başkanıdır. İkinci dönemini yaşıyor.
Ben pek tanımıyorum sadece Atilla Erdem ağabey bana ‘iyi bir adamdır, kardeşim sayılır’ demişti. Ayvalık’ta yaşadığım süreçte yine televizyon programı için iki kez gelip görüşmüştüm. O zaman kapısının açık oluşuna şaşırmıştım. Sonra ben de Ören’de yaşamaya başlayınca yaşadığımız şehri biraz daha fazla televizyonlara çıkarmaya başladım. Bu nedenle de belediye’ye sıkça gitmeye başladım. Yani serde gazetecilik olunca sürekli acaba bir yerlerden vatandaş şikayeti duyacağım mı merakı oluyor insanda. Ama yok bir kez bile rastlayamadım.
Dün yine işim gereği ziyarete gittim. Odada sokak düzenlemelerini yapan firmanın taşeronu, belediyenin teknik servisi ve benim gibi birçok vatandaş dolu. Vatandaşların yanında hiç çekinmeden, rahatsız olmadan teknik konuları konuşuyor. Karaağaç Belediye Başkanı da tesadüfen bir konu için orada bulunuyor. Bu misafir başkan başka partiden falan düşünmeden hiç rahatsızlık hissetmeden devam ediyor Akova. Çünkü çekinecek bir durumu yok her şeyi ortada. Hani bir laf vardır ‘haram yemedim ki karnım ağrısın’ misali.
Festival sonrası Sayın Akova ile çekim yapmak için Ören’de kısa bir yürüyüş yapmıştık. Kendisine birçok belediye başkanının halkın arasında gezemediğini söylemiştim. ‘Niye kendilerini seçen halktan çekindikleri bir durum mu var?’ diye gülüşmüştük.
Kendilerini başkan olunca tanrı gibi gören nice belediye başkanları tanırım. Halkının arasına katılmayan, burnu havalarda, vatandaş ile konuşurken kafası gözleri başka yerlerde olan başkanlar.
Neyse daha fazla bahsedersem yalakalık olarak düşünülebilir. O yüzden kısa kesmekte fayda var. Ama halkımız da kimleri seçtiğini iyi bilmeli.
Pir Sultan Abdal’dan Açılın Kapılar şiirini okuyalım.
BİR ŞİİR
Açılın Kapılar Şah’a Gidelim
Hızır Paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar Şah’a gidelim
Siyaset günleri gelip çatmadan
Açılın kapılar Şah’a gidelim
Bunda bilmeyeni bildirirler mi
Eli bağlı namaz kıldırırlar mı
Yoksa Şah diyeni öldürürler mi
Açılın kapılar Şah’a gidelim...
Her nereye baksam yolum dumandır
Pirim bana küfür etse imandır
Zincir boynum sıktı halim yamandır
Açılın kapılar Şah’a gidelim...
Sağlıklı mı ola dostun illeri
Karşıda görünen tozlu yolları
Şah’tan elçi gelmiş dem bülbülleri
Açılın kapılar Şah’a gidelim...
Güzel Şah’ım çıktı m’ola köşküne
Can dayanmaz gayretine müşkine
Seni beni Yaradan’ın aşkına
Açılın kapılar Şah’a gidelim...
Pir Sultan Abdal’ım güzel Şah canım
Ağlamaktır benim demim devranım
Arşta melek yerde çeşm-i efganım
Açılın kapılar Şah’a gidelim...
BİR SÖZ
Kapıları kapatanlar dışarıda bıraktıklarından aralarına giremeyecek kadar korkarlar.